Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN)- Bir gazetecinin, kamu adına yaptığı haber nedeniyle karakola, ardından jandarma nezaretine götürülmesi; ifade özgürlüğüne vurulmuş açık bir darbe, halkın haber alma hakkına doğrudan bir saldırıdır.
Üstelik bu hukuksuzluk, Yum’un gözaltı anını görüntüleyen İHA Iğdır muhabiri ve Iğdır Çalışan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ercan Tunç’un da aynı şekilde gözaltına alınmasıyla iyice vahim bir hal almıştır.
Bu tablo, yalnızca iki gazetecinin değil, bütün basın camiasının ve kamuoyunun vicdanının sınandığı bir utanç vesikasıdır.
Gazeteciye kelepçe vurmak, gerçeği susturmak anlamına gelir.
Ancak unutulmamalıdır ki; hakikatin sesi hiçbir zaman susturulamaz.
Basını susturmaya, haberi suç saymaya çalışan anlayışlar gelip geçer, ama gerçek her zaman kalır.
İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabiri Sebahattin Yum’un yaptığı haber, kamu yararı taşıyan, tamamen kamusal bir etkinlikte yaşanan bir durumu konu almaktadır. Buna rağmen, Iğdır Valiliği’nin haberin “gerçeğe aykırı, yanıltıcı ve kamu kurumlarını hedef alan nitelikte olduğu” gerekçesiyle açıklama yapması ve TCK 217/A (Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma) kapsamında işlem başlatıldığını duyurması, basın özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit anlamına gelmektedir.
Gazetecinin görevi, iktidar odaklarının memnuniyetini sağlamak değil, halkın haber alma hakkını yerine getirmektir.
Anayasa’nın 28. maddesi basın özgürlüğünü açıkça güvence altına almıştır.
Bu özgürlüğü yargı sopasıyla bastırmaya çalışmak, demokratik toplum düzeniyle bağdaşmaz.
Valilerin, kaymakamların veya herhangi bir kamu görevlisinin eleştiriyi, haber yapma hakkını veya gazeteciyi hedef alması, hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Gazeteciyi susturmak, toplumu susturmaktır.
Biz aşağıda imzası bulunan basın meslek örgütleri olarak,
Gazeteciler Sebahattin Yum ve Ercan Tunç’un maruz kaldığı bu hukuksuz gözaltı sürecini en sert biçimde kınıyoruz.
Her iki meslektaşımızın da yanında olduğumuzu, basın özgürlüğü için dayanışmayı büyüteceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz.
Adli mercileri, haber nedeniyle gazeteciyi soruşturma konusu yapmanın, basın özgürlüğüne ve Anayasa’ya açık bir aykırılık olduğunu hatırlatıyoruz.
Kamu gücü kullanan tüm yetkilileri, gazetecilere yönelik baskı, tehdit ve yıldırma girişimlerinden derhal vazgeçmeye çağırıyoruz.
Basın özgürlüğü, demokratik toplumun temel direğidir.
Gazeteciler suçlu değil, kamu adına gerçeğin izini sürenlerdir.
Hiçbir baskı, hiçbir gözdağı, gazetecilerin hakikati yazma iradesini susturamayacaktır.
Basın susarsa, toplum karanlığa gömülür!
İmzacı Kuruluşlar:
BASIN KONSEYİ – ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ – DİSK BASIN-İŞ – EKONOMİ MUHABİRLERİ DERNEĞİ – GAZETECİLER CEMİYETİ (ANKARA) – GÜNEYDOĞU GAZETECİLER CEMİYETİ (GGC) – GÜVEN HABER-SEN – İZMİR GAZETECİLER CEMİYETİ – KESK HABER-SEN – MEDYA VE HUKUK ÇALIŞMALARI DERNEĞİ (MLSA) – PARLAMENTO MUHABİRLERİ DERNEĞİ – TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI (TGS)
Not:
Bu açıklamada dile getirilen çağrılara biz de tümüyle katılıyoruz.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Samsun Temsilciliği olarak, meslektaşlarımız Sebahattin Yum ve Ercan Tunç’un yanındayız.
Gazeteciliğin suç değil, kamu yararına bir görev olduğuna inanıyoruz.
Basına vurulan her kelepçe, toplumun gözüne çekilen bir perde, gerçeğe vurulan bir darbedir. Gerçekleri yazmaya, halkın haber alma hakkını savunmaya devam edeceğiz.