MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
MYP (Milli Yol Parti) dün akşam saat 20.00.’de Atakum belediyesi Vedat Türkali Kültür ve Eğlence merkezinde genel başkanları Remzi Çayır’ında katıldığı aday tanıtım toplantısına belediye başkan adaylarının yanı sıra meclis üyeleri ve CHP büyükşehir belediye başkan adayının proje lansman toplantısına katılmadığı bildirilen Atakum belediye başkanı Cemil Deveci’de katıldı.
Konuk olarak MYP aday tanıtımı toplantısına katılan Atakum belediye başkanı Cemil Deveci, yaptığı konuşmasında şunları söyledi.
“Sayın genel başkanım hoş geldiniz. Değerli arkadaşlar ben yaklaşık 10 yıldır, Türk milliyetçiliğini, tanımlıyor, görev veriyor, içinde bulunduğumuz koşulların, 1. Derece de sorumlusu 12 Eylül’den önce hem bağımsızlıktan yana hem özgürlükten yana, hem eşitlikten yana dedik, ama enerjimizi bir birimize tükettik. Şimdi artık öyle değiliz Türk’üz, Türklüğümüzden bir şikayetimiz yok, Türk bağımsız olur, emperyalizme karşı olur, eğer bağımsızsa inancı da yanında olur. Kim neye inanırsa inansın, bu cumhuriyet, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet, onun ilkeleri, bize yetiyor. İçinde milliyetçilikte var, içinde cumhuriyetçilikte var, laiklikte var, halkçılıkta var, devletçilikte var, bir ülkücü hareket değişik partilerde bu saydığım ilkelerin ışığında her bir ilkesi var. Daha sayacağım, devrimcilik var, halkçılık var, devletçilik var, cumhuriyetçilik var, laiklik var. Hangi sosyalist akım, hangi sosyalist düşünce, bu ülkenin dışında ilkesi var. o zaman niye ayrı ayrı yerlerdeyiz. Bir olalım, bu temel ilkelerde birlikte olalım. Partilerimiz olsun, farklı farklı düşünelim, ayrı ayrı örgütlenelim, ama içinde bulunduğumuz bu cumhuriyet için ortak mücadele zemini oluşturalım. Sayın genel başkanım birazda bu noktada yer alalım. Çünkü bu ülkede, kadının adı kalmadı, ahlak kalmadı, ülkenin cumhurbaşkanı çıkıyor diyor ki, her şeyi yaptıysa neyiniz değişecek, Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı, bu anayasaya rağmen, şeriat gelse size ne olacak diyor. Bugün değilse bile yarın gelecek diyor. Türk milliyetçileri, burada da dik durmalılar. Turan ilkeleri, biz adını konuşurken, Nazım Hikmet Turan ülkelerini dolaşıyordu. Nazım Hikmet kucaklamalıyız. Bu ülkenin değerlerini kucaklamalıyız. Ziya Gökalp’i kucaklamalıyız. Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutkunu okumalıyız. Sayın genel başkanım, ben belediye başkanı olduğumda Atakum belediyesini yönetmek çok zor. Batak bir belediyeyi bana devrettiler. Nutku okudum. Ne oldu? Ben nasıl tıkanıyorum? O nasıl açtı yolları diye. Bir kez daha okudum. Şimdi içinde bulunduğumuz koşuları 1789’dan 1830, 1848, 1876 bu süreci okuyorum. Bu sürece ihtiyacımız var. dünyaya yol veren Avrupa’ya demokrasiyi getiren, Türkiye’ye demokrasiyi parlamenter sistemi, anayasal düzeni getiren, temelini atan 1789 Fransız ihtilali roytçileri bir kahvede toplanmışlar, biz niye tıkandık, neler oluyor bir şey yapmalıyız demişler ve başlamışlar, kahvelerden böyle örgütlenmişler, kolay olmuyor. Türkiye’nin 1919 ve 1920 sürecinden daha ağır koşulları var. yeniden kol kola girmeliyiz, birlikte kendi ülkemizi Atatürk’ün bize emanet ettiği bağımsız, özgür, çağdaş medeniyetler seviyesine çıkaracak mücadeleyi başlatmalıyız. Yolunuz açık olsun, hepinize ayrı ayrı başarılar diliyorum.”
BANA OY VERECEKSİNİZ DEMİYORUM 5 YIL MECBUR OY VERECEKSİNİZ!
MYP Genel başkanı Remzi Çayır’dan önce, Samsun İlkadım Belediye başkan adayı Gökhan Cıgalı, yaptığı konuşmasında şunları söyledi.
“Bir rahmetli Türkeş, iki rahmetli Turgut Özal, üç rahmetli dağ gibi, adam gibi yarım kalan sevdayı, devam ettir dediler, bende ettirmeye geldim. Yarım kalan koltuğu değil, seni seviyorum diyenlere değil, o sandığa gidip de oy kullanmayanlara değil, bu sene bu seçim, hangisinin nerede olduğunu bilmediğimiz korkunç bir seçimle karşı karşıyayız. Ahmet A partiye geçiyor, yer bulamıyor C’ye kadar gidiyor. Öbürü C’deki yine çıkıyor param var diyor, birinci sınıftan aşağıya iniyor, uçak alanı F16 gibi geçiyoruz. Ben şuna inandım, ben doğru yoldayım, ben Milli Yol’dayım, ben sizin yolunuzdayım. Halkın adamıyım, Samsun’un öz adamıyım. Bana oy vereceksiniz demiyorum. Bana 5 yıl lütfen bakın bu çok önemli mecbur oy vereceksiniz. Samsun’u tutturacağız. İlkadım’ı atan rahmetli nurlar içinde yatsın Ulu Önder Atatürk’ümüze, bıraktığı yerden heykelinden tutunda unutulan yerden, ta ki, Modern Pazarına kadar, düğün alanına kadar, bırakın onu, fuarımıza kadar, hepsini Allah’ın izniyle güzel projelerimizle, yol alacağız. Esnafımıza, bizim esnafımıza şu an ödeyecek pozisyonu olmayan esnafımız kan ağlarken ne kadar KDV’si, ne kadar ÖTV’sine kadar hesaplanıyorsa bizde sosyal hesaplarımız, sosyal medyalarımızda paylaşarak, bu halka katılacağız. Bu halk inanacak. Bu halk diyecek ki, hep dedim Samsun’u Samsunlular yönetsin. Buna kızdılar, dediler ki ben Trabzonluyum sana oy vermeyeceğim. Hayır demedim öyle bir şey, benim her kesime ihtiyacım var.”
Milli Yol Partisi (MYP) genel başkanı Remzi Çayır’da aday tanıtımı toplantısında yaptığı konuşmasında şunları ifade etti.
“Şimdi Muhsin Yazıcıoğlu’yla MHP’den ayrılırken, itirazlarımız vardı. Siyasete ilişkin itirazlarımız vardı. Cari siyasete karşı itirazlarımız vardı. Gördük, okuduk, okumalar yaptık anladım ki, Türkiye’de cari siyaset devam ettiği müddetçe, sayın belediye başkanımız burada, nezaketsizlik yapmak istemem, bütün partilere saygımız var. Bütün düşüncelere fikirlere gerçekten varlıklarını çok değerli buluyoruz. Türkiye’de cari siyaset, bu haliyle devam ettiği sürece, inanmalısınız ve bilmelisiniz ki, bir arpa boyu yol alamayız. Şimdi dedik ya okumalar yaptım diye, 1800’lerin sonlarında, 1900’lerde Osmanlı Meclisi Mebussan-ı konuşmalarının çözümünü yaptım. 1953’de ilk meclisten ikinci meclisin vekillerin oradaki münakaşalarını ve konuşmalarını okumaya çalıştım. 1959’da Celal Bayar’la Menderes’in 2 partili hayata geçişlerinde ki o sancılı dönemi okudum. Ne gördüm biliyor musunuz? 2024’e kadar, gördüğüm tek gerçek odur. Siyaset bu haliyle millete hizmet aracı, insanı onurlu yaşatma aracı, insanı milli etme aracı, hayatını kolaylaştırma aracı değildir. Parti değişiyor, iktidar değişiyor, başbakan, cumhurbaşkanları değişiyor. Rabbim şahit olsun ki, bu sistem devam ettiği müddetçe sadakat sistemi değişmez. Mülakat sistemi değişmez. Zengin sınıfı değişmez. Şöyle değişir, daha önce besmelesiz zenginler, şimdi besmeleli zenginler bu kadar. Yine kendi medyasını oluşturmak zorunda, sadakat sistemini, mülakat sistemini oluşturmak zorunda, neden? Çünkü süresiz siyaset hastalığı bu ülkenin mikrobu. Yani süresiz siyaset hastalığı bedenlerimiz ve sosyal hayatımızın siyasi hayatımızın kanser hücresidir. Hiçbir gelişmiş toplum ve hiçbir gelişmiş akıl süresiz siyaseti tasvip etmez. Gelişmiş toplumlar yol bulmuşlar, yolak bulmuşlar, devlet kurmuşlar. İki dönem yani 4+4 yapan evine gidiyor. işine bakıyor, siyaseten zengin olma, muktedir olma yolunu seçmiyor. Bizim bu ülkede bu hastalık halen devam ediyor. Düşünün ben cezaevindeyken, yan hücrede Doğu Perinçek yatardı, o zamanda genel başkandı şimdide genel başkan. Devlet bey 35 seneye doğru gidiyor, Tayyip bey 30 seneye doğru gidiyor, ne zaman biteceği belirsiz. Gelişmiş toplumlarda görev tanımı ve görev süresi olur. Gelişmemiş Ortadoğu toplumlarında yani daha halen kendilerini bilmemek için ısrar eden toplumlarda görev süresi ve görev tanımı olmaz bizim gibi. İşte değerli kardeşlerim biz, Milli Yol Partisiyiz, MYP’si bu ülkede bir değişimin, dönüşümün ve siyasetin, hizmet aracı kılmanın tam adresidir. Biz arkadaşlarımızla birlikte, bu sisteme, bu düzene, bu düzenbazlıklara, bu mülakat sistemiyle kendini var etmek isteyenlere, sadakat sistemi oluşturanlara, kendi zengin sınıfını oluşturanlara karşı, itiraz hareketi başlattık, başkaldırı hareketi başlattık. Böyle geldi, böyle gitmeyecek, gitmemeli. Çocuklarımız için gitmemeli, geleceğimiz için gitmemeli, torunlarımız için gitmemeli. Farklı oluşumu ihanet sayan anlayışlar bu ülkeye hiçbir şey veremezler. Bakın geçen birkaç gün önce sayın cumhurbaşkanı bir şey söyledi. Dedi ki bazı arkadaşlarımız, yanımızdan gidiyor, karşımızda siyaset yapıyorlar, başka partilere gidiyorlar. Bunlar dedi, korsan siyasetçi dedi. Kendisiyle beraber hareket etmeyen kim varsa, gayrimeşru, kendi meşru. Bu anlayış neyi doğurabilir? Bu anlayış Türkiye’yi nereye götürebilir? Bu anlayış bize gelecekte neyi sağlayabilir? Mümkün mü? Onun için değerli arkadaşlar, Milli Yol ortaya çıktı, topluma haykırıyoruz. Biz bir uyarıcı olarak, siyasetin uyarıcısı olarak, siyasetin gerçekten, yeni bir çığır açan, anlayışı olarak ortaya çıktık. Dedik ki, evet devlet ve siyaset insanı onurlu, şerefli, haysiyetli yaşamakla olur. Bu kadar başka görevi yoktur. Başka görevi olamaz. Niye insanlar bir seçilir, iki seçilir, üç seçilir, dördüncüyü isterler? Eğer sorumluluk omuzlarına alırsa, hiç kimse yük taşımak ister mi? zorluğa talip olan bir tane Allah’ın kulu gördünüz mü? Neden? Çünkü siyaset Türkiye’de rant kapısı, çıkar kapısı, zenginlik kapısı ve bir şekilde tahakküm kapısı, güç kapısı. İşte Milli Yol ilk önce siyaset kurumunu değişim ve dönüşüme uğratacak milleti, süreli siyasetle tek celsede adaletle buluşturacağız. Bakın ben bu ülkeye, bir şeyler söylüyoruz, diyoruz ki ey yüce Türk Milleti yani sizlere söylüyorum, 1900’lerde bu ülke, neyi konuşmuş biliyor musunuz? Hayat pahalılığını, adaletsizliği, liyakatsizliği konuşmuş. 1923’de 2. Meclis, birinci meclis neyi konuşmuş? Adaletsizliği, liyakatsizliği ve hayat pahalılığını konuşmuş. 1949’da yeter söz milletin diyen, Bayar ve Menderes o meclise bakın, tutanaklara bakın neyi konuşmuşlar biliyor musunuz, hayat pahalılığını, adaletsizliği vs. konuşmuşlar. 1963’de Demirel geliyor. Problemin bir tanesini partinin ismi yapıyor. Adalet partisi. Çünkü devam ediyordu. Sonra Ecevit geliyor, başbakan oluyor, tablo değişiyor mecliste, Demirel geliyor. Değişiyor, ama hepsi millete dönüp hep aynı sözü söylüyorlar. Ne diyorlar, biz bu enflasyon canavarının kafasını keseceğiz, sağını doğrayacağız, yüz bir günde bitireceğiz, 3 ayda da bitireceğiz. Sonra darbe oluyor. Özal geliyor, Özal’da enflasyonu bu kardeşiniz bitirir diyor, elinde kalemle. Neticede sonra Mesut Yılmaz, Bahçeli ve rahmetli Ecevit geliyor, koalisyon kuruyor. Tam anlamıyla hayata pahalılığı çukuru içerisine milleti bırakınca çareyi Amerika’dan Derviş’i getirmekle buluyorlar. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Ne yaptılar MB başına gittiler Amerika’dan bir kadın getirdiler çare diye. Sonra ne yaptılar? Enflasyonu hayat pahalılığını önlesin diye hırsız dediği Mehmet Şimşek’i tuttu hazinenin başına koydu. İlimi ikrar olanlar, dönüp bize hayat pahalılığını bitireceklerini iddia ediyorlar. Çok önemli bir şey muhalefet söylemiş 100 yıldır söylüyoruz biz, tam 130 yıldır siyasetçiler bu ülkenin insanlarına Türk Milletine ne diyorlar koro şeklinde biliyor musunuz, bende dahil, bende diyorum çünkü şu anda, gelirsek hayat pahalılığını bitireceğiz. Gelirsek adaletsizliği bitireceğiz, gelirsek liyakatsizliği ortadan kaldırıp liyakatli kadrolar oluşturacağız. Milleti refaha kavuşturacağız. 130 yıldır bu ülke bu sözlerle nasıl avunur?
Genel başkan Remzi Çayır’ın konuşmasının ardından Belediye başkan adayları be meclis adaylarını salondakilere tanıttıktan sonra toplantı sona erdi. 
