Tarih: 15.01.2023 14:47

“BİZ KADINLARIN KAYGISI, KORKUSU VE KAVGASI BİR!”

Facebook Twitter Linked-in

MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

TİP Samsun il örgütü Kadın Çalışma Grubu Atakum belediyesinin Hasan Ali Yücel Gençlik ve Bilim Merkezinde;  “Biz Kadınlar Dayattığınız Bu Anayasa Teklifine Hayır Diyoruz! Çünkü…” konulu toplantıda Moderatör Arzu Özçelik, konuşmacılar Av. Hale Günaydın, Av. Merve Çiftçi Davran Psikolog Hazal Kaynar ve TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil canlı yayınla bağlanarak birer konuşma yaptılar.

TİP (Türkiye İşçi Partisi) Samsun İl Örgütü Kadın Çalışma Gurubunun düzenlediği “Biz Kadınlar Dayattığınız Bu Anayasa Teklifine Hayır Diyoruz! Çünkü…” konulu toplantıyı Atakum Belediyesinin Hasan Ali Yücel Gençlik ve Bilim Merkezinde toplantıda konuşmacı olarak Av. Hale Günaydın, Av. Merve Çiftçi Davran, Psikolog Hazal Kaynar ve canlı yayınla toplantıya bağlanan TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, bire konuşma yaptılar.

 “Biz Kadınlar Dayattığınız Bu Anayasa Teklifine Hayır Diyoruz! Çünkü…” toplantısını yöneten TİP Samsun İl Örgütü Kadın Çalışma Gurubu başkanı Arzu Özçelik yaptığı açılış konuşmasında şunları ifade etti. 

BİZ NE İSTİYORUZ?

“Bugün burada çeşitli STK’lardan, partilerden, örgütlerden, derneklerden veya bunların hepsinden bağımsız gelen kadın arkadaşlarımız var. Tüm renklerimizle, tüm seslerimizle bugün buradayız. Niye, çünkü kaygımız, korkumuz kavgamız bir. AKP, MHP ittifakı alelacele tamamen siyasi kaygıları yüzünden, aslında en çok korktukları biz kadınlara, güya kadını ve “aileyi korumak adına” bir kanun teklifi sunuyor. Her gün öldürüldüğümüz, tacize, tecavüze, şiddete ayrımcılığa uğradığımız, çocuklarımızın istismar edildiği, en temel haklarından bile yoksun bırakıldığı, cehenneme dönmüş bu ülkede, LGBTİ+’lara, azınlıklara, sorumluluklarını yerine getirmeyen devlet sözde mağduriyeti yaratarak yeni bir şey ile karşımızda. Bunu da % 83’ü erkeklerden oluşan, meclise sunuyor. Aslında bizlerin bir arada özgürce yaşamamızın güvencesi olan, ama maalesef 20 yıllık, AKP iktidarı döneminde, bile isteye sistematik bir şekilde, laikliği zayıflatmaya çalışarak, aslında yeni bir sistemin temel taşlarını örmeye başladılar. Bu teklifle kadın bedeni ve kadın giysileri üzerinden yapılan cinsiyetçi siyasetin biz kadınlar nezdinde, en ufak bir önemi yok. Biz ne istiyoruz? Biz içine itildiğimiz ekonomik çöküşte yoksullaştırmadan, çıkış için somut planlar istiyoruz. Biz şiddetten etkin bir şekilde korunmamız için yasalar istiyoruz. Mesela birinin aklına geldi diye gece yarısı İstanbul Sözleşmesinden çıkılsın istemiyoruz. Eşitsiz ev içi ve bakım emeğimizden, bireycil, eşitçil politikalar istiyoruz. Kadın istihdamı arttırılsın istiyoruz. İşte bugün istediğimiz bütün bunları, biz dayatılmaya çalışılan, anayasa teklifini konuşmak için buradayız” dedi. 

ANAYASA TEKLİFİ İÇİN AİLENİN KORUNMASI GEREKÇE GÖSTERİLDİ.

Samsun Barosu avukatlarından, Canik Belediyesi CHP Belediye meclis üyesi Av. Hale Günaydın yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi. 

“Öncelikle düzenleyen arkadaşlara teşekkür ediyorum. Türkiye İşçi partisi, TİP’li kadınlar olarak geçiyor. Netice itibariyle ben başka bir partiye mensubum. CHP’liyim ve Canik Belediyesi belediye meclis üyesiyim. Ama bizleri çağırmaktan imtina etmediler konuyla ilgili. Konu kadın haklarıyla ilgili değişiklik düzenlenmesiyle kadın komisyonlarında çalışmalarımız var. Şimdi de bu değişiklik teklifine ilişkin, düzenlemeleri değerlendirilmesine, hukuki değerlendirilmesini yapmaya çalışacağım sizlere. Kendi tespitlerim olarak. AKP tarafından başörtüsüne anayasal güvence ve ailenin korunması, gerekçesiyle bir değişiklik teklifi, sunuldu biliyorsunuz anayasal bir madde olarak. AKP ve ortakları diyelim, AKP ve MHP’nin oylarıyla bir de tabi destekçi olan BBP’nin oylarıyla tabi bu öncelikle anayasa komisyonuna geliyor. Bilahare genel kurulda tartışılacak. Anayasa komisyonunda lehte ve aleyhte milletvekilleri muhakkak, konuşmalar yapacaklardır. Geçip geçmeyeceğini şu anda bilmiyoruz. Ama basına yansıdığı şekilde gelecek hafta itibariyle komisyona geliyor. Şimdi 24. ve 41. maddelerinde anayasanın değişikliği öngörülüyor. Şöyle ki yani, 24. Madde esas itibariyle değerlendirmem olacak. 24. Madde din ve vicdan, hürriyeti ile ilgili genel düzenleme, bu düzenlemeye aslında mevcut, maddeyle ilgili korunarak, bir ilave ek 2 fıkra, şeklinde düzenleme ön görülüyor. İsterseniz mecburen teknik bir anlatım olduğu için biraz sıkılırsınız ama yine de madde ile ilgili okuyacağım. Sorun nerede, ne ekleniyor? Ona bakalım birlikte. Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14. Madde hükmüne aykırı olmamak şartıyla, ibadet dini ayrıntılara serbesttir. Kimse ibadete dini ayin ve törenlere katılmaya dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlak eğitimi ve öğretimi eğitim, denetim ve gözetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak eğitim ve öğretimi ilk ve orta öğretim kurumlarında yapılan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışında din eğitim ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteğiyle, küçüklerinde kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır. Kimse devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya politik temel düzeyini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya işler çıkar, her ne surette olursa olsun, dini veya din duygularını dince kutsal sayılan, şeyler istismar edilemez. Kötüye kullanamaz” dedi. 

NEDEN ERKEKLERİN NERELERİNİ ÖRTÜP, NERELERİNİ ÖRTMEYECEĞİNE KARIŞILMIYOR?

 Samsun Barosundan bir başka Avukat Merve Çiftçi Davran’da şöyle konuştu;

“Hem hukukçular, hem özellikle kadınlar, özellikle anayasa hukukçuları, bu anayasayı konuşuyor. Anayasa teklifine neden karşıyız? Neden tehlikeli buluyoruz? Bunu konuşuyor. Bu soruların ben cevaplarını bir kısmını bir hukukçu ve bir kadın olarak, bahsedeceğim sürem yettiği kadar hızlıca. Çünkü maddeye gittiğimizde meslektaşımız bahsettiği üzere gerçekten kaos çıkaracak bir madde. Çok yenilikli tehlikelere de yol açacak, bir madde. Benim amacım bu şekilde yaşam tarzı, dayatmasına neden olacak, anayasa değişikliğine karşı, çok etkili şekilde hepimizin, karşı durmasını sağlamak. Bunun altını çizmek. Önce şunu düşünelim, hepinizi e soracağım bu soruyu. Konuşmamın sonunda tekrar soracağım. Neden kadınlar? Neden erkeklerin kıyafetlerine karışılmıyor? Neden erkeklerin nereleri örtüp, nerelerini örtemeyeceğine karışılmıyor? Bunlar için düzenleme var mı? Ne yazık ki yok. Peki, nasıl gündem oldu? Ben kısaca onan bahsedeceğim. Biraz geriye dönüş, daha sonra daha bir geriye dönüş yapacağım. Biliyorsunuz CHP 4 Ekim’de, başörtüsü düzenlemesine ilişkin, bir yasa teklifi meclise sundu. Aynı gün geri tepkilerde geldi. Bu tepkilerinde en başında cumhur ittifakından geldi. İşte Devlet Bahçeli, dedi ki, yeni bir karara ihtiyaç yoktur. Başörtüsü çoktan çözülmüş bir mesele, bir de Aile ve Sosyal Hizmetleri bakanımız var, Derya Yanık, oda teklifi bir seçim hamlesi olarak değerlendirdi. Sicilini temize çekmeye çalışıyor CHP dedi. Mustafa Desdici, başörtüsü asla hassasiyeti olan kesimlerin oyunu almak için bir hamledir dedi. Özlem Zengin’de başörtüsü yasağı CHP’ye rağmen çözüldü. En son adımı da 2008 yılında attık. Türkiye’de yasak olmayan bir şey için neden yasa teklifi vermeye ihtiyaç duyuldu dedi. Ama bunun hemen ertesi günü, 5 Ekim’de cumhurbaşkanı Erdoğan, esasında biz başörtüsünü çoktan sorun olmaktan çıkardık. Ama bir yandan da bu fırsatı da kaçırmadı, gelin bunu anayasada çözelim dedi. Sonra ne yaptı haftalar süren, ertelemelerin ardından 9 Aralık’ta 336 vekil imzasıyla biliyorsunuz bazı milletvekillerimiz çayını çorbasını koşarak imza vermeye, oy vermeye gidiyorlar böyle durumlarda. AKP, MHP, BBP tarafından iki maddeye ilişkin Hale hanımında bahsettiği gibi inanç özgürlüğüne ilişkin, 24 ve ailenin korunmasına ilişkin 41. Maddelere ilişkin teklif mecliste verildi. Bizlerin aslında asla yabancı olmadığımız, bu mesele gerçekten kadınların kıyafetine dair anayasal düzenleme yapılması. Bu iktidarın ilk günden beri gündeminde. Başka şekillerde türlü türlü, tekrar tekrar geçirdiğinin hepimizde farkındayız. Anayasada geçen kadınlar erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliği yaşama geçirilmesini sağlamakla yükümlüdür. Maddesine aslında ilk saldırıda değil” dedi.                 

MACARİSTAN MODELİNİ UYGULUYORLAR!

TİP İstanbul Milletvekili Av. Sera Kadıgil’de canlı yayınla katıldığı toplantıda şunları söyledi. 

“Biz Kadınlar Dayattığınız Bu Anayasa Teklifine Hayır Diyoruz! Çünkü! Ben avukat kimliğimi bir parça köşeye iterek siyasetçi olarak yorumlamak isterim. Başka bir perspektiften yaklaşmış oluruz. Zira açıkçası şöylede düşünüyorum. Hukukun nesi tartışırsak tartışalım, ortada hukuka dair bir şey bırakmadıkları için açıkçası, bu arada şunu söylemek istemiyorum asla. Bu karşı olduğum bir yaklaşım. Aman anayasaya aykırı ama zaten, herifler ne istiyorlar. Herifleri bilerek kullanıyorum. Çünkü herifler yani. Kusura bakmasınlar ama benim için heriften ibaretler.  Ve umurlarında değil. Anayasaymış, hukukmuş, kanunmuş, ama şu yaklaşımı evet doğru bulmuyorum. Aman ne olursa olsun zaten canlarının istediğini yapacaklar. Biz buna o yüzden sesimizi çıkarmayalım ve oturup uslu uslu seçimi bekleyelim ve sonra, tıpış tıpış sandığa gidelim hayır, böyle bir yaklaşım, kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Şimdi anayasa çerçevesine geldiğimizde biz ilk Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun böyle bir çıkış yaptığında hatırlayan arkadaşlarımız olacak, çok sert bir cevap verdik kendisine. Bunu bizim ne derdimiz Kışıçdaroğlu’yla ne CHP ile ne diğer partilerle ama hani derler ya Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli, ne yazık ki, Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olacağı için biz buna karşı çıktık. Bunu da nasıl denilir dünya geneline baktığınızda çok net görüyorsunuz. Macaristan bizimle çok benzer siyasi durumda. Macaristan örneğinde. Gayet Otoriter, bizimki gibi diktatör son derece sağcı popülist berbat muhalefet güçleri birleşmeye çalıştılar ve sürekli aynı yöntemi kullandılar sevgili arkadaşlar Macaristan’da. Zamanla LGBT’liler üzerinden işte bunlar aile yapımıza şöyle bunlar sapık, bunlar ayyaş falan var ya işte aynı modeli uyguladılar. Bir referandum yaptılar seçimlerle birlikte ve o seçimi şuna çevirdiler. LGBT’ci misin, değil misin? Yani neredeyse bunun çerçevesinde bir seçim yaptılar. Ve tekrar aynı faşist diktatörlük sistemi devam etti Macaristan’da! Şu anda bunlarda aynı sistemi bire bir aynı formülü uyguluyorlar. Uygulamak için zaten yer arıyorlardı, aldığımız bazı duyumlara göre Kılıçdaroğlu, zaten bu çıkışını yapılacağını bildiği için zaten ön almaya geldiğini vesayeti buna da katılmıyorum. Çünkü hani hukuki yorum yapmayacağım dedim ama en özüne bakarsan iki tane saçmalık var bu anayasa teklifinde. Birincisi laiklik ilkesini ayaklar altına alan, bizi laiklik ilkesinden geri düşüren, tanımlar var içerisinde. İkincisi tamamen kadınların, kadınlar şöyle, kadınlar böyle diye anayasa yapmaya çalışan 600 yada 500 erkeklik tayfadan bahsediyoruz. Ve artık bizi rahat bırakın arkadaşlar diye ağız dolusu kendilerine söylemeyi kendimize en büyük hak olarak görüyoruz” dedi.     

BİZ AYRIMCILIK NEDİR BİLİYOR MUYUZ ACABA?

Son konuşmacı Hazal Kaynar’da konuyu psikolojik olarak şöyle değerlendirdi. 

“İnsanları empati duygusuna sahip olmak gibi bir yerden bakmıyoruz. Bunları anlamak adına bir teori oluşturuyoruz aslında biz psikologlar. Yani onun üzerine okuyoruz ve hani sosyal psikoloji alanından da gideceğiz. Toplumsal cinsiyet, alanına gideceğiz. Buradan yola çıkarak. Bu insan davranışında olabilecek bir şey. Kendini bir şey ifade ederken anlatabilme, becerisi, onun dışında yaşadığı çelişkiler, yaşadığı hayatında yaşadığı deneyimsel olarak, kendi perspektifinden bakma özelliği hepimizde var. Doğduğumuz bir yer var,  yetiştiğimiz bir yer var buradan yola çıkarak hayatımızı şekillendiriyoruz. Seçtiğimiz şeylerde buna göre şekil alıyorlar. Ama biz ayrımcılık nedir biliyor muyuz acaba? Gerçekten bir yerden bir bilgi teorik olarak, bir şey söyleniyor işte, eşitlik hukukla adaletle, ortaya çıkarılan bir yol bu ayrımcılığı engellemek adına yapılan bir şey, toplumsal bir yerde yaşadığımız için,  bu önemli fakat bu her zaman tartışmaya açık olan bir şey olmalı ki,  değiştirilebilir ve dönüştürülebilir olsun. Amacımız burada tartışma deneyimini oluştururken, tabi ki de kendi deneyimlerimden oluşarak bunu ifade ediyorum farklı bir bakış açısını sunarken de, dinlerken de bunu nasıl anlamaya çalışıyorum. Nereden anlıyoruz bu biraz önemli bence, her insanın eşit olduğu ilkesinden kaynaklıdır. Ayrımcılık denilen şeyin tam tersi olarak düşünebiliriz bunu. O hareketle ortaya çıkar, ayrımcılığa karşı yapılan, her adım. Ve ayrımcılık kavramı her insanın bu ilkesinin ihmalini önlemek için, oluşturuluyor” dedi.  




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —