Büyük Devrimci Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yaratıcısı olduğu “ Ulus Devlet Modeli” yani Türkiye Cumhuriyeti bir “ çağdaşlaşma” atılımıdır.
Türk kadınının layık olduğu değere ulaşmasına çok önem veren Atatürk sayesinde kadınlara, 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme ve seçilme, 1933 yılında çıkarılan Köy Kanunuyla muhtar seçme-seçilme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasada yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır. Türk kadınını layık olduğu değere kavuşturan bu anayasa değişikliği dünyanın çoğu modern devletlerinden önce Türkiye Cumhuriyetinde gerçekleşmiştir. 1935 seçimleriyle 18 kadın milletvekili TBMM girebilmiştir. Seçme seçilme hakkı Türk kadınının birçok alanda önünü açmış kadın haklarının gelişmesini sağlamıştır.
Büyük Önder’e göre; kadınını sosyal yaşamdan uzak tutan, geri plana atan, tecrit eden, cahil bırakan bir milletin yaşaması, ayakta kalması mümkün değildir:
“ Bir toplum kadınlardan ve erkeklerden oluşur. Toplumun bir yarısı topraklara zincirle bağlı iken, diğer bir yarısının yükselmesi mümkün müdür?” sözü bu konudaki bakış açısının net anlatımıdır.
Milli Kurtuluş Savaşı’nda kadınlarımızın, vatanın her yerinde mücadeleye katılımları, dünya tarihinde saygıyla anılmaktadır. Büyük Devrimci ATATÜRK; “dünyada hiç bir milletin kadını ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez.” sözleriyle bunu teyit etmektedir.
ATATÜRK Türkiye’sinde, 08 Şubat 1935’de gerçekleşen genel seçimlerde, 18 kadın, milletvekili olarak TBMM’de yer almıştır. Avrupa’nın ve dünyanın büyük kaosa, 2. Dünya Savaşı’na sürüklendiği bir dönemde, ATATÜRK Türkiye’si böylece yine fark yaratmıştır.
Ancak Atatürk’ün kadınlarımıza vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkı büyük ölçüde kâğıt üzerinde kalmış, kadınlar ne yazık ki uygulamada ailesinin seçtiğini seçmiş, kendisi ise seçilememiştir… Özellikle de son 20 yıldır, kazanılan tüm haklar gerilemiş toplumsal baskı, eğitim sistemi ve siyasilerin söylemleriyle gittikçe arttırılmıştır.
Kadınlarımızın, sahip olduğu haklarının bilincine varmaları da büyük önem taşımaktadır. Ülkenin geleceğinin belirlenmesinde ve gelişme yolunda atılacak tüm adımlarda görev almalı, yeniliklerin öncüsü olmalı, siyasal yaşamda etkinliğimizi artırmalı ve ülke yönetiminde daha fazla söz sahibi olmalıyız.
Millet olarak ATATÜRK’e çok şey borçluyuz. Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, çocuğuyla… Milletimizin her bir ferdini bu sorumluluğun bilincinde olmaya çağırıyoruz.
Bu toprağı vatan yapan, kadını ve erkeğiyle Büyük Türk Milletidir! Kadınlarımız Korunmak ve temsil edilmek için iltimas dilenmiyor. İnsan olmaktan gelen hakkı aramak için cinsiyetin önemi yoktur, bunun için birlikte mücadele edeceğiz. Biz Atatürkçü Türk Kadınları olarak iyi biliyoruz ki; Kadın hakları için verilecek mücadele, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatma mücadelesinden ayrı değil, eşdeğerdir. Kadının yaşamın her alanındaki sorunlarının çözümlenmesi, bilinçlendirilmesi ve kadın haklarının geliştirilmesi için çalışmalarımız yılmadan devam edecektir.
Toplumların gelişmesi, uygarlaşması kadınların eğitimli ve eşit haklara sahip olması sayesinde olabilecektir.
Türk kadınının seçme ve seçilme hakkına kavuşmasının 88. yılını kutlarken başta ülkemiz olmak üzere dünyadaki tüm kadınların uğradığı haksızlıkların son bulmasını diliyoruz.
Atatürkçü Düşünce Derneği çatısı altında, binlerce kadın üyemiz, yöneticilerimiz ve şube başkanlarımız Büyük ATATÜRK’e minnet duyarak çalışmaktadır. Sorumluluk duygusuyla, büyük özveriyle mücadele veren tüm kadın üyelerimizin ve kadınlarımızın Seçme ve Seçilme Hakkı kazanmalarının yıl dönümünü kutluyoruz.
Atatürk’le fark yarattık… Atatürkçü Düşünce ile fark yaratmaya devam edeceğiz…