Tarih: 31.12.2025 14:29

Tahliyeler kadınlar için yaşam riskine dönüştü

Facebook Twitter Linked-in

Haber: Mehmet Rebii Özdemir

(SAMSUN) – KESK'e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) Samsun Şubesi Kadın Sekreteri Emine Boyraz, cezaevlerinden salıvermelere ilişkin yaptığı basın açıklamasında, infaz düzenlemelerinin kadınlar açısından ciddi bir yaşam riski yarattığını belirterek, 11. Yargı Paketi sonrası yaşanan bir kadın cinayetinin bu gerçeği acı biçimde ortaya koyduğunu söyledi.

Boyraz, 11. Yargı Paketi kapsamında cezaevinden tahliye edilen Okay Gür'ün, Diyarbakır'da dini nikâhlı eşi Rojda Yakışıklı'yı boğarak öldürmesini hatırlatarak, "Bu cinayet, hukuki düzenleme olarak sunulan kararların toplumsal sonuçları hesaplanmadığında kadınlar için ölümcül olabildiğini bir kez daha göstermiştir" dedi.

Tahliye kavramı kadınlar için korkuyla anılır hale geldi

Söz konusu cinayetin yalnızca bireysel bir suç olarak ele alınamayacağını vurgulayan Boyraz, infaz düzenlemeleriyle tahliye edilen erkeklerin kadınlar açısından ciddi bir güvensizlik ortamı yarattığını ifade etti. Kadınlar için "ev"in bir kez daha en güvensiz yer olarak hatırlandığını belirten Boyraz, devletin koruma sorumluluğunun kamuoyu nezdinde ciddi biçimde sorgulandığını söyledi.

Boyraz, "Bir erkek özgürlüğüne kavuşurken, bir kadın neden hayatını kaybediyor?" sorusunun toplumun geniş kesimlerinde yankılandığını dile getirerek, bu tablonun toplumsal cinsiyet körü politikaların nasıl ölümle sonuçlanabildiğinin somut bir örneği olduğunu kaydetti.

Kağıt üzerinde eşit, gerçek hayatta tehlikeli

Hukukun tarafsız olmadığını, etkilerinin cinsiyetli olduğunu vurgulayan Boyraz, kağıt üzerinde eşit görünen infaz düzenlemelerinin erkek şiddeti gerçeğini hesaba katmadığında kadınlar için doğrudan risk ürettiğini söyledi.

Ceza indirimlerinin cezasızlık algısını beslediğini belirten Boyraz, "Şiddet faillerinin erken tahliyesi erkeklere yeniden deneme cesareti verirken, kadınları sürekli tehdit altında yaşamaya zorlamaktadır" diye konuştu.

Kadınlar politik kararların öznesi değil, sonucu

Yargı paketleri hazırlanırken kadın örgütlerinin görüşlerinin alınmadığını, şiddet riski değerlendirmelerinin yapılmadığını ve koruma mekanizmalarının güçlendirilmediğini söyleyen Boyraz, "Sonuçta bir politika kararı, bir kadının yaşamına mal oluyor. Bu bir tahliye değil; devlet eliyle göz göre göre yaratılmış bir risktir. Erkeklere ikinci bir şans tanınırken, kadınlara yaşama hakkı tanınmamaktadır" ifadelerini kullandı.

Kadına yönelik sistematik bir toplumsal krizdir.

Türkiye'de kadına yönelik şiddetin münferit olayların çok ötesine geçtiğini vurgulayan Boyraz, bunun yıllardır sistematik hale gelen derin bir toplumsal kriz olduğunu söyledi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre 2024 yılında en az 394 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü hatırlatan Boyraz, bu sayının kayıtlara geçen en yüksek rakam olduğunu belirtti.

Boyraz, 2023'te 315 olan kadın cinayeti sayısının 2024'te rekor kırdığını, bu rakamların her birinin evde, sokakta ya da yakın erkek ilişkileri içinde hayatını kaybeden kadınları temsil ettiğini dile getirdi.

Ev kadınlar için güvenli değil

Kadınların büyük bölümünün eş, eski eş, baba, kardeş ya da sevgili gibi yakın erkekler tarafından öldürüldüğüne dikkat çeken Boyraz, cinayetlerin çoğunun "ev" olarak tanımlanan mekânlarda gerçekleştiğini söyledi. Bu durumun özel alan olarak tanımlanan evin aslında ciddi bir güvenlik boşluğu olduğunu gösterdiğini ifade etti.

İstanbul sözleşmesinden çekilme şiddet zincirini güçlendirdi

Kadına yönelik şiddeti artıran nedenlerin yalnızca bireysel olmadığını belirten Boyraz, devlet politikaları ve hukuki uygulamaların kadınları korumakta yetersiz kaldığını söyledi. Türkiye'nin 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin önleme, koruma ve faillerin cezalandırılmasına dair uluslararası yükümlülüklerin terk edilmesi anlamına geldiğini vurguladı.

Sığınak eksikliği, yetersiz koruma mekanizmaları ve uygulanmayan yasaların şiddet zincirini kırmak yerine güçlendirdiğini dile getirdi.

İstatistik değil, insan kaybı

Şiddetin giderek sıradanlaştığını belirten Boyraz, her gün bir kadının adıyla başlayan haberlerin toplumun vicdanını yaraladığını ifade etti. "Bir kadını öldürmek sadece bir cinayet değildir; o kadının geleceğini, umutlarını ve varoluşunu sona erdirmektir" diyen Boyraz, bunun yazılı bir slogan değil, Türkiye'de her gün tekrarlanan bir trajedinin özeti olduğunu söyledi.

Bu bir kadın sorunu değil, adalet sorunu

Açıklamasının sonunda Boyraz, kadına yönelik şiddetin yalnızca kadınların değil, tüm toplumun adalet sorunu olduğunu vurgulayarak, "Türkiye bu tablonun fotoğrafını değiştirmek istiyorsa sadece cezaları ağırlaştırmak yetmez; zihniyet devrimi, toplumsal dönüşüm ve devlet politikalarının eşgüdümü şarttır. Bir kadın öldürüldüğünde toplumun vicdanı yaralanır, bir kadın kurtarıldığında ise toplumun geleceği kazanılır" dedi.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —