Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN) –Devrimci 78'liler Derneği Samsun Şubesi tarafından dernek binası önünde düzenlenen basın açıklamasında, 12 Eylül askeri darbesi ve idam edilen devrimciler bir kez daha lanetlendi. Saat 18.00'de başlayan açıklamaya çok sayıda dernek üyesi, siyasi parti ve sendika temsilcisi katıldı. Basın açıklamasını Dernek Başkanı Cahit Kolukısa okudu.
Karşıyaka bir çiçek bahçesine benzer. Karşıyaka'nın üç gülü Deniz, Yusuf, Hüseyin; üç karanfili ise Sinan, Erdal, Ercan'dır. Ve daha nice gülleri, karanfilleri, çiçekleri vardır. Önce Sinan Suner'i vurdular. Sonra Sinan'ın katledilmesini protesto eden Erdal Eren'i astılar, ardından Erdal'ın idamını protesto etmek için pankart asan Ercan Koca'yı öldürdüler. Aradan 45 yıl geçmesine karşın onurumuz olmaya devam ediyorlar. Erdal ile ilgili bilinen ancak çok fazla dillendirilmeyen bazı gerçeklere değinmek gerekir. Sorgu Yargıcı Hamdi Sevinç yıllar sonra Nokta Dergisi'ne verdiği demeçte, "Polisten sonra ilk sorgu için bana getirdiler, işkenceden perişan haldeydi, eli bile tutmuyordu" demiştir. Erdal'ın gördüğü işkence o denli ağırdır ki, huzurda hazırlanan ifadesini imzalayacak durumda değildir; hazırlanan ifade, eli görevliler tarafından tutularak imzalatılmıştır. Erdal ile birlikte gözaltına alınan 23 kişi (bazılarına göre 25 kişi) yargı aşamasında olmasına rağmen hiçbirinin ifadesi yoktur.
Yargılama süreci tam anlamıyla ibretlik bir tiyatrodur. Balistik inceleme tam bir skandal, otopsi ise bir muammadır. Yer gösterme ve keşif taleplerinin kabul edilmemesi, kemik testi talebinin reddedilmesi anlaşılır değildir. 13 Şubat 1980 günü başlayan yargılama, 19 Mart 1980 günü tamamlanmıştır. Erdal Eren, yalnızca 34 günlük bir yargılama sürecinin sonunda idam cezasına çarptırılmıştır. Bu kararın ardından "Erdal İdam Edilemez" kampanyası başlatılmış, kampanya kısa sürede tüm yurtta ve uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır. Başta işçi sınıfı ve emekçi halklar olmak üzere; sosyalist ve komünist parti ve örgütler, insan hakları savunucuları, bilim insanları ve parlamenterler bu kampanyaya imza ve destek vermiştir.
12 Eylül faşist darbesinin ardından da bu kampanya devam etmiş; darbenin dünya çapında teşhir edilmesi, idamların ve devlet eliyle işlenen cinayetlerin uluslararası kamuoyunun gündemine taşınması sağlanmıştır. "Erdal İdam Edilemez" kampanyasının dinamikleri, darbeye karşı demokrasi mücadelesinin temel dinamikleri hâline gelmiştir. Devrimcilerin onur duyduğu mücadele tarihinde uzlaşma ve biat yoktur. Bu mücadele mirasını bizlere bırakan Erdalların, Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin önünde saygıyla eğiliyoruz. Onlar olmasaydı bugün gurur duyduğumuz bir mücadele geçmişimiz olmazdı. Erdal Eren'i darağacında katleden 12 Eylül faşizmi 45 yıldır sürmektedir; egemenlerin ihtiyaçlarına göre yeniden tahkim edilerek devam etmektedir.
Bugün hâlâ ülkemiz, hak ve özgürlüklerin yok edildiği, muhalif seslerin susturulduğu, farklılıkların birbirine düşürüldüğü; öğrencilerin, bilim insanlarının ve siyasetçilerin tutuklandığı bir ülkedir. Kıblesi 6. Filo ve Beyaz Saray olan, halkları açlığa ve yoksulluğa mahkûm eden, barış ve demokrasi düşmanı bu anlayış, darbeleri "Allah'ın lütfu" olarak görmüş ve tüm felaketleri fırsata çevirmiştir. Bu anlayış, başta 12 Eylül olmak üzere tüm darbelerden beslenmektedir. Bu nedenle darbeye karşı demokrasiyi savunmak, Erdal Eren'i anmanın ve anlamanın temel koşuludur. Zulme ve zorbalığa karşı çıkmak, kadına ve çocuğa yönelik şiddete karşı durmak, özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren halkların yanında olmak devrimci bir sorumluluktur. Geçmişimizi ve direniş geleneğimizi yeniden kuşanmalı; sokağın ruhuyla omuz omuza vermeliyiz. Pes etmemeliyiz. Hepimiz zulme karşı birer Erdal, birer Deniz, Mahir, İbrahim olmalıyız. Kahrolsun faşizm, yaşasın devrim ve sosyalizm. Erdal Eren onurumuzdur.