Eğitim-Sen Samsun şubesi; “DİB’nın yanı sıra iktidarla iç içe olan dini vakıf ve cemaatler ve tarikatlar tarafından okullar, yurtlar, kurslar, tıpkı bir örümcek ağı gibi eğitim sistemini çepeçevre kuşatmış durumdaır" dedi.
MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
(SAMSUN)- Eğitim-Sen Samsun şubesi dün akşam Süleymaniye geçidinde üyeleriyle birlikte Milli Eğitim müfredatını eleştirmek için basın açıklaması düzenledi. Düzenlenen basın açıklamasında Eğitim-sen Samsun şube başkanı İsmail Yavuz, şöyle dedi.
“Eğitim programcılarından, eğitim bilimcilerinden görüş alınmadan, kamuoyundan uzak bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Müfredat hazırlıklarının kimler tarafından yapıldığı ve nasıl geliştirildiği, hangi komisyonların ve kurumların (dernek, vakıf vb.) bu komisyonlarda görev aldığı bilinmemektedir. Programı geliştiren bireylerin yetkinlikleri ve uzmanlık alanlarının ne olduğu kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Her şeyde olduğu gibi müfredat değişikliklerinde de açık ve şeffaf olunmaması bu sürecin açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmemesi, yeni müfredata yönelik hepimizin tepkilerini oluşturmaktadır. Normal koşullarda eğitim müfredat değişikliklerinin içeriğinin ne olacağı, nasıl bir değişiklik önerildiğinin bütün yönleriyle, bilim insanları, eğitim bilimciler ve eğitim sendikalarının görüşleri alınarak, çeşitli yönleriyle tartışılarak belirlenmesi gerekir. Evet normal koşullarda bunları yapılması gerekirken, Hazırlıklarının on yıl sürdüğü açıklanan müfredat değişiklikleri için sadece bir hafta değerlendirme süresi belirlenmiştir. Açıkça müfredat, halktan ve biz eğitimcilerden kaçırılmıştır. Eleştirilerini dikkate almadan bir haftalık süre sonunda onaylanmıştır. MEB’in ÇEDES ve benzeri projeler üzerinden eğitim sistemi içinde faaliyet alanı açtığı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yanı sıra iktidarla iç içe olan dini vakıf ve cemaatler ve tarikatlar tarafından okullar, yurtlar, kurslar, tıpkı bir örümcek ağı gibi eğitim sistemini çepeçevre kuşatmış durumdadır. Yeni müfredat değişiklikleri eğitim kurumları başta olmak üzere, eğitim sisteminde yaşanan gericileşme, dinselleşme ve dincileşme kuşatmasının en son ve en tehlikeli aşamasını oluşturmaktadır. MEB’in öncelikli hedefi eğitimin bilimsel esaslara dayanmasından çok, iktidarın siyasal ideolojisinin eğitim müfredatı ve ders kitapları üzerinden açık ve gizli olarak öğrencilere aktarılmasıdır. MEB’nı Yusuf Tekin, bunu açık bir şekilde söylemiştir. Beni cumhurbaşkanı atadı, bende onun istediği eğitim programını müfredatını oluşturdum demişti. Dolasıyla sevgili halkımız, bu eğitim müfredatı halkımız için değil, siyasi iktidarın kapı kulu yetiştirme projesidir. Bu anlamıyla bu proje eğitim müfredatına uymayacağız ve uygulamayacağız.”
Öğrencilerimize karanlık bir dünya vaat ediliyor
Eğitim sistemi açısından öğrencilere verilecek bilginin belirlenmesi, seçilmesi, müfredat ve ders kitapları üzerinden öğrencilere aktarılması süreci pedagojik bir süreç olduğuna dikkat çeken İsmail Yavuz, şu ifadelerle Samsun kamuoyuna seslendi.
“MEB’in müfredat değişiklikleri ile asıl hedefi düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen itaat eden, biat eden nesiller yetiştirmektir. Bunun için öğretim programlarında bilimsel eğitim ile ilgili olan pek çok nokta ne yazık ki özenle ‘sadeleştirilmiştir, ya da ‘ayıklamaya’ tabi tutulmuş, tek adam rejiminin siyasal ve ideolojik hedefleri eğitim müfredatına birebir yerleştirilmiştir. Eğitim müfredatında yapıldığı söylenen ‘sadeleştirme’ ile doğrudan bilim, tarih, felsefe ve sanat dersleri hedef alınmıştır. Aynı zamanda cumhuriyetin kazanımları hedef alınmıştır. Bazı derslerde ünite ve kazanım sayıları azaltılmış, 12 Eylül darbecilerinin ‘tek ırk, tek din, tek mezhep’ anlayışı üzerinden merkeze alan ‘Türk-İslam sentezi’ yaklaşımını müfredata yedirmişlerdir. Eğitim sistemi açısından öğrencilere verilecek bilginin belirlenmesi, seçilmesi, müfredat ve ders kitapları üzerinden öğrencilere aktarılması süreci pedagojik bir süreçtir. Yani çocuklarımızın üstün yararlı gözeten bir eğitim süreci uygulanmalıdır. Eğitim müfredatı, farklı yaş gruplarındaki çocukların öncelikleri değil, siyasal iktidarın öncelikleri gözetilerek hazırlanmıştır. Bu durum, yapılan değişikliklerin başta eğitim alanı başta olmak üzere, toplumun farklı kesimleri biz eğitimcilerle birlikte, yurttaşlarımızın da tepkisine neden olmaktadır. Bilimsel, sanatsal, estetik yönden Zayıf, büyük ölçüde dini kural ve referanslara dayanan bir dilin kullanıldığı bir eğitim müfredatının çocuklarımıza/öğrencilerimize verebileceği hiçbir şey yoktur. Aslen Türkiye Cumhuriyeti’nin 21. Yüzyılında yetişmesi gereken öğrencilerimize, ne yazık ki, karanlık bir dünya vaat etmektedir bu müfredat. Eğitim müfredatı, öğrencilere yaşamı bir bütün olarak kavramayı hedefleyen, çocuk ve gençlerin çok yönlü gelişimlerine hizmet edecek öğrenme yaşantılarını içeren laik ve bilimsel bir içerikte olmalı, çok dillilik temelinde demokratik bir müfredat hazırlanmalıdır. Eğitim-Sen olarak eğitim müfredatı olmaktan çok uzak olan ve tek adam rejiminin yaratmaya çalıştığı dini esaslara dayalı toplum modelini temel alan, laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı reddediyoruz. Bu bir başlangıç diyoruz bizim açımızdan. Önümüzdeki eğitim, öğretim yılı Eylül ayından itibaren başladığında da bu müfredata ilişkin hem reddiyemizi hem de uygulamayacağımızı, uygulatmayacağımızı çok daha güçlü bir şekilde alanlarda ve sokaklarda, ifade edeceğiz. Sevgili vatandaşlar, 2016 yılında bu ülke bir kaosun eşiğinden döndü. Tarikatlarla ve cemaatlerle girilen ilişkinin sonuçlarını bu ülke çok acı bir şekilde yaşıyor. Bunların hiçbirinden ders alınmamış gibi, eğitim müfredatı da sürekli sürekli olarak tarikatlar, cemaatler ve vakıflar eliyle dincileştiriliyor, gericileştiriliyor. Bu müfredat uygulanırsa, inanın 21 yüzyılın Türkiye’si ne yazık ki orta çağa doğru dönmüş bir Türkiye olacaktır. Bu anlamıyla bu müfredat uygulanamaz, uygulatılamaz. Ve acil olarak çekilmesi lazım. Bu bakanın sermayenin ve tarikatların bakanı Yusuf Tekin’in derhal istifa etmesi lazım. Anayasa da ifadesini bulan Laiklik ilkesi açıkça çiğnelinerek bu müfredat uygulanamaz. Bu müfredatı eğitimciler olarak reddediyoruz. Uygulamayacağız, uygulattırmayacağız.
Eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimiz, velilerimiz ve tüm kamuoyu ile birlikte bilime ve laik eğitime açıkça meydan okumak anlamına gelen müfredat değişikliklerine karşı birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.