MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
(SAMSUN)- Samsun’daki Eğitim-Sen, Eğitim-İş, Anadolu Eğitim Sendikası, Hürriyetçi Eğitim-Sen, Türk Eğitim Çalışanları Sendikası (Teç-Sen) ve Öğretmen Sendikası, adına Eğitim-Sen Samsun şube başkanı İsmail yavuz yaptığı konuşmasında şöyle dedi. “Tarafsızlaştıran ÖMK “Öğretmenlik Meslek Kanununa” hayır demek için bugün buradayız. Yarın da bir eylemimiz var. Aslen bu meslek kanunu gündeme Temmuz ayı başlarında gündeme geldi. O dönemde de Ankara'da Milli Egemenlik Parkı'nda Millî Eğitim Bakanlığı'nın önünde eylemlerimizi sürdürdük ve güçlü bir şekilde dillendirmeye çalıştık. Çünkü bu meslek kanunu gerçek anlamıyla öğretmenleri ifade etmiyor. Biz uluslararası ki üç gün sonra da bildiğiniz gibi Dünya Öğretmenler Günü, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü aslen, UNESCO ve ILO yani Çalışma Örgütü ve Uluslararası Eğitim ve Bilim Örgütü tarafından ortak hazırlanmış olan 5 Ekim Öğretmenlerin Statüsü tavsiyesi kararı aslında öğretmenlik mesleğinin anayasası niteliğindedir.”
Yusuf Tekin gaf yaptı
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, öğretmenleri fonladığını söyledi. Gerçekten bizim mesleğimiz açısından da utanç verici bir ifadeydi diye İsmail Yavuz konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu öğretmenlerin statüsü tavsiyesi kararını imzalamış durumda. Bize bir meslek kanunu gerekiyorsa bu uluslararası sözleşmede dikkate alınarak kendi iç hukukumuza da uyarlanarak bir öğretmenlik meslek kanunu oluşturulması gerekir. Ama ne yazık ki hükümet yine ben biliyorum. Ben bildiğim gibi yaparım, anlayışı üzerinden. 2022 yılında ilk defa, Şubat ayında çıkarmıştı bu meslek kanunu ki 13 maddeydi. Sadece düzenlenen kısmıyla öğretmenlere bir kariyer basamakları getirmişti. Öğretmenin Apolete ihtiyacı yok. Biz 15 bin liraya çalışan ücretli öğretmenle, uzman öğretmen ve başöğretmen olarak yaklaşık 50-55 bin lira ücret alan öğretmenleri, sonuçta aynı öğretmenler odasında aynı havayı soluyoruz ve aynı derse girerek eşit işe, eşit ücret alma politikası çerçevesinde bir eğitim faaliyeti yürütüyoruz. Yusuf Tekin yine bir gaf yaptı. Öğretmenleri fonladığını söyledi. Gerçekten bizim mesleğimiz açısından da utanç verici bir ifadeydi. Öğretmenler aslen ya da bu toplumun, halkın, emekçileri, yoksulları, işçileri, köylüleri, memurları aslen bakanlığı fonluyor. Vergilerimizi de fonluyoruz. Zatı muhterem bizi fonladığını söyleyerek, toplum bize karşı kışkırtan bir muamelenin içerisine sokuyor. Dolayısıyla bu meslek kanunu içerisinde de Maarif Akademisi var biliyorsunuz. Maarif Akademisi'nde eğitim fakültelerinden yetişen öğretmenlerin, ki eğitim fakültelerini de itibarsızlaştıran bir meslek kanunu bu aslında. Yani kendi kurdukları üniversiteler ya da 22 yıl boyunca biz şu kadar üniversite açtık diye övünürken kendi kurdukları eğitim fakültelerinden yetişen öğretmen adaylarına güvenmedikleri için ayrıca bu meslek kanunu içerisine Maarif Akademisi gibi ucube bir şey koyarak 4 dönemde orada yalnızca öğretmen adaylarının sadece sağlık sigortasını gündeme getirerek ve bunların bir maaşının, doğru dürüst bir maaşının olmaması ayrıca bir sorun. Ve buradan da sonuçta bu sınavları da geçerek, yani Milli Eğitim Akademisi'ndeki sınavları geçerek de atanıp atanmayacağı meçhul olan öğretmenin, bu öğretmenlik mesleğini bu halkın çocukları niye seçsin? Eğitim fakültelerinde niye okusun? 4 yıllık eğitimden sonrasında 2 yıl daha ya da 4 dönem daha bu eğitim sürecinin içerisine girecek olan bir öğretmen adayının, neden buradan mezun olup da öğretmen olup olmayacağı bile sonuçta bir ya da iki sınavın sonucunda gerçekleşecek duruma bağlı olan bir yasa çerçevesi içerisinde sıkıştırılması asla kabul edilemez. Biz öğretmenler olarak, bugünün öğretmenleri olarak bugünü düşünmüyoruz. Yarının öğretmen arkadaşlarının da bu taleplerini sokağa taşımaya, mücadeleye taşımaya ve birlikte bir araya gelerek de altı sendika bir araya gelerek de bu mücadeleyi sokakta bir şekilde haklarımızı alıncaya kadar sürdüreceğimizi de buradan ifade etmek istiyorum” dedi.