ADD Genel merkezi tarafından ihraç edilen ADD Samsun şube başkanı Yelekin; “Bugün burada, sizlerin karşısında, tarafıma yapılan Haksız, Hukuksuz bir şekilde ve savunduğumuz değerleri hiçe sayarak ihraç kararı verildi.
MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
(SAMSUN)- ADD Samsun şube başkanı Birol Yelekin, ADD genel merkezi tarafından paylaştığı bir görsel yüzünden yüksek dişilin kurulu tarafından ““Haksızlığa, Hukuksuzluğa, Adaletsizliğe ve Tacizcilere karşı mücadelemiz 1989 ruhuyla devam edecektir” yazan bir görseli paylaştığı gerekçe gösterilerek ihraç edildi.
ADD genel merkezi tarafından ihraç edilen ADD Samsun şube başkanı Birol Yelekin Onur Anıtı önünde kalabalık ADD üyeleriyle alınan ihraç kararını protesto eden yaptığı basın açıklamasında şöyle dedi.
“Atatürk’ün Düşüncelerini, Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş sosyal hukuk devleti niteliğiyle, sonsuza değin bağımsız yaşatma istencini ve bu yolla, Türkiye aydınlanmasını güçlendirmek için çalışmalar yapmak amacıyla 1989 yılında kurulan Atatürkçü Düşünce Derneğinin 2007 yılından beri üyesiyim. Üç dönem Samsun şube başkanlığı ve dört dönem Genel Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. Bu zaman zarfında üstlendiğim bütün görevleri tüzüğümüz ve amaçlarımıza uygun olarak en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Başardığımı da üyelerin geri dönüşlerinden anlıyorum. Bugün burada, sizlerin karşısında, tarafıma yapılan Haksız, Hukuksuz bir şekilde ve savunduğumuz değerleri hiçe sayarak tarafımın görevden alınmaya çalışılmasını anlatmak için çıktığımdan dolayı üzgün olduğumu belirtmek isterim. Yakın çalışma arkadaşlarım da iyi bilirler ki, haksızlıklarla, hukuksuzluklarla her zaman mücadele ettim, yanlışa dur demeye çalıştım doğrunun yanında oldum. Bu duruşumu da her platformda gösterdim.”
Yanlış alınan kararlara tüzüğe aykırı olduğundan şerh koydum
Genel merkezin 3 yıldır 19 Mayıs etkinliklerine katılmadığını, destek vermediklerini söyleyen Yelekin sözlerini şu ifadelerle sürdürdü.
“Atatürkçü Düşünce Derneği 16. dönem yönetim kurulunda görev yaptığım sürece de yapılan güzel çalışmalara imza attım, yanlış kararların da dimdik karşısında oldum. Hatta bazı yanlış alınan kararlara, tüzüğe aykırı davranışlara şerh koydum. Kurul üyelerine yakışmayacak davranışlarını gündeme getirdim. Bunlar derneğimiz yönetim erkini rahatsız etti. Yine genel yönetim kurulu üyesi olduğum zaman, Samsun şubemizin o dönemdeki yönetim kurulu üyelerinin genel başkanla konuşarak çözemedikleri bir olayı şubemizin isteği üzerine genel yönetim kuruluna taşıdım. Aralarında bulunduğum dokuz GYK üyesi, olaylarda adı geçenin disipline sevk edilmesini istedi. Ancak talebimiz kabul edilmedi. Tüzüğümüze uygun şekilde bir hafta sonra, sadece bu konunun görüşülmesini teminen, yazılı talepte. Bulunulmuş ise de tüzüğümüze aykırı şekilde talebimizin Genel Başkan tarafından reddedildi. Bunun üzerine GYK içerisindeki bölge sorumluluğu görevlerimizden istifa ederek tepkimizi dile getirdik. Arkadaşlarımla birlikte Samsun Şube genel kuruluna hazırlanırken genel merkez yöneticilerinden biri tarafından benim için kazansa bile görevden alacağız denilerek sanki bugünkü durum için bahane arandığı da aşikardır. Ekip olarak Samsun şube yönetimine seçildiğimizden beri uyumlu bir şekilde çalışıyoruz.
Hiç gerek yokken Genel Merkez tarafından şubemize bir üyelik hakkında denetçi gönderilmiş ve genel merkezden istenmesine rağmen bir türlü raporun sonucu tarafımıza gönderilmemiştir.
Üye toplantıları, bölge toplantıları, genel kurullar her şeyin açık açık konuşulduğu, tartışıldığı yerlerdir. Maalesef genel merkez yöneticilerinin üç yıldır Samsun 19 Mayıs etkinliklerine katılmadıkları, gençlik kampına katkı sunmadıkları, derneğimize yapılan bağışı engelledikleri, hukuksuz ve tüzük tanımaz tavırları, şikayetleri ve talepleri dinlemedikleri hususları açık bir dille anlatılmıştır. Haziran ayı başında Genel Merkez seçimleri yapılmış, seçimde de iki liste karşılıklı yarışmıştır. Şu an genel başkan olan Sn Hüsnü Bozkurt’un listesi ile yarışan, karşı listede seçime katıldım. Sanırım seçimden bir ya da iki gün önce Sosyal medya hesaplarımda “Haksızlığa, Hukuksuzluğa, Adaletsizliğe ve Tacizcilere karşı mücadelemiz 1989 ruhuyla devam edecektir” yazan bir görsel paylaştım. Sizlere soruyorum, bu sözde birisine işaret var mı? Ya da hepimiz bunlarla mücadele etmiyor muyuz? Neden bu sözlerin kendinize söylendiğini düşündünüz? Bu sözler gerekçe gösterilerek ihraç edilmeyi üstüne üstlük tüzükte açık bir şekilde belirtmesine rağmen yazılı savunmam dahi istenmeden “ben yaptım oldu” mantığıyla ihraç edilmeyi aklım almıyor. Sizler de tanık olmuşsunuzdur, bu sözleri zaman zaman basın açıklamalarımın sonunda da söylüyorum. Yine kürsüden tabi ki seçim konuşması olarak, gördüğüm yanlışları dile getirdim. Az öncede söylediğim gibi genel kurullar her şeyin açık açık konuşulduğu yerlerdir. Yoksa delegasyonu nasıl nerede bilgilendireceğiz. Yıllarımızı verdiğimiz, kuruluş amacı belli olan, üyesi ve yönetim kademelerinde bulunmaktan onur duyduğum derneğimizde, bu tür hak hukuk tanımadan yapılan uygulamaları kabul etmek mümkün değildir” şeklinde ifadelerde bulundu.
Tarafımdan yazılı veya sözlü savunma istenmedi.
ADD Samsun şube başkanı ihraç edilmesine ilişkin açıklamasının son bölümde şu ifadeleri kullandı.
“Çok üzüldüğüm bir husus da disipline veriliş ve disiplin cezası sürecini ve neticesini, üçüncü şahıslardan öğrenmemizdir. Bu da anlaşılır gibi değildir. Yüksek Disiplin Kurulunun kararında; ‘savunmasını vermemiştir’ şeklinde bir ibareye yer verilmiş ise de tarafımdan herhangi bir savunma istenmemiş, tarafıma herhangi bir yazı ya da bildirim gönderilmemiştir. Ne tarafıma ve ne de Samsun şubesine disiplin kuruluna sevk edilmem ile ilgili herhangi bir mail, tebligat, posta veya yazılı bir bildirim gelmemiştir. Gerçekten Şaka gibi. Maalesef tarafıma ulaşan bir yazı olmadığı için savunma hakkımdan yoksun bırakılarak, haksız ve hukuksuz bir şekilde Yüksek Disiplin Kurulunca hakkımda karar verilmiştir. Bu seçilmiş birinin hakkını hukuksuz bir şekilde gasp etmenin yanında, bizi seçen üyelerimizin iradelerini de yok saymaktır. Dernek tüzüğünde tartışmaya mahal vermeyecek şekilde “yazılı bir şekilde savunma alınması” hususu açıkça belirtilmiş olmasına karşın böyle bir hukuksuzluğun nasıl yapılabildiği anlaşılır gibi değildir. Bu haksızlığı kabul etmediğimi bildirerek görevimin başında olduğumu siz basın mensupları ve dostlarım aracılığıyla duyuruyorum” dedi.