Tarih: 17.11.2025 16:02
“Yüksel Adıbelli: ‘Bu Ülkede Öğretmenlik Suç Değil!’”
Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN)-Eğitim-İş Sendikası, kuruluşunun 20. yılı dolayısıyla Samsun Ramada Otel'de bir kutlama programı düzenledi. Eğitim-İş Kurucu Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, Eğitim-İş MYK Üyesi Doğan Dağdelen, CHP Samsun Milletvekili Murat Çan ile Karadeniz bölgesi şube başkanlarının katıldığı gecede, yeni emekli olan Eğitim-İş üyelerine plaketler verildi. Adıbelli'ye Samsun'un simgesi Onur Anıtı takdim edilirken, konuşmalar ve plaket sunumlarının ardından program sona erdi.
Eğitim-İş Samsun şube başkanı Onur Gündüz, sendikalarının kuruluşunun 20. Yılı nedeniyle kutlamaya katılanlara şöyle dedi.
"Çoban Ateşi Bugün Bir Volkana Dönüştü"
Bu yıl yirmi ikinci yılını kutladığımız Eğitim-İş'in kuruluşundan bugüne kadar bizlere üye olarak, yönetimlerde yer alarak ya da çeşitli sebeplerle katkı sunmuş değerli büyüklerimizi, biraz önce söyledim, bu yıl Eğitim-İş'imizin 20. yılını kutladık. Daha dün gibi… Türkiye'nin dört bir yanında yaktığımız çoban ateşleri bugün bir volkan olmuş geliyor buralara.
İlkadım'ını Samsun gibi önemli bir şehirde attığımız bu kuruluşun bugünlere gelmesinde çok büyük katkısı olan Eğitim-İş'in yine bugün burada, o zaman bizlere destek olmuş, el vermiş, katkı sunmuş değerli büyüklerimiz de aramızda. Bütün bunları anmak için bir aradayız. Hepinize Samsun Şube Yönetim Kurulu olarak hoş geldiniz diyoruz.
Ülkenin kötü gidişatından uzun uzun bahsetmeyeceğim; hepimiz bunun farkındayız. Ama ben her zaman şunu söylüyorum: Hiçbir şey, İlkadım'ın atıldığı 1919'dan daha kötü değildi. O gün de büyük umutlarımız vardı. Bugün de büyük umutlarımız var. Ve kendi alanında emek örgütlenmesinin umudu olan Eğitim-İş'i bugünlere kadar getirdik sizlerin sayesinde, bugünkü görünmez kahramanların sayesinde buralara kadar geldik. Hepinize bu anlamda teşekkür ediyorum. Ve diyorum ki: Umudunuzu asla tüketmeyin.
Eğitim-İş Kurucu genel başkanı Yüksel Adıbelli davet edildiği sendikalarının kuruluşunun 20. Yılına dair konuşmasının ana başlıkları şöyle:
Adıbelli: "Kuramazsınız dediler kurduk, başaramazsınız dediler başardık"
Arkadaşlarıma beni davet ettikleri için çok teşekkür ediyorum.
Değerli mücadele arkadaşlarım; 47 yürekli, bedel ödemeyi göze alan inançlı arkadaşımızın kurduğu Eğitim-İş, 17 Ekim'de yirminci yaşını kutladık. Hepimiz için heyecanlıyız, gururluyuz, sevinçliyiz. Eğitim-İş'in 20. yaşı kutlu olsun.
Bize dediler ki "Kuramazsınız." Kurduk.
"Başarılı olamazsınız." dediler, başardık.
TÖB-DER'in, TÖS'ün küllerinden yakılan çoban ateşi bugün bir meşaleye dönüştü. Şimdiki Eğitim-İş o meşaleyle Cumhuriyetimizi aydınlattı, Türkiye'mizi aydınlattı. İlk kuruluşundan bugüne kadar 47 kurucu arkadaşımız, 6 MYK, 1 genel başkan olmak üzere herkesin emeği var. Ama siz bize güvendiniz, Eğitim-İş'i bugünlere siz getirdiniz. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Elinize, yüreğinize sağlık.
Dünyanın en büyük devrimcisi Atatürk'tür
Bir de bize dediler ki "Devrim bizim tekelimizde." Türkiye'de ithal devrimciler var, ithal… Bir gün bunlar Küba'ya gidiyor, Fidel Castro'yla görüşüyorlar. Diyorlar ki: "Sayın üstat, en büyük devrimci sensin."
Fidel bakıyor: "Burada devrimci göremiyorum." diyor. "Siz Türkiye'dekini görmüyor musunuz?"
"Dünyanın en büyük devrimcisi Atatürk'tür." diyor.
Biz Atatürk devrimcisiyiz. Atatürk ilke ve devrimlerinden yana, laik Cumhuriyetten yana bir Eğitim-İş kurduk. Cumhuriyet düşmanlarına karşı savaş açtık, savaş açmaya da devam edeceğiz.
İmamoğlu vurgusu "Savcı siyaset dizayn ediyor"
Değerli mücadele arkadaşlarım; gerçekten sayın vekilimle böyle göz göze geldik. Türkiye olağanüstü mü diyelim, normal olmayan bir ülke mi diyelim… Yedi aydır hepimiz biliyoruz; İmamoğlu'nun diplomasını bir savcı çıkıyor iptal ettiriyor.
Diyor ki: "Sen 2014'te niye belediye başkanı oldun?"
"2019'da İstanbul'da niye büyükşehir belediye başkanı oldun?"
"2024'te niye belediye başkanı oldun?"
"15.5 milyon kişinin oyuyla sen niye cumhurbaşkanı adayı oldun?"
"Hatta partiyi niye ele geçirdin, Özgür Özel'i niye genel başkan seçtirdin?"
Düşünebiliyor musunuz? Bunları söyleyen bir savcı! Demek ki bütün siyasi partiler artık savcıya diyecekler ki "Bizim milletvekilimiz bu olacak, belediye başkanımız bu olacak." Sonuçta CHP'yi kurumsal olarak yıpratmak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar.
Mücadele etmezsek cumhuriyet elden gidiyor
Ancak o İstanbul Üniversitesi'nin gençleri var ya… Gözlerinden öpüyorum onların. Ne yaptılar? Bariyerleri yıktılar, Saraçhane'ye koştular. Kayyumdan kurtardılar. Bütün üniversite öğrencilerinin gözlerinden öpüyorum.
Şimdi gelelim Eğitim-İş'e, gelelim sendikalarımıza. Eğitim-İş, Birleşik Kamu-İş, KESK, DİSK, TÜRK-İŞ, TMMOB, Barolar Birliği, Tabipler Birliği… Arkadaşlar, biz mücadele etmezsek, "Bu sadece CHP'nin sorunu." dersek, Cumhuriyet Halk Partisi bir santim geri giderse halka diz çöktürürler.
O zaman ne Eğitim-İş kalır, ne Birleşik Kamu-İş, ne DİSK, ne KESK, ne TÜRK-İŞ kalır.
Söylemeye çalıştığım şu: Mücadele etmek zorundayız. Cumhuriyet elimizden gidiyor.
İran'da da cumhuriyet var, İran'da da var. Adı cumhuriyet. Öyle bir cumhuriyet olabiliriz. Ama olmaması için direnerek, eylemlere katılarak, mücadele ederek hem Atatürk'ümüzün kurduğu Cumhuriyete hem demokrasiye sahip çıkacağız.
Bunlar olunca emeklinin maaşı artacak, asgari ücretlinin maaşı artacak, öğretmenin maaşı artacak. Türkiye'ye bir dirlik düzen gelecek, bir barış gelecek, bir huzur gelecek. "Aman yapana bir şey olmaz." dersek kendimize, ülkemize, çocuklarımıza, torunlarımıza yazık etmiş oluruz.
Demokrasiye inanan herkes, sendikalar, dernekler; bu demokrasiye, bu laik Cumhuriyete sahip çıkmak zorunda. Koşullar 1919'dan daha kötü değil. Atatürk buraya bir gemiyle geldi. Birkaç gün sonra idam kararını verdiler.
Atatürk o idam kararından korksaydı, "Ben bu işi yapmıyorum." deseydi, bugün Cumhuriyet olur muydu? Olmazdı. Atatürk'e, silah arkadaşlarına, Kurtuluş Savaşı'nı veren büyük öndere saygılarımızı, sevgilerimizi, minnetlerimizi iletiyoruz. Sağ olsun var olsun Atatürkümüz ve arkadaşları. Laik Cumhuriyeti bize emanet etmiş; gençlerimiz de ilelebet Cumhuriyetine, demokrasisine sahip çıkacak. Eğitim-İş de ilelebet yaşayacaktır. Eğitim-İş'e, Birleşik Kamu-İş'e bağlı sendikalara emek veren bütün mücadele arkadaşlarımı selamlıyorum.
Kurucu genel başkan ödülünü aldıktan sonra şu ifadeleri kullandı:
"Bu Ödülü Gezi Direnişçilerine Adıyorum"
"Sevgili büyük devrimci, Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e teşekkür ediyorum.
Bu ödülü Gezi direnişçileri için alıyorum.
Bu ödülü 47 kurucu arkadaşım adına alıyorum.
Bu ödülü kuruluşundan bugüne kadar emek veren tüm Eğitim-İş'liler adına alıyorum.
Bu ödülü kadın direnişçiler için alıyorum."
CHP'li Samsun Milletvekili Murat Çan'da gece de yaptığı konuşmasısnda şunları ifade etti.
CHP'li Murat Çan: "Yargı Kollarıyla Üzerimize Çökülüyor"
CHP Samsun Milletvekili Murat Çan konuşmasında Eğitim-İş'in tarihsel rolüne vurgu yaptı:
Atatürk ve şehitlerimizi duydukta ayağa kalkan Eğitim-İş emekçilerinin yanında, arasında olmak onurunu yaşıyorum sayenizde. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Çok kıymetli kurucu genel başkan, çok kıymetli Eğitim-İş MYK üyeleri ve başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi Samsun İl Başkanımız, parti meclisi üyemiz, sivil toplum kuruluşlarının çok kıymetli başkanları… Cumhuriyet tarihinin en zor dönemleri; ellili, altmışlı yılların da ötesine geçen zulüm dönemlerinin içinden geçiyoruz.
Ne mutlu ki bu mücadeleyi sadece bir siyasi parti adına değil; emekçiler, cumhuriyetçiler, Atatürk ilke ve inkılaplarının peşinden yılmadan koşan mücadele azmiyle hep birlikte veriyoruz. Bu zor günlerde hakikaten yargı kollarıyla üzerimize çökülüyor. Bu zor günlerde emek örgütlerine zulmediliyor. Basın emekçilerine çökülüyor. Ve hepsinden önemlisi, ülkenin yarısından çoğunun gönlünü almış Cumhurbaşkanı adayımızın özgürlüğüne çökülüyor.
Dolayısıyla uzun bir yolculuk, uzun bir mücadele olacak. Bunu birlikte yapacağız. Birlikte vereceğiz.
Az önce kurucu genel başkan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in sözüne atıf yaptı: "Öğretmenin emeklisi olmaz." Gerçekten Yüksel Başkanımız bunu bir kez daha göstermiş oldu. Geçmişten bugüne yaşadıklarını anlattı ve bir şeyi daha hatırlattı. "Turp ile şalgamla devlet yönetilmez." diyen Abdullah amcamızın memleketlisi olarak kendisini bir kez daha tebrik ediyorum. Kendisiyle gurur duyduğumu belirtmek istiyorum.
Bize bu mücadelede henüz yolun başında olduğumuzu ve bu mücadelenin zaferle sonuçlanması gerektiğini hatırlatmış oldu.
Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN)- Eğitim-İş Sendikası, kuruluşunun 20. yılı dolayısıyla Samsun Ramada Otel'de bir kutlama programı düzenledi. Eğitim-İş Kurucu Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, Eğitim-İş MYK Üyesi Doğan Dağdelen, CHP Samsun Milletvekili Murat Çan ile Karadeniz bölgesi şube başkanlarının katıldığı gecede, yeni emekli olan Eğitim-İş üyelerine plaketler verildi. Adıbelli'ye Samsun'un simgesi Onur Anıtı takdim edilirken, konuşmalar ve plaket sunumlarının ardından program sona erdi.
Eğitim-İş Samsun şube başkanı Onur Gündüz, sendikalarının kuruluşunun 20. Yılı nedeniyle kutlamaya katılanlara şöyle dedi.
"Çoban Ateşi Bugün Bir Volkana Dönüştü"
Bu yıl yirmi ikinci yılını kutladığımız Eğitim-İş'in kuruluşundan bugüne kadar bizlere üye olarak, yönetimlerde yer alarak ya da çeşitli sebeplerle katkı sunmuş değerli büyüklerimizi, biraz önce söyledim, bu yıl Eğitim-İş'imizin 20. yılını kutladık. Daha dün gibi… Türkiye'nin dört bir yanında yaktığımız çoban ateşleri bugün bir volkan olmuş geliyor buralara.
İlkadım'ını Samsun gibi önemli bir şehirde attığımız bu kuruluşun bugünlere gelmesinde çok büyük katkısı olan Eğitim-İş'in yine bugün burada, o zaman bizlere destek olmuş, el vermiş, katkı sunmuş değerli büyüklerimiz de aramızda. Bütün bunları anmak için bir aradayız. Hepinize Samsun Şube Yönetim Kurulu olarak hoş geldiniz diyoruz.
Ülkenin kötü gidişatından uzun uzun bahsetmeyeceğim; hepimiz bunun farkındayız. Ama ben her zaman şunu söylüyorum: Hiçbir şey, İlkadım'ın atıldığı 1919'dan daha kötü değildi. O gün de büyük umutlarımız vardı. Bugün de büyük umutlarımız var. Ve kendi alanında emek örgütlenmesinin umudu olan Eğitim-İş'i bugünlere kadar getirdik sizlerin sayesinde, bugünkü görünmez kahramanların sayesinde buralara kadar geldik. Hepinize bu anlamda teşekkür ediyorum. Ve diyorum ki: Umudunuzu asla tüketmeyin.
Eğitim-İş Kurucu genel başkanı Yüksel Adıbelli davet edildiği sendikalarının kuruluşunun 20. Yılına dair konuşmasının ana başlıkları şöyle:
Adıbelli: "Kuramazsınız dediler kurduk, başaramazsınız dediler başardık"
Arkadaşlarıma beni davet ettikleri için çok teşekkür ediyorum.
Değerli mücadele arkadaşlarım; 47 yürekli, bedel ödemeyi göze alan inançlı arkadaşımızın kurduğu Eğitim-İş, 17 Ekim'de yirminci yaşını kutladık. Hepimiz için heyecanlıyız, gururluyuz, sevinçliyiz. Eğitim-İş'in 20. yaşı kutlu olsun.
Bize dediler ki "Kuramazsınız." Kurduk.
"Başarılı olamazsınız." dediler, başardık.
TÖB-DER'in, TÖS'ün küllerinden yakılan çoban ateşi bugün bir meşaleye dönüştü. Şimdiki Eğitim-İş o meşaleyle Cumhuriyetimizi aydınlattı, Türkiye'mizi aydınlattı. İlk kuruluşundan bugüne kadar 47 kurucu arkadaşımız, 6 MYK, 1 genel başkan olmak üzere herkesin emeği var. Ama siz bize güvendiniz, Eğitim-İş'i bugünlere siz getirdiniz. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Elinize, yüreğinize sağlık.
Dünyanın en büyük devrimcisi Atatürk'tür
Bir de bize dediler ki "Devrim bizim tekelimizde." Türkiye'de ithal devrimciler var, ithal… Bir gün bunlar Küba'ya gidiyor, Fidel Castro'yla görüşüyorlar. Diyorlar ki: "Sayın üstat, en büyük devrimci sensin."
Fidel bakıyor: "Burada devrimci göremiyorum." diyor. "Siz Türkiye'dekini görmüyor musunuz?"
"Dünyanın en büyük devrimcisi Atatürk'tür." diyor.
Biz Atatürk devrimcisiyiz. Atatürk ilke ve devrimlerinden yana, laik Cumhuriyetten yana bir Eğitim-İş kurduk. Cumhuriyet düşmanlarına karşı savaş açtık, savaş açmaya da devam edeceğiz.
İmamoğlu vurgusu "Savcı siyaset dizayn ediyor"
Değerli mücadele arkadaşlarım; gerçekten sayın vekilimle böyle göz göze geldik. Türkiye olağanüstü mü diyelim, normal olmayan bir ülke mi diyelim… Yedi aydır hepimiz biliyoruz; İmamoğlu'nun diplomasını bir savcı çıkıyor iptal ettiriyor.
Diyor ki: "Sen 2014'te niye belediye başkanı oldun?"
"2019'da İstanbul'da niye büyükşehir belediye başkanı oldun?"
"2024'te niye belediye başkanı oldun?"
"15.5 milyon kişinin oyuyla sen niye cumhurbaşkanı adayı oldun?"
"Hatta partiyi niye ele geçirdin, Özgür Özel'i niye genel başkan seçtirdin?"
Düşünebiliyor musunuz? Bunları söyleyen bir savcı! Demek ki bütün siyasi partiler artık savcıya diyecekler ki "Bizim milletvekilimiz bu olacak, belediye başkanımız bu olacak." Sonuçta CHP'yi kurumsal olarak yıpratmak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar.
Mücadele etmezsek cumhuriyet elden gidiyor
Ancak o İstanbul Üniversitesi'nin gençleri var ya… Gözlerinden öpüyorum onların. Ne yaptılar? Bariyerleri yıktılar, Saraçhane'ye koştular. Kayyumdan kurtardılar. Bütün üniversite öğrencilerinin gözlerinden öpüyorum.
Şimdi gelelim Eğitim-İş'e, gelelim sendikalarımıza. Eğitim-İş, Birleşik Kamu-İş, KESK, DİSK, TÜRK-İŞ, TMMOB, Barolar Birliği, Tabipler Birliği… Arkadaşlar, biz mücadele etmezsek, "Bu sadece CHP'nin sorunu." dersek, Cumhuriyet Halk Partisi bir santim geri giderse halka diz çöktürürler.
O zaman ne Eğitim-İş kalır, ne Birleşik Kamu-İş, ne DİSK, ne KESK, ne TÜRK-İŞ kalır.
Söylemeye çalıştığım şu: Mücadele etmek zorundayız. Cumhuriyet elimizden gidiyor.
İran'da da cumhuriyet var, İran'da da var. Adı cumhuriyet. Öyle bir cumhuriyet olabiliriz. Ama olmaması için direnerek, eylemlere katılarak, mücadele ederek hem Atatürk'ümüzün kurduğu Cumhuriyete hem demokrasiye sahip çıkacağız.
Bunlar olunca emeklinin maaşı artacak, asgari ücretlinin maaşı artacak, öğretmenin maaşı artacak. Türkiye'ye bir dirlik düzen gelecek, bir barış gelecek, bir huzur gelecek. "Aman yapana bir şey olmaz." dersek kendimize, ülkemize, çocuklarımıza, torunlarımıza yazık etmiş oluruz.
Demokrasiye inanan herkes, sendikalar, dernekler; bu demokrasiye, bu laik Cumhuriyete sahip çıkmak zorunda. Koşullar 1919'dan daha kötü değil. Atatürk buraya bir gemiyle geldi. Birkaç gün sonra idam kararını verdiler.
Atatürk o idam kararından korksaydı, "Ben bu işi yapmıyorum." deseydi, bugün Cumhuriyet olur muydu? Olmazdı. Atatürk'e, silah arkadaşlarına, Kurtuluş Savaşı'nı veren büyük öndere saygılarımızı, sevgilerimizi, minnetlerimizi iletiyoruz. Sağ olsun var olsun Atatürkümüz ve arkadaşları. Laik Cumhuriyeti bize emanet etmiş; gençlerimiz de ilelebet Cumhuriyetine, demokrasisine sahip çıkacak. Eğitim-İş de ilelebet yaşayacaktır. Eğitim-İş'e, Birleşik Kamu-İş'e bağlı sendikalara emek veren bütün mücadele arkadaşlarımı selamlıyorum.
Kurucu genel başkan ödülünü aldıktan sonra şu ifadeleri kullandı:
"Bu Ödülü Gezi Direnişçilerine Adıyorum"
"Sevgili büyük devrimci, Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e teşekkür ediyorum.
Bu ödülü Gezi direnişçileri için alıyorum.
Bu ödülü 47 kurucu arkadaşım adına alıyorum.
Bu ödülü kuruluşundan bugüne kadar emek veren tüm Eğitim-İş'liler adına alıyorum.
Bu ödülü kadın direnişçiler için alıyorum."
CHP'li Samsun Milletvekili Murat Çan'da gece de yaptığı konuşmasısnda şunları ifade etti.
CHP'li Murat Çan: "Yargı Kollarıyla Üzerimize Çökülüyor"
CHP Samsun Milletvekili Murat Çan konuşmasında Eğitim-İş'in tarihsel rolüne vurgu yaptı:
Atatürk ve şehitlerimizi duydukta ayağa kalkan Eğitim-İş emekçilerinin yanında, arasında olmak onurunu yaşıyorum sayenizde. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Çok kıymetli kurucu genel başkan, çok kıymetli Eğitim-İş MYK üyeleri ve başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi Samsun İl Başkanımız, parti meclisi üyemiz, sivil toplum kuruluşlarının çok kıymetli başkanları… Cumhuriyet tarihinin en zor dönemleri; ellili, altmışlı yılların da ötesine geçen zulüm dönemlerinin içinden geçiyoruz.
Ne mutlu ki bu mücadeleyi sadece bir siyasi parti adına değil; emekçiler, cumhuriyetçiler, Atatürk ilke ve inkılaplarının peşinden yılmadan koşan mücadele azmiyle hep birlikte veriyoruz. Bu zor günlerde hakikaten yargı kollarıyla üzerimize çökülüyor. Bu zor günlerde emek örgütlerine zulmediliyor. Basın emekçilerine çökülüyor. Ve hepsinden önemlisi, ülkenin yarısından çoğunun gönlünü almış Cumhurbaşkanı adayımızın özgürlüğüne çökülüyor.
Dolayısıyla uzun bir yolculuk, uzun bir mücadele olacak. Bunu birlikte yapacağız. Birlikte vereceğiz.
Az önce kurucu genel başkan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in sözüne atıf yaptı: "Öğretmenin emeklisi olmaz." Gerçekten Yüksel Başkanımız bunu bir kez daha göstermiş oldu. Geçmişten bugüne yaşadıklarını anlattı ve bir şeyi daha hatırlattı. "Turp ile şalgamla devlet yönetilmez." diyen Abdullah amcamızın memleketlisi olarak kendisini bir kez daha tebrik ediyorum. Kendisiyle gurur duyduğumu belirtmek istiyorum.
Bize bu mücadelede henüz yolun başında olduğumuzu ve bu mücadelenin zaferle sonuçlanması gerektiğini hatırlatmış oldu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —