Haber: Hatun Özdemir
(SAMSUN)- KESK Samsun şubeler platformu mesai bitiminde Çiftlik caddesinde Akbank karşısında bir araya gelerek 24 Ocak 31 Ocak Adalet ve Demokrasi haftası ile 24 Ocak 1980 kararlarını eleştiren basın açıklaması düzenlediler.
Düzenlenen basın açıklamasında KESK dönem sözcüsü Bahtiyar Akıncı şöyle dedi.
“Emek karşıtı sermaye yanlısı politikalar 24 Ocak 1980 kararlarının izinde devam ediyor. Unutmadık, Unutturmayacağız. 24 Ocak gününün ve Ocak ayının ülkemiz tarihinde önemli bir yeri var. Ülkemizde emekten, demokrasiden, laiklikten, bilimden ve barıştan yana tutum alan, düşüncelerini ifade eden bilim insanları, aydınlar, gazeteciler, sanatçılar ve tüm muhalif kesimler ne yazık ki hemen her dönem karanlıktan beslenen güçlerin hedefinde olmuştur. Bundan 32 yıl önce 24 Ocak 1993 ‘de evinin önünde arabasına konan bombayla, karanlık güçler tarafından katledilen Uğur Mumcu’yu ve yine karanlık güçler tarafından Ocak ayı içerisinde katledilen Hrant Dink’i, Onat Kutlar’ı, Metin Göktepe’yi, Muammer Aksoy’u ve katledilen tüm bilim insanlarımızı, aydınlarımızı, yazarlarımızı, gazetecilerimizi saygı ve özlemle anıyoruz. 24 Ocak tarihi hem gazeteci, yazar Uğur Mumcu’nun vahşi bir cinayetle katledilerek aramızdan koparıldığı gün olarak, hem de bugün ülkemizde tüm hızıyla devam eden emek karşıtı, sermaye yanlısı neoliberal dönüşüm sürecinin simgesi olan 24 Ocak 1980 Kararları ile hafızlarda yer etmiştir.”
OHAL bahane edilerek sendikal hak ve örgütlenmenin önü kesilmiştir.
24 Ocak kararları işçilerin, emeklilerin ve tüm emekçilerin tepkisiyle karşılandığını emekçi sınıfı; emek düşmanı kararlara, grevlerle yanıt verdiğine dikkat çeken Bahtiyar Akıncı açıklamasını şöyle devam ettirdi.
“Serbest piyasa ekonomisine, ihracata dayalı ekonomik modele geçilen 24 Ocak 1980 Kararları ile emek karşıtı, sermaye dostu bir düzenin taşları döşenmiştir.
24 Ocak Kararları ile işçilerin, emekçilerin, emeklilerin kazanılmış tüm hakları hedef tahtasına konulmuştur. Aradan geçen 45 yılda, 24 Ocak Kararlarının izinde yürüyen iktidarlar döneminde işçilerin, emekçilerin grev ve toplu sözleşme hakkı başta olmak üzere sendikal hakları alabildiğine sınırlamıştır.
24 Ocak Kararları ile devlet eli ile verilen kamu hizmetlerinin tasfiyesinin, eğitimden sağlığa tüm kamu hizmetlerinde özel sektörün ağırlığının artırılmasının önü açılmıştır. Devletin küçültülmesini, savunma ve güvenlik dışında kalan tüm kamu hizmetlerinden elini çekmesini savunan siyasal iktidarlar aradan geçen kırk beş yılda kamu hizmetlerini adım adım piyasaya açmıştır. Bütçelerde kamu yatırımlarına ayrılan paylar gittikçe azaltılmış, milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisi yandaş konfederasyonlarla yapılan ‘toplu sözleşmelerle’ düşük ücretlere, güvencesiz istihdama mahkûm edilmiştir. Buna karşın teşvikler yağdırılan özel sektörün eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerindeki payı alabildiğine artırılmıştır.
24 Ocak Kararları ile rekabetçi bir piyasa ve ekonominin kurulması adına ücretler-maaşlar düşürülmüştür. Bu kararları rota edinen siyasal iktidarlar aradan geçen 45 yılda milyonlarca işçiyi, emekçiyi açlık sınırının altına itmiştir.
24 Ocak Kararları ile devletin ekonomideki payını azaltan önlemler kapsamında Kamu İktisadi Teşekküllerinin (KİT) yok pahasına sermayeye devrinin önü açılmıştır. Aradan geçen 45 yılda halkın birikiminin ürünü fabrikalar, işletmeler ‘özelleştirme’, ‘sermayeyi tabana yayma’ adı altında tek tek yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmiştir.
24 Ocak Kararları ile tarım ürünlerini destekleme alımları sınırlandırılırken, gübre, enerji ve ulaştırma dışında sübvansiyonlar kaldırılmıştır. 24 Ocak Kararlarını rehber edinen siyasal iktidarlar aradan geçen 45 yılda çiftçiliği, tarımı ve hayvancılığı bitirmiştir. Patatesten soğana, buğdaydan samana, etten şekere neredeyse tüm tarım ve hayvancılık ürünlerinin ithal edildiği bir ülke yaratılmıştır.
24 Ocak Kararları işçilerin, emeklilerin ve tüm emekçilerin tepkisi ile karşılanmış, emekçi sınıfı; emek düşmanı kararlara, grevlerle yanıt vermiştir. Bu nedenle 24 Ocak Kararlarının hayata geçirilmesi, mimarlarının iş başına getirilmesi için, 12 Eylül askeri darbesi gerçekleştirilmiştir. Bu kararların izinde yürüyen iktidarlar ise 45 yıl boyunca işçilerin, emekçilerin haklarını ortadan kaldıran baskıcı düzeni sürdürmüştür. 12 Eylül Anayasasından aldıkları güçle serbest piyasa ve özel yatırım önünde engel olarak gördükleri her türlü işçi, emekçi hakkı ve düzenleyici yasa önce esnetilmiş ardından adım adım ortadan kaldırılmıştır. İşçilerin, emekçilerin grev haklarını, sendikal hak ve özgürlüklerini kullanılması ‘OHAL’den istifade edilerek’ engellenmiştir. Kısacası 24 Ocak Kararları ile önü açılan; ülkenin tüm fabrikaları ve kaynakları halkın elinden alınarak yerli ve yabancı tekellere peşkeş çekilmesi, finansal liberalizasyona geçiş, reel ücretlerin eritilmesi, kamu işletmelerinin özelleştirilmesi, sendikal ve sosyal hakların tırpanlanması, kamusal malların piyasada fiyatlanması, vatandaşların eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerinden parasız yararlanama haklarının gaspı gibi birçok hedefte aradan geçen 45 yıl içinde önemli mesafe kaydedilmiştir.
Dolayısıyla 24 Ocak Kararlarını ve bu kararlara ruhunu veren özelleştirmeden güvencesizleştirmeye, iş cinayetlerinden kamu hizmetlerinin tasfiyesine kadar pek çok saldırının hayata geçirildiği emek karşıtı düzeni konuşmak, anlamak dünü değil, bugünü konuşmak ve anlamaktır.
Konfederasyonumuz tüm emekçilere 19. yüzyıl kölelik koşullarından başka bir şey vaat etmeyen, sömürüden ve baskıdan beslenen emek, demokrasi ve halk karıştı düzene karşı mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir” dedi.