Çağdaş Gazeteciler Derneği yönetim kurulu sansüre karşı yazılı bir basın açıklamasında bulundular.
MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
ÇGD yönetim kurulunun yaptığı yazılı basın açıklamasının öne çıkan başlıkları şöyle: “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak; 6 Şubat 2023 günü yaşadığımız, merkezi Kahramanmaraş olan iki deprem, hem büyüklüğü hem de neden olduğu yıkım açısından tarihimizdeki en büyük depremlerdendir. Depremin üzerinden geçen dört günün ardından ortaya çıkan can kayıpları ile yaralanmalar, karşı karşıya kaldığımız durumun, birilerinin ‘kader planı’ ya da dini duyguları sömürme anlayışıyla izah edeceği noktayı çoktan geçmiş durumdadır. İnanca dayalı yorumlarla yaşanan gerçeklerin üstünü örtmek, hatta üstlenilen sorumluluğu ortadan kaldırmaya çalışmak acizlik olduğu kadar suçtur” ifadelerinde bulundular.
TÜRKİYE’Yİ TAŞI, TOPRAĞI, HAVASI, SUYUYLA RANT ARACI GÖRÜYORLAR!
ÇGD yönetim kurulu açıklamasında şunları ifade etti. ; “Toplamda 10 ili etkileyen Maraş Depremi, 6 Şubat 2023 günü yaşanmış bir vaka sınırlılığında görülemez, gösterilemez. Türkiye’nin bir deprem coğrafyası, var olan fayların aktifliği ve üstüne yaşadığımız onlarca depremi göz önüne aldığımızda, başta devlet yönetme sorumluluğunu yüklenenler olmak üzere istisnasız herkes karşı karşıya kaldığımız fotoğrafta pay sahibidir. Türkiye’yi taşıyla toprağıyla, havasıyla suyuyla, tüm canlılarıyla rant aracı görenler; bu anlayışın şu anda iktidarda olan siyasi temsilcileri, onların atadığı bürokratlar, yaşananlara sessiz kalan yargı mekanizması, imara aykırı yapılara izin veren kent yaşamından birinci derecede sorumlu yerel yönetimlerdir yıkımın asıl sorumluları.”
DEPREM DEĞİL BİNA ÖLDÜRÜR, HAYATTA KALINIRSA KÖTÜ YÖNETİM ÖLDÜRÜR!
ÇGD yönetim kurulu eleştirilerini şu ifadelerle sürdürmüş; “Deprem öncesi gerekli hazırlıkları yapmayıp ülkenin bir bölümünü mezarlığa çevirenlerin, bazıları büyükşehir niteliğindeki çoğu kent ve ilçe merkezlerinde yaşanan Maraş merkezli deprem sonrası organizasyonsuzluğu ve partizanca yaklaşımları, tam bir işkence halini almıştır. Arama kurtarma çalışmalarının yetersiz ve zamanında başlatılamaması, telefon iletişiminde hala süren kesintiler, evleri hasar gördüğü için kış şartlarında dışarıda kalmak zorunda olanlara yardım elinin uzatılmaması.. Bu yaşadıklarımız, deprem denilince 7’den 70’e hepimizin bildiği ‘Deprem değil bina öldürür’ sözüne, ‘Deprem değil bina öldürür, yine de hayatta kalınırsa kötü yönetim öldürür’ü de eklemiştir” şeklinde ifadelerde bulundu.
YAŞADIKLARIMIZ GERÇEKLERİN GİZLENDİĞİNİ GÖSTERİYOR!
“Ölüm kusan bu kirli düzenden beslenenlerin, deprem ve benzeri olaylarda alışılageldik tutumlarından biri de basın-yayın organlarının gerçeği halka duyurmasını engellemektir. Bu yolla suçlarını gizlemek istemektedirler. Maraş Depremi sonrasında da bu duruma şahitlik ettik, ediyoruz. Depremde; arama-kurtarma ve yaralıların, başta sağlık hizmetleri olmak üzere barınma ve yiyecek ihtiyaçlarının karşılanmasından sonra gelen en önemli konu, tartışmasız biçimde, iletişimin kesintisiz sağlanması ve haber akışının gerçeklerin bilgisine dayalı paylaşılmasıdır. Ancak yaşadıklarımız, bizzat bu sorumluluğu taşıyanların, gerçekleri gizledikleri yönündedir. Aralarında göçük altında kalmış insanların da olduğu sesini duyurmak isteyen milyonların, günümüzde ilk akla gelen iletişim yollarından sosyal medyayı kullanımları kısıtlamalarla engellenmiş; sorunları ve yetersizlikleri dile getiren vatandaşların ekranlardaki feryatları, mikrofonun sesi kısılarak susturulmuş; gerçeklerin sözcüsü olmak isteyen gazeteciler tehdit edilmiştir.”
6 ŞUBAT DEPREMİ BİR SUÇ ZİNCİRİDİR…
ÇGD yönetim kurulu yazılı basın açıklamasının sonunda; “Deprem öncesi ve sonrası ‘işini yapmayanlar’; işini yapan gazetecileri, basın kuruluşlarını, sesini duyurmak isteyen vatandaşları susturmak için gayet iyi organize olmuş durumdadır. Bu organizasyona, adına gazeteci demekten ar duyduğumuz ekran yüzleri ile sahadaki bazı muhabirlerin dünden hazır tutum ve yorumları ise, bile isteye suça ortaklıktır. 6 Şubat Maraş Depremi bir suç zinciridir ve iletişimi kısıtlayarak, fiili sansür uygulayarak, gerçekleri aktarma sorumluluğuyla hareket eden meslektaşlarımızı tehdit ederek devam eden bu suç zincirinin halkaları, toprağın altına giren binlerin, yaralarıyla yaşamak zorunda kalan milyonların ve kirli düzenin mağduru bütün bir halkın karşısında, gerçeklerin ortaya döküldüğü gün mutlaka hesap verecektir” dedi.