MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
SAMSUN- 'Son yıllarda giderek artan genç hekim ölümleri kaygılarımızı da öfkemizi de arttırıyor. Bizler zorlu bir tıp eğitimi ve tıpta uzmanlık sınavı hazırlık süreci sonrası eğitim almaya geldiğimiz hastanelerde ilk iş gününden mezuniyete kadar yalnızca birer işgücü olarak görülmekten ve uzmanlık eğitimimizin ikinci plana atılmasından adaletsizlikten eğitim hakkımıza erişememekten tükenmeye itiliyoruz.
Polikliniklerde, servislerde tek başımıza çoğu zaman yalnızca akranlarımızdan öğrendiğimiz yaklaşımlar ile koca yükler sırtlıyoruz. Hasta yakınlarının ilk muhatabı olarak şiddete maruz kalıyor, çoğu zaman dinlenme arası dahi vermiyor, 24 saatlik nöbetlerimizi tuttuktan sonra da çalışmaya devam ettiriliyoruz. Büyük istekle ve umutla geldiğimiz hastaneler bir an önce süremizi bitirip daha rahat edeceğimizi umduğumuz uzmanlık kıdemine erişme isteğiyle devam ediyor. İyi bir eğitim süreci geçirmek için ne zaman, ne istek ne de gücümüz kalıyor. Sorunları dile getirdiğimizde 'öğretmemek' eğitim süresini uzatmak, fazla nöbet yazmak gibi birçok tehditle karşı karşıya kalıyor, Mobbing’e uğruyoruz ve zorlu yollardan gelerek ulaştığımız eğitim hakkımızdan vazgeçmemek için susmak zorunda bırakılıyoruz (veya kalıyoruz)
Mesleğimizin ve yaşımızın en değerli zamanları; bazılarımızı hiçbir ruhsal sorunu yok iken tükenmişlik, değersizlik, depresyon gibi sorunlara iten, bazılarımız için de çıkmazlarının üzerine çıkmaz ekleyen ve hatta intihara giden bir döneme dönüşüyor. Artık herkesin bildiği ama sustuğu bu düzeni devam ettirmeye gücümüz yok. Ama dönüştürme, değiştirme gücümüz var. Tüm hekimlere çağrımızdır gelin hep birlikte dönüştürelim...'
UZMAN OLMAMAMIZI ENGELLEME GİBİ TEHDİTLERE MARUZ KALIYORUZ...
TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Meltem Günbeği asistan hekimler olarak yaşadıklarını da şöyle ifade ediyor. 'Biz asistan hekim olarak bilinen uzmanlık öğrencileri 6 yıllık eğitim sonrası yoğun emek süreçleri sonrası hazırlandığımız dünyanın en zor sınavlarından biri olan TUS sınavına giriyoruz ve kazandığımız alanlarda tıpta 4 yada 5 yıl sürecek uzmanlık eğitimine başlıyoruz. Ayda 10- 13-15 servis nöbetleri, günde yüzlerce hasta bakarak yoğun poliklinik işleri, öğle arası eğitimler 24 saat süren nöbetin ardında devam eden çalışma süreleri ile tüketen bir çalışma hayatına başlıyoruz. Umut ile başladığımız hekimlik serüveni gün sayarak geçtiğimiz dönemlere dönüşüyor. Hukuki olmayan adaletsiz iş dağılımları, alamadığımız eğitimlere itiraz ettiğimizde ciddi Mobbing’ lere maruz kalıyoruz. Eğitim süremizi uzatma, vaka göstermeme-öğretmeme, uzman olmamızı engelleme gibi tehditlere maruz kalıyoruz' dedi.
OMÜ TIP FAKÜLTESİ DEKANLIĞI DİLEKÇELERİMİZE YANIT VERMEDİ...
Dr. Meltem Günbeği açıklamasının sonunda şunları söyledi. 'Zorlukla kazanılan eğitim hakkından vazgeçmek çok zor bir karar olduğu için itiraz edemeyen ve tüm bu zorlukları yaşayan dolayısı ile etkilerini Ruhsal olarak gördüğümüz tükenmişlik, umutsuzluk depresyon özkıyıma uzanan bir dönem. Özellikle pandemi döneminde daha da gözler önüne serilen bir durum oldu. Covid polikliniklerinde, servislerinde, filyasyonda tüm görevlendirmeler asistan hekimler üzerinden yapıldı. OMÜ de bu durumun tespiti için Pandemide görevlendirilen hekimlerin statülerini talep ettik ancak dekanlıktan iki dilekçemize de yanıt gelmedi, çünkü cevap netti tek yanıt asistan hekimler. Bizlerin talebi net. Elbette eğitimimiz için hasta muayene edecek, nöbet tutacak, ameliyat yapacağız ancak bunları öğrenmemiz için planlamayan yalnızca hastane iş yükünü bizler üzerinden karşılayan yani bize eğitim alan uzmanlık öğrencisi olarak değil işgücü olarak yaklaşan sisteme karşı çıkıyoruz' diye konuştu.