MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
Eğitim-Sen genel başkanı Kemal Irmak ve genel örgütlenme sekreteri İzzet İldeş Samsun da okul ziyaretleri yaparak eğitim emekçileriyle görüştükten sonra sendika binasında yaptıkları çalışmalarla ilgili olarak eğitimde sorunlarla ilgili olarak bir basın açıklamasında bulundu.
Eğitim-Sen genel başkanı Kemal Irmak, dün sendika binasında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü yürüyüşü hemen öncesinde yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi.
“Öncelikle neden burada bulunduğumuzu, genel örgütlenme sekreterimizle, beraber, onu ifade edelim. 3 gündür bölgedeyiz. Giresun, Ordu 2 gün aradaydık. Bugünde Samsun’dayız. Eğitim emekçilerinin sorunları problemleri, yerinde tespit etmek, buna göre de bir örgütlenme ve eylem programı çıkarmak üzere, illerimizi geziyoruz. Ancak onun öncesinde şunu ifade edeyim bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü buradan Eğitim-Sen adına bir kez daha kadınlarımızın mücadele ve dayanışma gününü kutluyoruz. Şiddetsiz, acizsiz eşit bir dünya mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu her daim ulaşamazsak da en azından sendikal hak üzerinden ifade edelim. Eğitim alanında bir dizi sorun var. Birçok sorun var. Maalesef bu sorunların çözümü noktasında Milli Eğitim Bakanlığı kulaklarını sağır kapatmış. Sağı sultana dönmüş durumda. Umarız bu il gezilerine, yaptığımız değerlendirmeler edindiğimiz tespitler ve önerilerimizi dikkate alır, eğitimin sorunlarının çözülmesi yolunda da adımlar atar. ÇEDES diye bir uygulaması var. Bugünlerde bizim en başarısız sorunlarından birisi. Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Saygılıyım, adı altında yürütülen bu proje, uzun zamandan beri Milli Eğitim Bakanlığının sürdürdüğü dinselleştirme politikalarının artık en son halkalarından birisi ve ayyuka çıkmış hali. Çünkü bunun üzerinden okulların tamamında neredeyse, değerler kulübü kurdurularak, öğretmenlerden görevlendirmeler yaparak, öğrencilerden de dönem başında herkesten bir bütün değişik dilekçe alarak öğrencilerin, çocukların bu projeye katılması yolunda hileli de bir yola başvurulmuştur. ÇEDES uygulaması çerçevesinde çocuklarımızı sabah namazına götürmek, cami içerisine götürmek, birçok dini uygulama dinselleştirme faaliyeti sürdürülmekte. Diğer taraftan bunlarla yetinmeyerek, bu protokolün bir parçası olan DİB’da (Diyanet İşleri Başkanlığı) kendi başına direkt genç gönüllüler, çocuk gönüllülerle buluşuyor adı altında kendi alanında, kendilerinin ifade bu, kendi alanında geçerliliği olan, genç kadınları, çocuk kadınlarla, genç erkeklerle, çocuk erkeklerle, buluşturarak onlara ders çalıştırma, cami avlularında piknik, etkinlik yapmak, yaptırmak gibi bir dizi faaliyet sürdürüyorlar. Biz bu bağlamda, MEB’nın bu okullarda dinselleştirme, meselesini bir tarafa bırakıp, okullarda ve eğitim alanında devam eden gerçek sorunlara, bir an önce kulak kabartmasını istiyoruz. MESEM’de çocuklarımız ölüyor, çocuklar okula her gün neredeyse, aç geliyor. Bir öğün yemek talebimiz, dünde bugünde ısrarımızdır, devam ettiriyoruz. Çocukların okullara aç gitmemesi için. Ulaşılabilir temiz suya kavuşması için bir an önce bu konuda çözüm üretmesi bekleniyor. Çocuklarımız tuvaletlerden su içerek her türlü sağlık saldırısına karşı karşıya kalıyor. Diğer taraftan çocukların, öğrenme ve anlamak konusunun beslenmeyle doğrusal bir orantısının olduğunu düşündüğümüzde, çocuklar uykuya dalıyor, yeterince beslenemiyor. Ve nitelikli eğitim hakkını elde edememişte oluyor. Diğer bir mesele, bu serin yoksulluğun getirdiği mesele yüzünden MESEM’de çocuklarımız fazlasıyla yönlendiriliyorlar, ailelerde bu konuda çocuklarının oradan gelen paraya doğal olarak, oradan gelen para ve kıymet üzerinden çocuklarının buralarda sömürülmesine, çocuk işçiliğinin, çocuk sömürüsünün, gelişmesi konusunda da duyarsız kalmasına da sebep olunuyor. MEB, yaptığı politikalarla, uyguladığı müfredat ve politikalarla kapsayıcı her kesimden insanın katılabileceği, yoksulluğun ortadan kalktığı, bilimin ve bilimsel değerlerin, öncelendiği okulda gericiliğin ve dinselleştirmenin arka plana bırakıldığı bir evrensel eğitim, bilim değerleri noktasında eğitim yapılması noktasında taleplerimiz ve önerilerimizi yapmaması, konususnda da mücadelemizi sürdürmek için alanlarda yerellerden edindiğimiz program ve veriler ölçüsünde mücadelemizi sürdüreceğimizi buradan bir kere daha ifade ederim. diğer bir mesele, öğretmenlerin giderek, itibarsızlaşan, sadece çocukların başında bekçiye dönen, hiçbir konuda ne görüşlerinin nede bu konuda ki önerilerinin dikkate alınmadığını düşünen öğretmen kitlesi üzerine bir gelecek tasavvur edilemeyeceğini o yüzden öğretmenlerin eğitimin en öznesi olan, eğitim emekçilerinin sorunlarının çözülmesi ve ÖMK’nu (Öğretmenlik Meslek Kanunu) üzerinden kurulan, öğretmenler arasında da farklılaşmaya sebep olan, bu uygulamanın da öğretmenlerin lehine ve sorunlarının çözümü noktasında yeniden ele alınması konusunda önemle size buradan ifade etmek istiyoruz. Alanda birçok sorun var. sorunun çözümünün de bir parçasıyız, takibinin de bir parçasıyız, bu mücadelemiz, bu kararlılığımızla devam edecek.”