Eğitim-Sen Samsun şubesi yönetim kurulu ve üyeleriyle birlikte İlkadım İlçesinde İstiklal caddesinde dün akşam saatlerinde gerçekleştirdi.
MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
Eğitim-Sen Samsun şubesi yönetim kurulu ve üyeleriyle birlikte İlkadım İlçesinde İstiklal caddesinde dün akşam saatlerinde gerçekleştirilen “Laik eğitimi ve laik yaşamı savunuyor, eşit yurttaşlık talep ediyoruz!” imza kampanyasına Grup Yorumun “Başına bir hal gelirse dağlara gel dağlara “ türküsü gerekçe gösterilerek imza kampanyası provoke edildi.
Laik eğitim ve yaşamı savunan, eşit yurttaşlık talepleri için Samsun’da Eğitim-Sen Samsun şubesi yönetim kurulu İstiklal caddesi üzerinde Akbank karşısında açtıkları imza standında Samsun kamuoyundan imzalar toplarken, etrafta bulunan adı açıklamayan 3-4 kişi amfide çalan Grup Yorum’un “Başına bir hal gelirse daplara gel dağlara” türküsünü gerekçe göstererek imza atan insanların korkarak imza standından ayrılmasına neden olan kişiler sivil polislerin araya girmesiyle uzaklaştırılmasına rağmen tekrar tekrar imza standına gelerek imza kampanyasını provoke etmeye devam ettiler. Daha fazla gerginlik olmaması ve imza atacaklarının ürkütülmemesi için sağduyulu davranan Samsun Eğitim-Sen yönetim kurulu müziği susturdu.
İmza kampanyasına katılması ve destek vermesi için Samsun kamuoyuna sendika başkanı Ersin Gür şunları söyledi.
“Değerli Samsun halkı, eğitimin bunca sorunu varken, bu sorunları çözmek yerine Millî Eğitim Bakanlığının, okullarımıza manevi danışman ataması istemesine karşı, imza kampanyası başlatmış durumdayız. Aynı şekilde de saat 16.00’da da bu projeye karşı, rantçı ve zulmüne karşı bir basın açıklaması yapacağız. Değerli Samsun halkı, bugün okullarımızda öğrencilerimiz, karnını doyuramamaktadır. Temiz nitelikli bir öğün, besleyici bir öğün yemek talebimiz var. Maalesef bu talebimiz, karşılanmamaktadır. Eğitimin niteliği her geçen gün düşmektedir. Aksine MEB bu sorunları çözmek yerine, çeşitli cemaat vakıflarıyla, tarikat vakıflarıyla işbirliği ve protokoller yaparak, eğitimi adı altında çocuklarımıza eğitim vermek istemektedir. Okullarımıza dışarıdan manevi danışman adı altında çeşitli görev verip atanmasını, görevlendirilmesini istemiyoruz. Bunun için değerli Samsun halkı sizde bir imza vererek, mücadelemize destek verin. Çocuklarımızın geleceğine sahip çıkalım” dedi.
Siyasi iktidar, dini kural ve değerleri bahane ve istismar ederek kendi siyasetinin arka bahçesi haline getirmek için toplumu bölmeye parçalamaya ötekileştirmeye devam etmektedir. Eğitim sistemimiz ve çocuklarımız başta olmak üzere her türlü toplumsal yaşam alanlarını kendi siyasi ideolojik niyetleri doğrultusunda yeniden biçimlendirmek için laik eğitim ve laik yaşama yönelik baskısını ve saldırısını her geçen gün arttırmaktadır.
Çocuklarımızı eğitmeleri için emanet ettiğimiz Millî Eğitim Bakanlığı, başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, dini vakıf ve dernekler cemaat ve tarikatlarla ilişkili pek çok kuruluşla çok sayıda iş birliği protokolü imzalamış, okullarımızı dini dernek ve cemaatlerin cirit attığı alanlar haline getirmiştir.
Geçtiğimiz yıllar içinde sadece eğitim alanında değil toplumun her alanında siyasi iktidar kendi gerici ideolojisini ve tek tipçi yasakçı zihniyetini toplumun her kesimine dayatmaya devam etmiştir. Konserler yasaklanmış, bazı sanatçıların programları iptal edilmiş, valilikler tarafından park ve sahillerde çeşitli yasaklar gündeme getirilmiş, insanlara yaşam tarzlarından ve tercihlerinden dolayı hakaretler ve saldırılar yapılmıştır. Bu hakaret ve saldırılar seçim dönemlerinde siyasi kampanyalara dönüştürülmüştür.
SON DÜZENLEME İLE SEÇMELİ DİN VE AHLAK DERSLERİ ZORUNLU HALE GETİRİLDİ
Milli Eğitim Bakanlığı seçmeli ders seçiminde şark kurnazlığıyla yaptığı değişiklikle her öğrencinin zorunlu olarak seçmeli din ve ahlak dersi almasını garanti altına aldı. Bakanımızın zorunlu seçmeli ders dayatmasının yanında öğretmenlerin giyim tarzı üzerinden öğretmene yakışan beyaz önlüktür ifadesi ise asıl zihniyetini ortaya koymuştur.
Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptığı protokolle “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) kapsamında bir süredir ülke çapında toplantılar yapılmakta ve çeşitli kararlar alınmaktadır.
HER OKULA BİR İMAM GÖREVLENDİRİLMEK İSTENİYOR.
Sözde dini ve manevi değerleri merkeze alan, değerler eğitim vermeyi hedefleyen ÇEDES Projesi, esas olarak belli bir kesimin zihniyetini okullarımıza dayatan, laik-bilimsel eğitim anlayışını ve pedagoji bilimini hiçe sayan bir anlayışla hazırlanmıştır. ÇEDES projesiyle asıl amaç her okula bir imam görevlendirilmek istenmesidir. Bu amaçla vaiz, imam hatip ve Kur’an kursu öğreticilerinin, İlahiyat Fakültesi mezunlarının, eğitim kurumu olan okullarda ‘manevi danışman’ olarak atama yapılması hedeflenmektedir. Başta İzmir ,Eskişehir ve Adana olmak üzere, çeşitli illerde manevi danışman görevlendirmeleri çoktan yapılmıştır. Yaklaşık olarak bir milyon üç yüz bin eğitimcinin olduğu eğitim kurumlarımızda hiçbir eğitim formasyonu almamış olan din görevlileri ve ilahiyat mezunlarının okullarımıza sokulmasının amacı nedir?
Manevi danışmanlarla öğrencilerin okul dışında, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı kamplarında buluşmaları, okullardaki koordinatör öğretmen ve Gülen cemaatinin “abla ve ağabeyleri’ni hatırlatan koordinatör öğrencilerle dini telkinler yapan çeşitli çalışmalara katılmaları hedeflenmektedir. ÇEDES projesiyle öğrencilerimizin gerici tarikat ve cemaatlerin kucağına itilmesine seyirci kalmamız mümkün değildir.
EĞİTİM SİYASİ-İDEOLOJİK AMAÇLARLA İSTİSMAR EDİLİYOR
ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasi iktidarın, bugüne kadar yaptığı gibi, din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda “tek din, tek mezhep” yaklaşımıyla hareket ederek okullarda öğrencilere belli bir zihniyet etrafında şekillenen ‘manevi değerlerin’ aktarılmak istemesi kabul edilemez. Oysa ki eğitim sistemi, toplumdaki her türlü farklılığı ve çeşitliliği bir arada barındıran, her düzeyde hoşgörü ve saygıyı geliştiren toplumun en merkezi ve kapsayıcı kurumu olmalıdır. Çünkü toplumun her kesiminin eğitime mutlak olarak ihtiyacı vardır.
DEĞERLER EĞİTİMİ AYNILAŞTIRMAYA ÖTEKİLEŞTİRMEYE DEĞİL HOŞGÖRÜ VE SAYGIYA DAYANDIRILMALIDIR.
Eğitim kurumlarının herhangi bir şekilde dini içerikli proje ve etkinliklerin mekânı haline getirilmesinin okullara ve eğitim sistemine olumlu anlamda en küçük bir katkısının olmadığı açıktır. Okullarımız, farklı inanç gruplarının her birinin eşit değerde görülmesi gereken, hiçbir öğrencinin inancı ya da felsefi düşüncesi nedeniyle ayrımcılığa uğramadığı kurumlar olmak zorundadır. Öğrencilerin farklılıkları nedeniyle ötekileştirilmesine ve ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya kalmasına neden olacak her türlü girişime son verilmelidir.
Laikliğin varlığı, farklı inanç ve yaşam tarzında olan insanların birbiriyle çatışmalarına son vermek, farklılıklara hoşgörüyle bakabilmeyi ve eşit haklar temelinde ilişki kurmalarını güvence altına almak açısından son derece önemlidir. Değişik inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda “eşit yurttaş” olarak kabul edilmesi, devletin bütün farklı kesimlere eşit mesafede ve tarafsız yaklaşmasına, günlük yaşamın her alanında okulda, üniversitede, işyerinde, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamasına bağlıdır.
LAİK EĞİTİM, LAİK YAŞAM VE EŞİT YURTTAŞLIK İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE EDELİM!
Laik olmayan bir eğitim sisteminin demokratik ve bilimsel olması, demokrasi, eşitlik özgürlük ve adalet gibi en temel değerleri öğrencilere kazandırması da mümkün değildir. Gerçek demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin genişlemesinin tek yolu “Laik Eğitim, Laik Yaşam ve Eşit Yurttaşlık” mücadelesini güçlendirmekten geçmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığının ve siyasi İktidarın ÇEDES Projesi, zorunlu seçmeli dersler dini vakıf ve cemaatler aracılığıyla öğrencilerimize uyguladığı baskıya ve dayattığı zihniyete karşı bugün Eğitim Sen, Veli derneklerimiz, Alevi- Bektaşi federasyonu örgütleri başta olmak üzere 100 den fazla demokratik kitle örgütü, oda, sendika, siyasi parti ve çeşitli derneklerin desteğiyle İzmir Gündoğdu meydanında saat 17:00 büyük bir uyarı mitingi gerçekleştirilecek. Bölgedeki örgütlerimiz mitinge doğrudan katılırken bizde burada laiklikten demokrasiden ve bilimsel eğitimden yan tavır gösteren derneklerimizin, siyasi partilerimizin, sendikalarımızın ve Pir Sultan Abdal derneğinin desteğiyle hep birlikte sesimizi Samsun’dan İzmir Gündoğdu meydanına ulaştırıyoruz.
YAŞASIN LAİK, DEMOKRATİK, BİLİMSEL NİTELİKLİ EĞİTİM MÜCADELEMİZ
Eğitim Sen olarak Milli Eğitim yetkililerini ve okul yönetimlerini bir kez daha uyarıyoruz, eğitim kurumlarımıza emanet edilen çocuklarımızın, çeşitli proje ve protokoller yoluyla vakıf ve cemaatlere peşkeş çekilmesine, eğitimin ideolojik-siyasi amaçlarla istismar edilmesi kabul edilemez, dün olduğu gibi bugün de eğitimi kamusal laik ve bilimsel niteliğinden uzaklaştıran bu müdahalelere karşı mücadelemizin sonuna kadar süreceği bilinmelidir.