Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN) – Dürtmen Vatandır platformu üyeleri, Kurtuluş Savaşı’nın başladığı Samsun’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anısı önünde toplanarak, Alaçam’daki Dürtmen Dağı’na maden izni verilmesine tepki gösterdi.
Dürtmen Vatandır platformu adına Bayram Güner’in konuşmasında şunları kaydetti.
Atatürk’ün önünde bulunmak
“Çıkılacak bir Samsun, binilecek bir Bandırma vapuru vardır” diyenlerden aldığımız sancağı layık olduğu şekilde taşımak gayesiyle, Dürtmen Vatandır platformu olarak bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önünde bulunuyoruz.
Sözlerime, emperyalist işgal ordularına karşı bağımsızlık savaşımızı bu topraklarda başlatan Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızın ve Anadolu direnişinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk'ün anısı önünde saygıyla eğilerek başlıyorum.
Maden başvurusu ve kamuoyu tepkisi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün, 11 Temmuz 2025 tarihinde resmi web sitesi üzerinden yayınlanan uygun bulunan arama talepleri listesinde, Kanadalı Maden Şirketi Centerra’nın Alaçam Dürtmen Dağı'na dönük başvurusuna da yer verilmiştir.
Duyurunun kamuoyuna yansımasının hemen ardından, başta Alaçam olmak üzere Yakakent ve Bafra ilçelerimizde vatandaşlarımızla bir araya gelerek neler yapabileceğimizi tartıştık.
Bölge halkının büyük bir bölümü Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) eliyle başlatılan sürece tepki gösterirken, sesimizin güçlü bir şekilde duyulacağı kanaatiyle “Dürtmen Vatandır” platformunu kurduk ve çalışmalarımıza başladık.
İlk toplantılar ve halkın katılımı
İlk işimiz, Alaçam'da düzenlediğimiz halka açık toplantıda bir araya gelmek oldu.
Yüzlerce vatandaşımızın katıldığı halk toplantısında yol haritamızı birlikte belirledik.
Başvuruya verilen onayın iptal edilmesi talebiyle imza kampanyası başlattık.
Geldiğimiz gün itibarıyla binlerce imza toplamış bulunmaktayız.
Başta Alaçam olmak üzere çevre ilçelerde, Dürtmen Dağı'nın maden sahasına dönüştürülmesinin olası sonuçlarını işleyen binlerce bilgilendirme çalışması yaptık.
İlçe merkezleri ve köylerde yüzlerce hemşerimizle bir araya gelerek toplantılar düzenledik.
Alaçam ve çevre ilçelerimiz, başta temiz su kaynakları olmak üzere doğrudan ve olumsuz şekilde etkilenecek bu projeye karşı oldukça endişelidir.
Bölgedeki kaygılar ve geçmiş deneyimler
Bugüne kadar bölgemizde, Karadeniz’de ve yurdumuzun farklı noktalarında kurulan, çoğu yabancı şirketler eliyle yürütülen maden faaliyetlerinin sonuçları kaygılarımızı daha da haklı kılmaktadır. Söz konusu faaliyetlerin ülke ekonomisine, vatandaşlarımızın gündelik yaşamına ve geleceğimize en ufak katkısı olmamıştır.
Yerli ve yabancı maden şirketleri, çalışma yaptıkları alanlarda arkalarında o bölgelerin geleceğini, su kaynaklarını ve canlı yaşamını yok eden faaliyetlerinin ardından çekip gitmişlerdir. Suyumuz, toprağımız ve insanımız, adeta bir savaştan çıkmışçasına cehenneme dönen bölgelerde kendi kaderine terk edilmiştir.
Vatan topraklarımızın böylesine pervasız bir biçimde şirketlerin talanına açılması, bu toprakları kanlarıyla savunan dedelerimizin ve nenelerimizin anısına, bağımsız ve onurlu bir yaşamı yeniden inşa etmeye çalışan bizlerin yüreğini yakmaktadır.
Tarihi ve kültürel mirasın korunması
Bu ülkenin her bir karış toprağında, Anadolu insanının yazdığı destanların ve kahramanlarımızın ayak izleri vardır. Dürtmen Dağı'nda maden projesi, yalnızca vatan toprağını kurutmayacak; vurulan her kazıda tarihsel mirasımız da tahrip olacaktır.
Mücadelemiz, yakın gelecekte çocuklarımızın, “Baba, tankla, topla geldiler, dedelerimiz kovdu, iş makineleriyle geldiler de ‘Hoş geldiniz’ mi dediniz?” diye sorduklarında, başımız dik ve alnımız ak yanıt verebilmemiz içindir.
Çocuklarımız ve gelecek kuşaklar için mücadele
Mücadelemiz, ülkemizin geleceğini, çocuklarımızın ve torunlarımızın, tıpkı bizlere bırakıldığı gibi, bu toprakların cennet kokusunu ciğerlerine doldurabilecekleri, koşup oynayabilecekleri ve kendilerini ana kucağında hissedebilecekleri bir vatanı korumak içindir. Mücadelemiz, yerli ya da yabancı şirketlerin adeta işgal ordusu hırsıyla talan etmek istedikleri doğal varlıklarımıza, coğrafi mirasımıza ve kaynaklarımıza sahip çıkmak içindir. Mücadelemiz, dünya geleneğinde bir kriz başlığı olan temiz suya erişimin mümkün kalması ve canlı yaşamının korunması içindir.
Yabancı şirketler ve hukuki durum
Kendi ülkelerinde bir ağaç dalını bile kesemeyen yabancı şirketlerin Türk topraklarına kurulması, bizler için kabul edilebilir değildir.
Evlerinin önündeki bahçelerde yapacakları peyzaj çalışmaları dahi izne tabi olan patronlar, vatan topraklarımıza bakarak ellerini rahatça uzatmaktadır.
Bu durum, çeşitli sözleşmeler ve iş birlikleriyle onlarla birlikte hareket eden yerli şirketler için de geçerlidir. Bir ülkenin bağımsızlığı, o ülkede yaşayan milletin toprağıyla kurduğu bağ kadardır. Toprağı türlü yöntemlerle elinden alınan ve kendi varlıklarını zenginliklere ulaştıran toplumların aidiyet duygusu yok olur.
Aidiyet duygusunu yitiren toplumlar, yönlendirilmeye ve kullanılmaya açık hâle gelir.
Toplulukların kıymetini bilmeyen ülkeler, işgal için açık hâle gelir.
Korkumuz ve çekincemiz budur. Bu söylediklerimiz abartı olarak görülmemelidir.
Maden faaliyetlerinin işgal aracı olarak kullanılması
Dünyada savaşların ve işgallerin biçimi değişmiştir.
Maden faaliyetleri, Batılı devletler ve holdingler için bir çeşit işgal aracı hâline gelmiştir.
Ne üzücüdür ki, bu faaliyetleri girdikleri ülkelerde rıza üreterek gerçekleştireceklerini düşündüler. Buradan altını çizerek söylüyorum: Bizim rızamız yoktur. Eğer Alaçam'ın toprağına alın terini döken, o toprağı ekip biçen bizler söz sahibiysek, sözümüz, kaygılarımız ve taleplerimiz dikkate alınmalıdır.
Platformun çalışmaları ve hukuki süreç
Platformumuz, onay verilen arama talebinin iptal edildiğine dair resmi makamlarca halka açık bilgi verilene kadar, kamuoyu oluşturmak ve yasal haklarını kullanmak üzere çalışmalarını sürdürecektir. Buradan, hukuki süreci de başlattığımızı; yürütmenin durdurulması talebiyle yargı yoluna başvurduğumuzu ve davamızın devam ettiğini basın ve kamuoyuna ilan ederiz.
CHP’li Samsun Milletvekili Murat Çan’da yaptığı konuşmasında şöyle dedi.
Ormanların talanı ve nadir toprak elementleri
Temmuz 2025’te Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çıkarılan, ormanların talan edilmesine dair kanun, bugün sonuçlarını Anadolu'da ilk adım şehri Samsun'da da verdi.
Nadir toprak elementlerini Eskişehir'de olduğu gibi Amerika'ya doğrudan pazarlayan Türkiye'yi temsil eden tek adam rejimi, bugün toprağın kendisini bizzat Avrupalı ve Amerikalı şirketlere pazarlamanın peşinde. Dürtmen Dağı dediğimiz toprağımız; bu bölgenin en önemli florasını, en endemik bitkilerini yetiştirdiğimiz toprağımızı, en berrak kaynak sularını temin ettiğimiz dağımızı kapsıyor.
Bölge halkının direnişi ve geçim kaynakları
Bu bölgenin insanları hâlâ buradan yetiştirdikleri endemik bitkilerle inanılmaz mucizeler yaratıyorlar. Geçimlerini buradan sağlıyorlar. Hayvancılıklarını buradan temin ettikleri suyla ve bitkilerle sürdürüyorlar. Bugün, bir Kanadalı firmaya iki ay kadar önce maden arama izni verildiği gerekçesiyle, bunun yürütmesinin durdurulmasıyla ilgili açılmış davanın basın açıklamasında buradayız. Ben, bütün hemşerilerimizin—Samsunlu hemşerilerimizin, Alaçamlı hemşerilerimizin—buna direneceğine, isyan edeceğine ve başkaldıracağına inanıyorum.