https://cagdassamsun.com/

ÇAĞIMIZDA “BENİ HİÇ ANLAMIYORSUNUZ!” İÇ DENETİM BOZUKLUKLARI İLE BABALIK KAVRAMI VE BABA BEYNİ HAKKINDA NELER BİLİYORUZ?

Çocuk ve Ergen Psikolojisinin sorunlar yumağından birisi olan özellikle “BABA KAVRAMI ve BABA BEYNİNİ NE KADAR TANINDIĞI” konusunda profesyonel destek almak isteyip bir türlü ulaşamayan BABA ve BABA adayları aşağıdaki sorulara yan

RÖPORTAJ 19.08.2023 17:06:00 0
ÇAĞIMIZDA “BENİ HİÇ ANLAMIYORSUNUZ!” İÇ DENETİM BOZUKLUKLARI İLE BABALIK KAVRAMI VE BABA BEYNİ HAKKINDA NELER BİLİYORUZ?

Çocuk ve Ergen Psikolojisinin sorunlar yumağından birisi olan özellikle “BABA KAVRAMI ve BABA BEYNİNİ NE KADAR TANINDIĞI” konusunda profesyonel destek almak isteyip bir türlü ulaşamayan BABA ve BABA adayları aşağıdaki sorulara yanıt aradılar. Aşağıdaki sorulara yanıtları da OMÜTF (Ondokuz Mayıs Üniversitesi) Çocuk ve Ergen Psikolojisi AB bölüm Başkanı “Baba Olmak” , “Beni Hiç Anlamıyorsun”, “Ergenin Ruhsal Gelişimi” ve daha birçok Çocuk ve Ergenlik Psikolojisini kaleme alan Prof.Dr. Koray Karabekiroğlu’ndan yanıtlamasını istedik. 

 

 

  • Ergenlerin geçmişte ve günümüzde “BENİ HİÇ ANLAMIYORSUN” ifadesinde değişiklikler var mıdır?

 

  • Ergenlik tarih boyunca farklı bir dönem olarak yaşandığı için çocukluktan ergenliğe geçiş, “Beni Anlamıyorsun” ifadesi hep o dönemin şartlarına göre değişse de ifade hep devam ediyor.  Sosyal medya kullanımı, dijital hayat, oyun kavramına bakış, insan ilişkileri değişiyor. Şu anda belki de çok daha hızla değişiyor. “Beni Hiç Anlamıyorsun” Kuşaklar arasında ki farklılıktan kaynaklanan sorun. Şimdi abla kardeş, abi kardeş arasında bile bu yaşanmaya başladı. Belki de bu fark söylenebilir. Değişim hızı çok fazla olduğu için kuşaklar arasındaki uçurum artıyor ve kuşaklar daha çok sıkışıyor sanki üç yılda bir, beş yılda bir, on yılda bir yeni kuşaklar gelişiyor gibi. O yüzden iletişim becerilerinde sıkıntılar oluyor. Bu anlamak konusunda bir empati, eş duyum, hemhal olma gibi söylüyorum daha çok. Yani aynı duygu ve anlamda buluşmak… Bunu yapabilen aileler, git gide azalıyor. Şöyle oluyor: Şimdi ergenlik süresi uzadığı için, eskiden 20-25 yaşına erişkinliği yaşayan birisi belki şimdi 40’ları buluyor ergenlikten çıkmak neredeyse. Ve bu kuşaklar, inip çocuklarını yetiştirirken bir ergen olarak yetiştirmeye çalışıyorlar. Anneannelerde, babaannelerde standart çıkınca bu sefer çocuklarda büyüyememe gibi bir aktarılmış ergenlik söz konusu oluyor, toplum daha da bir ergenleşiyor gibi oluyor.  

 

  • Bebeklerde ve ergenlerdeki “İÇDENETİM BOZUKLUKLARINI” geçmişe göre günümüzde farklılıklar var mıdır? Varsa oranları nelerdir? Tedavisi mümkün müdür?

 

  • İç Denetim Bozukluğu kavramı, çok kullanılan ve bilinen bir şey değil. Bebek ruh sağlığı ayrı bir alan ve 0-5 yaş bebeklik döneminde psikiyatrik tanılar, nasıl çocukluktaki psikiyatrik tanılar biraz farklıysa (belirtileri, seyri, tedavisi) bebeklikte de çocuk ve ergenlerde biraz daha farklılık gösteriyor. İç Denetim Bozuklukları dediğimiz, duyuların yani seslerin, görüntülerin, duyguların, dikkatin, uyanıklık düzeyinin regülasyon yani ayarlanmasıyla ilgili sorunlar oluyor. Normalde bir bebek, ağlarken bir anne görebilir. Gülerken bir anda ağlayabilir, gitgide büyüdükçe bu geçişler biraz daha yavaşlar. Bir anda geçiş gerçekleşmez. Regüle olmaya başlar. O sistemlerde sorun olanlar çok çabuk ağlayabilir, çok çabuk kızabiliyor, çok çabuk üzülüyor aynı zaman da duyusal hassasiyetleri çok olabiliyor. Yani dokunulmaya gibi… bu çocukların çoğu daha sonra dikkat sorunları, öğrenme güçlükleri, zihinsel bozukluklar görülebiliyor. Şöyle söylenebilir bunlarla ilgili, küçükken çocuklar daha fazla dışarıdaydılar.  Hayvanlarla, toprakla, arkadaş ilişkileriyle daha çok etkileşim içerisinde oluyorlardı. O duygu veya duygulara daha çok maruz kalıyorlardı. Regüle etmeyi daha çabuk öğreniyorlardı. Öğrenmek için özellikle büyük şehirlerde, fırsatlar çok azaldı. Kısıtlı ortamlarda, tek düze etkileşimlerle pandemide neredeyse 1-2 yıl insan görmeyen çocuklar oldu.  Belki dışarıda maskeli birkaç insan görüyorlardı. Bu çocuklar regüle etmeyi öğrenmekte zorlandılar. Bu regülasyon sorunun da beyin 0-5 yaşlarında çoğu oluştuğu için, adapte ve iyi gelişmediğinden, ergenlikte erişkinlikte de o  anlama üzerinden sıkıntılar yaşanacak. 0-5 yaş arasında o regüle etme becerisi iyi gelişmediyse onu telafi etmekte de çok mümkün olmuyor. Kritik dönemler. O nedenle geçmişten günümüze fark var mı dersek, daha kapalı dört duvar arasında, daha fazla telefon ekrana maruz kalan daha az süreli iletişim gören çocuklar, o yüzden regülasyon yani “İÇ DENETİM BOZUKLUKLARI” yaşamaya devam ediyorlar. Bunlar daha sonra ergenlikte sinirlilik, kendine zarar verme davranışları alkol madde kullanımı, depresyon, kaygı bozuklukları gibi bir sürü şeye dönüşmeye başlıyor.

 

 

  • Ergen ve Ruh Sağlığı Rehberi kitabınızı özetlersek dinleyenlerimize, okurlarımıza neler aktarmak istersiniz?

 

  •  Ergen Ruh Sağlığı Rehberi kitabını hazırlarken, ergenlikle ilgili ne anlatılabilir, erişkinlikten ve çocukluktan farklı olarak diye düşündüğüm zaman sanki böyle birkaç kalem bir şey söylenebilir. Ergenken sinirlilik olabilir. Otoritede çatışma yaşarlar, duyguları çabuk değişir. Belki bu kitabı okuyanlar bilenler bilirler, çok ayrıntılı söylenecek şey var. Ergenlik dönemi bile o kadar hızlı değişiyor ki, o beyin tabi hormonların etkisiyle şöyle söyleyebilirim, bu 3-4 yılda belki 11’den 15 yaş arası yanda 12’den 16 yaş arası, öyle hızlı gelişme oluyor ki,  beyinde o 3-4 yıllık dönem sanki 10 yıllık, 15 yıllıkmış gibi dönemi kapsıyor. Düşünün biz 30 ile 34 yaş arası hatıralarımızla 10 ile 14 yaş arasındaki hatıralarımız arasında ciddi farklılıklar oluşur. O dönem bir farkındalık, dıştan kendimize bakabilme hali gelişmeleri… ilk başta ne oluyor? Bir bilişsel farklılık oluyor. Akademik beceriler, matematik, bu projeler bu beceriler çok hızlı gelişiyor. Öğrenmesi iyi! Duygusal kontrol sonradan gelişiyor. Beynimizde tıkanan bir mekanizma var, ergenlikte gelişen, hücreye kılıf sarılıyor. Hücrenin 3 kat, 4 kat  daha fazla hızlı elektrik üretmesini yani beynin çalışmasını sağlıyor. Bu ergenlikte sırayla ilk başta bilişsel beceriler, sonra duygusal kontrol gelişiyor.  Ergenlik beceri dönemi, ergenlik bir fırsat dönemi… denemek, risk almak, korkusuzca atılmak, karıştırmak, öğrenmek, sınırları zorlamak için. bu yeni bireyler oluşması için gerekli bir şeydir. Yoksa bizde aynı babamızın kopyası olurduk. Bu bazen çok erken kapanırsa, çocuklar tam büyüyemeden olgunlaşmak zorunda kalıyorlar. Çok uzun sürerse bir türlü erişkenleşemeyip hep monoton bir halde yani kimliği, kendi yetişkinliğine geçememiş bireyler olarak, sürekli değişken, duyarsız, tutarsız, dengesiz bir karaktere bürünüyor. Ergenlikte beyin gelişimini çok anlayabilmek gerekli. Bu sosyal hayata yansıyor. Cinsel ilişkilere yansıyor. Otoriteli çalışmaya yansıyor. Akademik beceriler değişiyor. Kitaptaki özetlenecek şey, anne babaların bu değişen süreçte teknik beceri kazanmaları gerekiyor. Bu doğrudan şunu yap, bunu yap şeklinde değil de empatik etkileşimle gerçekçi sınırlar nasıl konulabilir, ergeni anlayıp onu uygun şekilde, belirli risklerden uzak tutup ama kendisinin de özgün varlığını ortaya koymasını sağlayacak tedbir almalılar. Yani ergen farklı bir insan olacak, bunu kabullenmeleri gerekiyor. Bir taraftan da suça karışmayacaklar;  bedensel, zihinsel hastalıklar geliştirmeyecekler. O ayrımı yapabilmek için, normal, anormallik kavramını ayırt etmek için yapılması  gerekmez . 

 

  • Geçmişten günümüze babalık kavramı ve Baba beynini anlatır mısınız? 

 

  •  Babalık konusu aynı ergenlik gibi. Diyebiliriz ki ergenlerin klişeleri varsa, babalıkta da aynı ergenlik gibi klişeler var. Baba nedir? Evi    korur, para kazanır, sınır koyar, onun dışında 3-5 tane maddeden sonra yazarken işte araştırmak zorunda kalıyorsunuz. Nörobiyolojisi var mı babanın? Annenin mesela nörobiyolojisi var. Hamilelikle birlikte hormonları değişiyor. Babalıkta da aynı şekilde ilginç bir şekilde Nöro biyolojik değişimler oluyor. Sendromlar dahilinde kilo alıyorlar, doğum sonrasında obsesyonlar artıyor. Çocukla etkileşim içinde bir bağlanma gelişiyor. Bu annede daha etkin oluyor doğal olarak, anne karnındayken, birtakım fazları var bunların. Babada biraz doğum sonrası süreçte yavaş yavaş gelişiyor.  Burada babalık anne ile olan ilişkide çok temel anneye yaranabilmesi, annenin bu süreçte değişirken babanın ilgisi azalıyor, çocukla daha çok vakit geçirmek zorunda işte cinsel ilişkileri değişebiliyor. Babanın buna hazır ve bilimsel olarak destekleyici olabilmesi gerekiyor anneyi. O zaman çocukla ilişkisi olmuyor. Yani anne baba ilişkisi, çocuk ilişkisini de etkiliyor. Baba ne kadar çok çocuk bakımına katılırsa, işte yıkanmasından, bez değiştirmesinden, gelip onunla tek tek vakit geçirmesine o kadar çok bağlanır. Bağlandıkça da babalığın iyi kurgulanabildiği ailelerde o çocuklar gerçekten sosyal beceri daha iyi oluyor. Zekâları, becerileri daha iyi oluyor. Cinsel kimlikleri daha sağlıklı gelişiyor. Cinsel etkileşimleri, yönelimleri daha adaptif oluyor diyeyim topluma. Onun dışında babalık türüyle ilgili de birçok şeyi  belirtmeye çalıştım yazdığım kitapta. Babalığın değişik değişik tarzı var. Mesela narsistik bir baba nasıl olabilir? İşkolik bir baba, bazen reddedici bir baba olabiliyor, bazen kaygı duyan mükemmeliyetçi bir baba olabiliyor. Çocuğa yansıttığı birtakım etkiler var. Mesela belli sözcükler kullanarak, belli tarz davranışlarla bunları belli ediyorlar. Çocukla etkilendiğini bunları anlatmaya çalıştım. Daha sağlıklı tutumlarla ilgili örnekler vermeye çalıştım. Bu babalık olmak kitabında her türlü açıdan babanın psikososyal, biyolojik anlamlarını rollerini; bunu edebiyatta da psikodinamik açıdan detaylar vermeye çalıştım. Her babanın okumasını istediğim bir şey aslında. Babalarda okusun diye yazdım kitabı. Eğlenceli bir dille yazmaya çalıştım. İşte karikatürler, birtakım anekdotlar okuması daha kolay olur diye düşündüm. Babalık mecburi yapılan bir şey, istesek de istemesek de ama çocuk için çok büyük bir gereksinim; elzem yani. Çok tartışılan bir şeydir, anne baba olmak her isteyenin yapabileceği  bir şey olmalı mı, yoksa çocukları bir şekilde bazen devlet ve sağlık kuruluşları sahiplenebilmeli mi? Bütün dünya da batı ülkelerinde birçok yerde biliyoruz ki bazen anne babanın elinden almak gerekir diyor çocukları. O kadar ağır babalık patolojileri, anne patolojileri diyor. O yüzden babalık mecburen, öğrenilmesi gelişmesi gereken bir rol.         

 

 

  •  Baba türleri veya tipleri, aile yaşam döngüsünde baba, ruhsal sorunlu babalar, edebiyat sanatta babalar ve tüm babalara önerileriniz nelerdir?

 

  • Her biri ayrı bir başlık tabiki. Şimdi bir insan anne babasının kıymetini anne baba olunca anlıyor ya, böyle bir klişe vardır. Gerçekten bir baba çocukla vakit geçirdikçe, ona yatırım yaptıkça, etkileşim becerileri arttıkça hem kendini daha hoş görüyor, hem de anne babasına olan hoşgörüsü artıyor. Araba kullanması değişiyor mesela. Daha yavaş, daha dikkatli… kendi yapısal psikiyatrik sorunları olabilir. Obsesiflik, narsistlik, mükemmelliyetçilik gibi… Bunlar her ilişkide çocuğu etkiliyor. Mükemmeliyetçi, narsist bir baba çocukta yetersizlik ve değersizlik duygularını sürekli pekiştiriyor. Bu çocuk ne yapsa tam olmadı duygusu ile depresif yatkınlıkla yaşamaya devam ediyor. Bir öğrenilmiş çaresizlik geliştirip hiçbir şeye motive olamayabiliyor. Dizilerde gördüğümüz karakterler vardır hani, başarılı ve zengin babalar vardır ve çocuğu sürekli eleştiriyor ve çocuk adım atamaz hale geliyor. Bu tarz babalarda mesela çocuğun 2 şansı var. Ya aşırı pasif direniş gösterecek. Depresif bir mizaç gösterecek. Ya da başkaldıracak ve ben hayır öyle değilim deyip aktif bir çatışma yaşayacak. İkisi de kolay değil tabi. O yüzden bunlarla ilgili daha çok detay okumalarını isterim babaların.

      Sözlerin de bazı ipuçları var, kitapta da vermeye çalıştım. İlk başta “nasılsın, ne yapıyorsun?”diye sormak yerine “okul nasıldı, sınav nasıldı, arkadaşın kaç yapmış, niye öyle oldu?” gibi farkında olmadan bir yarış içinde kafasında oluşturduğu ideal imajlara benzetmeye çalışıyor baba. Böyle bir baba ile yaşamak çok zor.  Şu 4 şeyi özetlemeye çalışıyorum; birincisi çocuğu iyisiyle kötüsüyle olduğu gibi kabullenen ve seven, ikincisi iyi bir örnek olmak (eşiyle ilişkisinde, konuşmasında, davranışlarında), üçüncüsü etkileşim kurmak ve zaman ayırmak, dördüncüsü ise sınır koymak. Bazen sınır koyma konusu azalmaya başladı. Bazen demokratik olayım diye aşırı ihmaller oluyor. Bazen sınır koymak daha önemli bir ihtiyaç oluyor. Sınır koyulmamış çocuk ihmal edilmiş çocuktur. O çocukların anlamsızlık ve boşluk duyguları çok oluyor. Bu da çok zor bir şey. O yüzden belli temel konularda; suç kavramı olabilir, kötü alışkanlıklar olabilir, yalan söyleme, sözünü tutma, sorumlulukları yerine getirmede kırmızı çizgiler ve sınırlar en başından itibaren sağlıklı sürdürülmesi bir ihtiyaç. 

         *Dikkat işlevleri bebeklikten erişkinlik dönemine kadar nasıl gelişir?

  • Dikkat hayatın en temel insani fonksiyonlarından biridir. Ne demek oluyor yani bu? Biz çevremizde olup bitenleri duygularımız ile alıyoruz, işliyoruz ve bir takım çıktılar elde ediyoruz. Yani bir tür bilgisayar sistemi gibi çalışıyor beynimiz. Sürekli etkileşim halindeyiz yani. Bir takım davranışlarda bulunuyoruz anlamlarla ilgili. Dikkat bir arayüz gibi. Beden ve zihin arasında bir arayüz… O yüzden psikoloji için, subjektif duygular ve düşünceler, felsefi ideolojiler için dikkat bir arayüz. Yani dikkatimizi ne kadar geliştirebilirsek o kadar iradeli, bilinçli, sağlıklı kararlar alabiliyoruz. O yüzden dikkat gelişebilirse insani sorumluluk da gelişmiş oluyor. Örneğin 10 yaşındaki bir çocuk suç işlese onu cezalandırma şansımız yok çünkü onun bilinçlendiğini ve kontrol edebildiğini düşünmüyoruz. Çünkü dikkat ve dürtü becerileri tam gelişmemiş durumda. Bu yavaş yavaş gelişiyor. Her bir aşamada bir takım normlar var. Ne kadar zaman sıkılmadan kitap okuyabileceğini, bir ders süresinde ne kadar dikkatini koruyabilecek veya hangi konularda hangi zorluklara dikkat verebilecek gibi…
    • Dikkatin bir de bileşenleri var. Odaklanmak başka bir şey, sürdürebilmek başka bir şey, çeldiricileri durdurabilmek başka bir şey, yeri geldiğinde esnetebilmek başka bir şey. Yani bir tiyatrodaki ışıkçı gibi, ışığı çok yoğun da verebilmesi lazım; büyüklüğü de önemli, esnetebilmesi de lazım, arkaplanın karanlık olması lazım ki ışıkçı o hareketli ortamda işlevini yapabilsin. Beynimiz de farklı fonksiyonları kullanıyor işte. Çeldiricileri de durdurabilmemiz lazım, aradaki tüm detaylardan odaklanabilmemiz lazım. Mesela gelişimsel olarak bakalım, erkekler biraz daha geç gelişebiliyor dikkat konusunda. Dikkat eksikliği tanısı alan çocukların üçte biri kendiliğinden düzelebiliyor. Çünkü beynimizin orta bölgesinde bir yerler gelişiyor. Frontal korteks dediğimiz beynin ön bölgesinde miyelinizasyon ile dürtü kontrolünü ve bilgi işleme kapasitemizi arttırıyor. Aynı anda birçok şeyi aklımızda tutabilme becerimizi artırıyor. Ters çevirebiliyoruz, yani; çocuklar bazen aklın yolu tekmiş gibi düşünür. Ergenlikte bu ne oluyor? Akıl akıldan üstündür, zevkler ve renkler tartışılmaz gibi bakabilme başlıyor. Perspektif alabilme, ötekinin yerine düşünebilme, dışarıdan kendini görebilme mesela… bunun için de belli beyin fonksiyonları gelişiyor. Ama bazen insanlarda bu hiç gelişmeyebiliyor. Zeka sorunu, dikkat sorunu gibi pek çok nedenle… Alışkanlıklar, öğrenilmiş bazı sosyal etkiler de var. 

Yani dikkat, hayatın kalitesini belirler ve insan olmanın en temel fonksiyonlarından bir tanesidir. İnsan ilişkilerinde, eşimizle, işimizle bir şeyleri sürdürebilmek için ve farkına varıp tadını çıkarabilmemiz için, kontrollü hareket edebilmek için yani çeldiricilere kapılmadan irademizle hareket edebilmek için hep dikkat fonksiyonuna ihtiyacımız var. 

 

Mümkün olduğu kadar aktif hayatın içinde yer almaya çalışıyorum. Biraz öğretim üyeliğinin zorluğu bu. Hem eğitim var hem araştırma var hem hasta hizmeti hem de ek işler oluyor. Hepsine yetişmeye çalışıyorum açıkçası. Evliyim, 2 çocuk babasıyım. Yapmaktan hoşlandığım hobilerim var. Onlara zaman ayırabilsem keşke diye düşünüyorum. Fotoğraf, resim, yabancı dil seviyorum. Burada mesela Fransızca ders veren bir hocamız var şimdi, onunla ilerletmeye çalışıyorum. Daha önce de İtalyanca çalışmıştım. Yani biraz zihnimi aktif tutmak bulmaca çözer gibi keyif veriyor bana açıkçası. Zamanımı verimli değerlendirmeyi çok önemsiyorum. 

 


SAMSUN SOL FEMİNİST HAREKET; HAKLARIMIZ VE YAŞAMLARIMIZ İÇİN İSYANDAYIZ!

EMİNE BOYRAZ; “KAMUNUN TASFİYESİNE HAYIR! KAZANILMIŞ HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ!

KESK SAMSUN KADIN MECLİSİ: BİR MAHALLEDE 15 TECAVÜZCÜ, MAĞDUR BİR ÇOCUK!

ÇARŞAMBALI UFUK ÖZKAN, “UFUK ÇİZGİSİ” OYUNUYLA HEMŞERİLERİYLE BULUŞMAYA GELİYOR!

KESK SAMSUN ŞUBELER PLATFORMU: YENİ SOMALARIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ADALET ARAYIŞIMIZ 10. YILDA DA SÜRÜYOR!

SAMSUN KADIN HEKİMLER EĞİTİME DESTEK VAKFI ŞUBESİ DEPREMZEDE ÇOCUKLAR İÇİN ANNELER GÜNÜ ŞENLİĞİ DÜZNELEDİ.

ENGELİLER HAFTASINDA SAMSUN ALTI NOKTA KÖRLER DERNEĞİ; “BASTONUMUZU FARK ET, ÇİZGİMİZİ TERK ET”

TEZ-KOOP-İŞ SENDİKASINDAN ÜNİVERSİTE İŞÇİLERİNE BİR KAZANIM DAHA!

ATAKUM BELEDİYE BAŞKANI TÜRKEL’İN ANNELER GÜNÜ MESAJI!

ATAKUM’DA ANNELER GÜNÜNE ÖZEL PROGRAM!

SES SAMSUN ŞUBE KADIN SEKRETERİ İĞCİ; HEMŞİRELİK MESLEĞİNİN SORUNLARINI HEMŞİRELERİN ÖRGÜTLÜ GÜCÜ ÇÖZEBİLİR!

ELİF KÖSE; VETERİNER HEKİMLER ŞİDDETE MARUZ KALIYOR, YETKİLİLER SADECE GEÇMİŞ OLSUN DİLEKLERİNİ İLETİYOR!

SAMSUN VALİLİĞİ ÖNÜNDE 4 EĞİTİM SENDİKASINDAN EĞİTİMDE ŞİDDET PROTESTOSU

EĞİTİM-İŞ SAMSUN ŞUBESİ GELENEKSEL İLKADIM ONUR ÖDÜLÜNÜN 3. YAZAR SUNAY AKIN’A VERDİ!

1 MAYIS’TA HUKUK TANIMAYARAK ANAYASAL HAKLARIN KULLANILMASINI ENGELLEYENLER SUÇ İŞLEMEYE DEVAM EDİYORSUNUZ!

CHP SAMSUN İL KADIN KOLLARININ KADIN CİNAYETİNE TEPKİSİ: “HİÇBİR ERKEĞİN EMANETİ, MALI, NAMUSU DEĞİLİZ, İNSANIZ, EŞİTİZ BİREYİZ!

SAMSUN DİŞHEKİMLERİ ODASINDA DT. ÖVGÜ TUNÇDEMİR EYÜPOĞLU GÜVEN TAZELEDİ

SAMSUN KADIN DAYANIŞMASI: “BUGÜN TARİFSİZ BİR ACI VE BİR O KADAR DA ÖFKE DOLUYUZ!

CHP ATAKUM İLÇE JKADIN KOLLARI BAŞKANI KANDEMİR; “KADIN CİNAYETLERİNE KARŞI AYAKTAYIZ!”

KESK SAMSUN KADIN MECLİSİ; SAMSUN’DA İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ SAADET ÇAY’IN EŞİ TARAFINDAN ÖLDÜRÜLMESİNE TEPKİ!

SAMSUN DEVRİMCİ 78’LİLER DERNEĞİNDEN DAR AĞACINDA 3 FİDAN ANMASI!

KAVAK’IN KÖSELİ KÖYÜNDE KÖY ENSTİTÜSÜ AYARINDA “KÖSELLİ KÖY YAŞAM MERKEZİ”

SAMSUN’UN KAVAK İLÇESİ KÖSELİ MAHALLESİ SAKİNLERİNİN TAŞOCAĞI TEPKİSİ!

ATAKUM BELEDİYE BAŞKANI TÜRKEL’İN 3 MAYIS BASIN ÇÖZGÜRLÜĞÜ MESAJI!

ÇGD GENEL MERKEZİNİN 3 MAYIS DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ AÇIKLAMASI!

TGC’DEN “GAZETECİİYİ VE HABERİ ÖZGÜR BIRAKIN” ÇAĞRISI

ADD SAMSUN ŞUBE BAŞKANI BİROL YELEKİN’İN 1 MAYIS AÇIKLAMASI!

SAMSUN’DA 1 MAYIS COŞKUYLA KUTLANDI!

BİRLEŞİK KAMU-İŞ SAMSUN ŞUBE BAŞKANI ALTUNTAŞ: “YAŞASIN 1 MAYIS! HAYDİ ALANLARA!

CHP SAMSUN MİLLETVEKİLİ MURAT ÇAN’IN “1 MAYIS EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜ” MESAJI

Yükleniyor

HÜRRİYETÇİ EĞİİTİM-SEN; BOŞ, ÇAPULCU VE MANİPÜLATÖR ÖĞRETMEN UNVANLARINI VERENLERİ UNUTMAYACAĞIZ!

ÇOCUKLARIMIZA BAYRAM SEVİNCİNİ YAŞATTIRMAYAN BU LİYAKATSIZLIKLA OKULLAR YÖNETİLEMEZ!

Eğitim-İş'ten tepki: Öğretmenlik meslek kanunu eğitim emekçileri için hüsrandır...

Panama'da bir gemide 616 paket kokain ele geçirildi: Varış noktası Mersin

Atakum Belediyesi’nde tüm personele PCR testi

2 ŞUBAT DÜNYA SULAK ALANLAR GÜNÜ

ÇİN'li YOLCU THY UÇAĞINDAN İNDİRİLDİ

DÜNYA KORONA VİRÜSÜNE KARŞI TEYAKKUZDA

Türk Bayrağına Irkçı Saldırı

Trump'tan 'yeni İran stratejisi' açıklaması

ELİF KÖSE; VETERİNER HEKİMLER ŞİDDETE MARUZ KALIYOR, YETKİLİLER SADECE GEÇMİŞ OLSUN DİLEKLERİNİ İLETİYOR!

ADD SAMSUN ŞUBESİNDEN 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI ETKİNLİKLERİ!

ROTARY’DE YENİ DÖNEM MOTTOSU; ‘DÜNYAYA UMUT OL’

SAMSUN DEVRİMCİ 78'LİLER DERNEĞİ BAŞKANI AKŞAN; DOSTALAR YOLDAŞLAR KARDEŞLER!

Mutluluğa yelken açtılar

BAFRA’DA YAMAÇ PARAŞÜTÜ KURSU BAŞLIYOR

Günümüz sanatı Borusan Contemporary'de irdeleniyor!

Björk: Tacize uğradım!

Şebnem Schaefer'dan 100 bin TL istiyor!

Irina Shayk eskisi gibi

SAMSUN SOL FEMİNİST HAREKET; HAKLARIMIZ VE YAŞAMLARIMIZ İÇİN İSYANDAYIZ!

KESK SAMSUN KADIN MECLİSİ: BİR MAHALLEDE 15 TECAVÜZCÜ, MAĞDUR BİR ÇOCUK!

KESK SAMSUN ŞUBELER PLATFORMU: YENİ SOMALARIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ADALET ARAYIŞIMIZ 10. YILDA DA SÜRÜYOR!

ATAKUM BELEDİYE BAŞKANI TÜRKEL’İN ANNELER GÜNÜ MESAJI!

SAMSUN VALİLİĞİ ÖNÜNDE 4 EĞİTİM SENDİKASINDAN EĞİTİMDE ŞİDDET PROTESTOSU

1 MAYIS’TA HUKUK TANIMAYARAK ANAYASAL HAKLARIN KULLANILMASINI ENGELLEYENLER SUÇ İŞLEMEYE DEVAM EDİYORSUNUZ!

SAMSUN KADIN DAYANIŞMASI: “BUGÜN TARİFSİZ BİR ACI VE BİR O KADAR DA ÖFKE DOLUYUZ!

SAMSUN DEVRİMCİ 78’LİLER DERNEĞİNDEN DAR AĞACINDA 3 FİDAN ANMASI!

ATAKUM BELEDİYE BAŞKANI TÜRKEL’İN 3 MAYIS BASIN ÇÖZGÜRLÜĞÜ MESAJI!

ADD SAMSUN ŞUBE BAŞKANI BİROL YELEKİN’İN 1 MAYIS AÇIKLAMASI!

MERKEZ SAĞ PARTİ (MSP) SAMSUN’DA HIZLA ÖRGÜTLENİYOR

ÇYDD SAMSUN GENÇLİĞİNE SİBER GÜVENLİK KONUSUNDA PANEL!

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 36 32 1 3 65 99
2.Fenerbahçe 36 29 1 6 61 93
3.Trabzonspor 36 19 13 4 16 61
4.İstanbul Başakşehir 36 17 12 7 11 58
5.Beşiktaş 36 16 13 7 6 55
6.Kasımpaşa 36 15 14 7 -4 52
7.Alanyaspor 36 12 10 14 3 50
8.Rizespor 36 14 15 7 -8 49
9.Sivasspor 36 12 12 12 -10 48
10.Antalyaspor 36 11 13 12 -6 45
11.Adana Demirspor 36 10 12 14 -2 44
12.Samsunspor 36 11 16 9 -8 42
13.Kayserispor 36 11 14 11 -12 41
14.Konyaspor 36 9 14 13 -11 40
15.Ankaragücü 36 8 13 15 -4 39
16.Gazişehir Gaziantep 36 10 18 8 -10 38
17.Fatih Karagümrük 36 9 17 10 -3 37
18.Hatayspor 36 8 15 13 -9 37
19.Pendikspor 36 9 18 9 -30 36
20.İstanbulspor 36 4 25 7 -45 16