Bugün Samsun’da örgütleri bulunan, TÜRKİŞ-DİSK-KESK-TMMOB VE TTB’nin yanı sıra siyasi partiler, STK’nın geçen yıllara rağmen oldukça yüksek sayıda katılımla Gar mevkiinden başlayan yürüyüş ile Cumhuriyet meydanın da bir araya gelerek basın açıklamasının ardından halaylar çekilerek devam etti.
Cumhuriyet meydanına yürümek için Gar mevkiinde toplanmaya başlayan, TÜRKİŞ’in iş kolları, DİSK’in iş kolları, KESK’in iş kolları, TMMOB üyeleri, tabipler, Birleşik Kamu-İş ve iş kolları, eczacılar, avukatlar, veteriner hekimler, ADD, ÇYDD ve daha bir çok siyasi parti, yürüyüş kortejinde yerlerini aldılar. Çok renkli sahnelerin yaşandığı yürüyüş korteji ağır adımlarla Cumhuriyet meydanında kendilerine ayrılan yerlere konuşlandılar.
Alanda bütün yapıların yerlerini almasının ardından Tertip komitesinde ki görevlilerin tanıtımı yapıldı.
Günün anlam ve önemini belirten basın açıklamasını Tertip komitesi adına KESK Dönem Sözcüsü Eğitim-Sen Samsun şube başkanı İsmail Yavuz konuşmasın da şunları söyledi.
Merhaba; Gelecek güzel günlerin filizlerini yüreklerinde, beyinlerinde taşıyanlar,
Umudun resmini çizmek için alanları renklendirenler merhaba,
Tertip Komitesi olarak hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz.
Ülkemizin emeği ile geçinen tüm kesimlerinin iyiyi, güzeli, umudu yaşatmaya ve büyütmeye ihtiyacı var..
Çünkü ülkemizi yönetenler;
Memleketi bir şirkete, emekçileri de o şirketin açlık sınırında çalıştırılan çağdaş kölesine çevirmek için yıllardır ellerinden geleni yapmaktalar.
Rekor üstüne rekor kıran enflasyon ile soframızdaki ekmeği dilim dilim küçültmekteler.
Tüm çalışma yaşamını onlarca istihdam çeşidi ile parça parça edip, güvencesiz hale getirmekteler.
Her krizin, her felaketin faturası emekçilere yıkılıyor. İşçiden, emekçiden, emekliden, fakirden, dar gelirliden çalıp zenginin kasasını doldurmaktalar.
Hepimize çalışırken yoksulluk, emeklilikte ise sefalet ve açlığı dayatmaktalar.
Ülkemizde çalışanların en az % 50 sini asgari ücretle çalıştırıp, yoksulluğa ve açlığa mahkum etmekteler.
Açlık sınırı 25 bin TL’yi, yoksulluk sınırı ise 63 bin TL’yi aştı. Emeklilikte alınan maaş açlık sınırının altında ve emekliyi açlık sınırının altında yaşamaya mahkum etmekteler.
İşçilerin “kıdem tazminatı”nı kaldırmak, haklarını yok saymak için yıllardan beri uğraşmaktalar.
Taşeron çalışanları güvencesizliğe mahkum edip kadro vermemek için ellerinden geleni yapmaktalar.
Kamu çalışanlarının kendilerine yandaş görmediklerinin sicilleriyle oynayıp, görevde yükselmede önlerine bariyer oluşturdular.
Rant için kentlerimizi, doğamızı betona boğup, doğal afetleri felakete çevirmekteler. 6 Şubat depreminde 100 bini aşkın insanımızı beton ekonomisine kurban ettiler.
Gençlerimizi işsizliğe ve geleceksizliğe mahkum etmekteler ve pek çok nitelikli gencimizi geleceklerini yurt dışında aramaya ittiler.
Sağlıkçılarımıza “giderlerse gitsin diyerek” sağlık sistemimizi çöküşe sürüklediler.
Kadınlarımız her gün şiddete, cinayete, tacize uğramakta, kendi siyasal İslamcı ajandalarına uygun bir biçimde ülkemizi kadınların özgürce yaşayamayacağı bir karanlığa süreklediler.
Laiklik ve bilimsel eğitime aykırı bir biçimde eğitimi, sağlığı ve yaşamın tüm alanlarını gericileştirmeye, Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını yok etmeye uğraşmaktalar.
İnancımızdan dilimize, siyasi düşüncemizden cinsiyetimize, her alanda ayrıştırıp, bizi karşı karşıya getirmeye, bölmeye hatta düşmanlaştırmaya çalışıyorlar.
Filistin’den Ukrayna’ya, Iraktan Suriye’ye halkları emperyalist politikaların cenderesinde vekalet savaşlarıyla birbirine düşürdüler. Emperyalist ülkeler üçüncü dünya savaşının ön provasın yapmaktalar.
Eleştireni, sorgulayanı, soru soranı, hak, hukuk, adalet isteyeni susturup, memlekette ne Anayasa ne de hak hukuk bırakıyorlar.
ANCAK BU BÖYLE GİTMEZ!
Bu düzenin bize tek vaadi daha fazla yoksulluk, daha faza sefalet, daha fazla baskıdır.
Ancak bu böyle gitmez! İnsan, emek ve doğa düşmanı bu düzene ARTIK YETER demenin vakti çoktan geldi ve geçiyor.
YEPYENİ BİR GÜN DOĞUYOR!
Her şeye rağmen gelecek güzel günlere olan umudumuzu kaybetmedik, kaybetmeyeceğiz. Çünkü tüm baskılara, olumsuz koşullara rağmen ülkemizin neresinde olursa olsun emeğin, emekçilerin sürdürdüğü mücadele üzerimize çöken karabulutları dağıtıyor.
31 Mart seçimlerinde düşmanlaştırmaya, kutuplaştırmaya karşı, barış ve kardeşlik, ranta ve soyguna karşı, işçisinden, kamu emekçisine, emeklisinden asgari ücretlisine, kadınından gencine milyonlar kendilerini yok sayanlara “ BİZİ YOK SAYAMAZSINIZ, BİZ BURADAYIZ! dedi.
ŞİMDİ, MÜCADELEYİ, DAYANIŞMAYI VE UMUDU BÜYÜTME ZAMANI!
EMEĞİN, EMEKÇİLERİN SESİNİ DAHA DA YÜKSELTME ZAMANI!
Şimdi:
%1’in değil %99’un mutlu yaşadığı,
Emeğin sömürülmediği,
Herkesin güvenceli, insanca çalıştığı bir işinin ve gelirinin olduğu, ekonomik krizlerin, salgınların faturasının emekçilere yıkılmadığı,
Vergide adalet için az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alındığı,
Temel tüketim maddelerinde dolaylı vergilerin sıfıra indirildiği,
Ücret gelirlerinden alınan gelir vergisinin yoksulluk sınırına kadar olan gelirler için %10’da sabitlendiği,
İşçilerin “kıdem tazminatı” hakkını güçlendirmenin esas alındığı, taşeron sisteminin kaldırılarak, işçilerin kadroya alındığı bir çalışma yaşamı için,
Torpilin, kayırmanın kapısını sonuna kadar açan mülakat sisteminin kaldırıldığı, liyakat ve kariyerin esas alındığı,
Kamuda sicilleriyle oynanılan çalışanlara sicil affı getirilmesi ve çalışanların görevde yükselmede tek ölçütün liyakat olması,
Sendikal hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı,
Evrensel sendikal normlara uygun, grevli toplu sözleşme hakkımızı teminat altına alan, demokratik bir sendika yasasının hayata geçirildiği,
Haksız ve hukuksuz bir şekilde KHK’larla ihraç edilen arkadaşlarımızın işine geri döndüğü,
Kimsenin kimliğinden, inancından, cinsiyetinden dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği, eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hakim olduğu
Düşünmenin, düşünceyi ifade etmenin cezalandırılmadığı,
Emeklilerin insanca yaşayabileceği bir gelir seviyesine kavuştuğu,
Emekçinin en büyük güvencesi kıdem tazminatına dokunulmadığı, sendikaların kırmızı çizgisi olduğu, kıdem tazminatı tavan uygulamasının kalktığı,
Kayıt dışılığının sonlandırıldığı, taşeronlaşmayla düşük ücret politikalarının son bulduğu, Kamu ve Belediyelerde taşeronlaşmaya son verildiği, tüm emekçilerin kadroya alındığı,
Kadınlara yönelik cinayet, şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı,
İstanbul Sözleşmesinin feshinin iptal edildiği, 190 sayılı ILO sözleşmesinin imzalandığı,
Çocuklarımızın okula aç gitmediği, MESEM projesi adı altında çocuk işçi haline getirilmediği, ÇEDES projesiyle laik ve bilimsel eğitiminden mahrum bırakılmadığı,
Sağlıkta ve kamunun her alanında olduğu gibi toplumsal şiddetin son bulduğu, bir Türkiye ve Dünya özlemiyle alanlardayız.
Ekonomik krizin nedeni biz değiliz.
Yoksulluğa, hayat pahalılığına, vergide adaletsizliğe,
Esnek çalışmaya,
Kayıt dışı istihdama,
Taşeronlaştırmaya,
Sendikasızlaştırmaya dur demek için alanlardayız.
Yoksulluğa, hayat pahalılığına, vergi adaletsizliğine, sendikasızlaştırmaya, taşeronlaştırmaya, güvencesiz istihdama, kayıt dışı çalıştırmaya, karşı İnsan onuruna yaraşır yaşama ve çalışma sağlanıncaya kadar, işçilerin, emekçilerin mücadelesi sürecek.
İsrail’in işgali altındaki Filistin’de katliamları sürerken, Filistinli emekçiler, İsrail’in saldırılarının durdurulması için dünyanın dört bir yanındaki işçilere 1 Mayıs’ta “Gazze için eylem” çağrısı yaptı.
Gündüzlerinde Sömürülmeyen, Gecelerinde Aç Yatılmayan,
Emeğin, Eşitliğin, Özgürlüğün, Demokrasinin, Barışın, Laikliğin Hâkim Olduğu,
BİR DÜNYA VE ÜLKE İÇİN BİRLEŞME ZAMANI!
İşçilerin, emekçilerin Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı emeğin, halkın gerçek bayramına çevirmeye,İnsanca Bir Yaşam, Güvenceli İş-Güvenli Gelecek, Demokratik Bir Ülke İçinİşyerlerinde, alanlarda, meydanlarda yan yanayız, omuz omuzayız.
YAŞASIN 1 MAYIS!
YAŞASIN İŞÇİLERİN ULUSLARARASI BİRLİK MÜCADELE ve DAYANIŞMA GÜNÜ