Haber: Hatun Özdemir
DİSK’in iş kollarından Devrimci Emekli-Sen Atakum Şubesi Kadın Sekreteri Buket Başsu Vurkan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında sendika binasında bir basın açıklaması yaptı. Vurkan, yaptığı açıklamada Mirabel Kardeşler’in mücadelesinden bugüne uzanan kadın direnişini hatırlatarak Türkiye’de artan kadın cinayetlerine dikkat çekti, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması çağrısında bulundu.
DİSK'in iş kollarından Devrimci Emekli-Sen Atakum şube Kadın sekreteri Buket Başsu Vurkan yaptı basın açıklamasını sendika binasında okudu.
Bundan altmış beş yıl önce Dominik'le Patria, Dünevra ve Maria Mirabel kız kardeşlerin yirmi beş Kasım bin dokuz yüz altmış yılında öldürülmeleriyle sonuçlanan ancak o günden bugüne on yıllardır mücadelemizin içinde yaşayan kız kardeşlerimizin faşist diktatörlüğe karşı verdikleri mücadele bugünkü kadın mücadelesi ateşleyen meşaledir.
Tüm dünya kadınlarının özgürlük mücadelesinin simgesi olmuştur.
Mirabel kız kardeşlerin birinin kurt adının kelebek olmasına isinlenerek katledilmelerinin bugüne bu üç kız kardeşi tüm dünyada kelebekler olarak efsaneleştiler ve öyle alınmaya başladılar.
Mirabel kız kardeşlerin mücadelesi bugün yeryüzündeki tüm kadınların özgürlük mücadelesinde, eşitlik mücadelesinde, insan onunda yakışan bir yaşam mücadelesinde ve katledilen tüm kadınlar için hayat bulmaya devam ediyor.
1981 yılında Dominik'te toplanan Latin Amerika Kadın Kurulutayı'nda 25 Kasım tarihi Kadına Yönelik Şirketi'ne karşı mücadele ve uluslararası dayanışma günü olarak kabul edildi.
Bundan sonra 1985 yılında Birleşmiş Milletler tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şirketi'nin yok edilmesi için Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edildi.
Kadınlar 1981 yılından bu yana 25 Kasımlar'da şiddete, tecavüze, kadın cinayetlerini her türlü sömürgeye karşı meydanları boş bırakmıyor, alanlara çıkıyor.
En yüksek volümle kadın cinayetleri politiktir diye haykırmaya devam ediyor.
2025 yılında 25 Kasım Kadına Yöneticiliği'ne karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne girerken özellikle Türkiye olarak bizim coğrafyamızda kadına yönelik şiddet günden güne tırmanıyor.
Siyasal iktidarların kadın düşmanlık politikalarına cezasız ve yaptırımsız bırakılan şiddet eylemlerine gasp edilen tüm haklarına karşı kadınların mücadelesi boy vermeye devam ediyor.
Türkiye'de geçtiğimiz yıl olan 2024 yılında 394 kadın erkekler tarafından öldürülürken 258 kadın ise şüpheli şirketi ölü bulundu.
İtibariyle 25 yılının ilk 10 anında ise erkekler tarafından öldürülen 317 kadın, 195 şüpheli kadın öldürüldü.
Şüpheli kadın öldürüldüğü sayısıyla bu sayı geçtiğimiz yılı yakalamak üzere.
Hemen hemen her güne 3 kadın cinayeti denk gelmektedir.
Uluslararası leylere göre Türkiye, kadın şirketi konusunda dünya liderliğini sürdürmektedir.
Ve bu durum bizim için utanç ve üzüntü vermektedir.
Siyasi iktidarların hukuksuz biçimde İstanbul Sözleşmesi'ne bir gecede çekilmesi ve 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddet önlemlerine dair kanun hükümlerini gerilttiği gibi uygulayamaması, kadın cinayetlerinin önünü açan en önemli etkilerdir.
Şiddete tırmandıran, faillleri cesaretlendiren tutumu ile kadın cinayetlerinin artmasının en büyük neden, siyasi iktidarın kadını yok sayan politikalarıdır.
Sözde olan ama uygulamayan erkeği kadına uzaklaştırma kararları kadın cinayetlerini önleyememektedir.
Ancak kadınlar kadını yok sayan politikalara karşı İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyor, vazgeçmeyecekler.
Kadın cinayetlerinin politikalarına haykırmaktan İstanbul Sözleşmesi yaşatır demekten geri durmuyor, durmayacak.
Biz kadınlar insan yaşamının barışla değil, barışla değerli kılınacağına olan inancımızla her türlü şiddetin karşısında olduğumuzu, kadına yönelik şiddetin her türlüsünün karşısında olması gerekenin başta devlet ve siyasi iktidar olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
Şiddetten arınmış bir yaşamı savunduğumuzu bir kez daha dile getiriyoruz.
Biz kadınlar evde, işte, okulda, sokakta, her an ve her mekanda kadına uygulanan her türlü şiddetin karşısında olduğumuzu, kadın kimliğine yapılan her türlü toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sorumlularının yüksek sesle teşhir edilmesi için mücadeleyi büyüterek sesimizin daha gür çıkmasını istiyoruz.
Biz kadınlar İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın uygulanmasının, çalışma hayatında şiddet ve tacizin önlenmesi ilişkinde İLO 190 sayesinde hükümet tarafından imzalanarak etkin biçimde uygulanmasının, güvencesiz çalışma şartları ve eşitsiz ücret politikalarına karşı eşit değerde işe eşit ücret politikalarının yaşama geçirilmesinin, toplumsal cinsiyete dayalı istihdam açığının kapatılması için ev içi sorumluluklarının kadınlar üzerinden alınarak nitelikli ve yaygın kamusal hizmetlerin yaygınlaştırılmasının, kadınlar için tam zamanlı ve güvenli istihdamın yaratılmasının, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri karşısında cinsiyetçi iyi hal indirimi ve cezasızlaştırma politikalarından vazgeçilmesinin, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin önüne geçilmesinde gerekli ve zorunlu olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
DİSK’te emekçiler olarak, onlarca yıl önce birer kız kardeşimizin diktatörlüğe karşı mücadele ettikleri için öldürüldüğü gün olan 25 Kasım 1960 tarihinin yıl dönümünde mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyor, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadınlara yönelik şiddet, taciz ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması için erkek şiddetine karşı mücadele eden tüm kadınları sevgi ve saygıyla selamlıyoruz. Kadın, yaşam, özgürlük.
Biz emekliyiz. Biz ev emekçisiyiz. Herkes hürmetli olur. Kadın hakları hayatla başlar.