Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN) üretimden gelen güçlerini kullanarak 1 günlük iş bırakma eylemlilikleri için KESK Samsun şubeler platformu üyeleri Eğitim-Sen Samsun şube önünde toplandıktan sonra yürüyerek DSİ Samsu 7. Bölge müdürlüğü bahçesinde basın açıklaması yaptılar.
Basın açıklamasını KESK Samsun şubeler platformu adına ESM Samsun şube başkanı Mustafa Niyazi Bulut okudu.
Mustafa Niyazi Bulut şöyle dedi.
Alanlardayız, İş Bıraktık! Biz ASİM SEN, BASK, ÇALIŞAN SEN, DMK, HAK SEN, KESK, YURT SEN olarak bugün Türkiye’nin dört bir yanında üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz, hizmet üretmiyoruz. Sokaklardayız, alanlardayız. Bu ülkede kamu emekçilerinin yalnızca kendi hakları değil, tüm vatandaşların nitelikli, ücretsiz, ulaşılabilir kamu hizmeti alma hakkı da yok sayılıyor.
Halkın Yararı Değil, Sermayenin Çıkarı!
Yıllardır üretime değil, borçlanmaya ve betonlaşmaya dayalı insan ve doğa düşmanı bir model uygulanıyor.
Kamu hizmetlerine ayrılan kaynaklar kısıldı.
Eğitimden sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye tüm hizmetler özel sektöre devredildi.
Kamu binaları ticarethaneye, vatandaşlar müşteriye çevrildi.
Bedelini ise hepimiz; yangınlarla, sellerle, felaketlerle ödedik, ödemeye devam ediyoruz.
Kamu Emekçisine Düşen: Yoksulluk ve Sefalet
Bu modelde bizlerin payına;
Düşük maaşlar,
Güvencesiz ve angarya çalışma,
Çalışırken yoksulluk, emeklilikte sefalet düştü.
Dolayısıyla bugün sadece kendimiz için değil;
Dar gelirli yurttaşların,
Milyonlarca emeklinin hakkını savunmak için G(ö)REVDEYİZ!
Sözleşme Değil, Sefalet Dayatması!
Hükümetin son teklifi, günlük bir simit parasına bile denk gelmeyen düzeydedir.
Bugüne dek kamu emekçilerinin sorunlarına dair tek bir adım atılmadı.
Biz soruyoruz:
İnsanca yaşamaya yetecek ücret artışı var mı?
Taban aylığa yansıyan seyyanen ödeme var mı?
Emeklilikte sefaletin son bulmasına dair adım var mı?
Kira yardımı, servis, yemek, ulaşım hakkı var mı?
Kadrolu ve güvenceli istihdam var mı?
Kreşler, eşitlikçi düzenlemeler, mülakatın kaldırılması var mı?
Gerçek bir toplu sözleşme ve grev hakkı var mı?
YOK! Çünkü ortada toplu sözleşme yok, sefalet dayatması var!
Kaynak var, ama emekçiye yok!
Vergiler, harçlar yüzde 44 artırıldı.
Tüm dolaylı vergiler yüzde 70 zamlandı.
Sermayeye teşvik, patronlara vergi affı devam etti.
Faizden beslenen asalaklara dünyanın en yüksek faizi ödendi.
Ama sıra bizim maaşlarımıza gelince TÜİK’in sahte rakamları önümüze konuldu.
Yoksulluk sınırı 2026’da 100 bin TL olacak denilirken bizlere sefalet dayatıldı.
Bu bir satış sözleşmesi olamaz
13 yılda 7 kez aynı tablo yaşandı. Kamu emekçileri artık satış sözleşmelerine tahammül etmeyecek.
Kimse bu sefalet teklifine değer yüklemesin.
Gizli pazarlıklarla haklarımız satılamaz.
Hakem Kurulu hükümetin noteridir, çözüm değil.
Mücadele zamanı
Hükümet, milyonlara sefalet teklif etmiştir. Buna karşı yapılacak şey müzakere değil, mücadeledir!
Çıkış yolu;
Hak verilmez, mücadele ile alınır.
Tüm farklılıklarımıza rağmen birbirimize kenetlenmekten geçiyor.
Bu daha başlangıç, mücadeleye devam
Bugün üretimden gelen gücümüzü kullandık. Yoksulluk, sefalet, güvencesizlik dayatmasına karşı itirazımızı yükseltiyoruz. İnsanca yaşamaya yetecek ücret, güvenceli istihdam, demokratik ve adil bir çalışma yaşamı, halktan yana kamu hizmeti ve gerçek bir toplu pazarlık sistemi için mücadeleyi büyütüyoruz.
Omuz omuza, yan yana, mücadeleye devam.