Prof.Dr. Salih Fehmi Katırcıoğlu’nun kaleminden Amazonların Köken Bilgisi (Etimolojisi) makalesi Samsun’da yayın hayatını sürdüren AMİSOS dergisinde okurlarıyla buluştu.
Prof.Dr. Salih Fehmi, Katırcıoğlu, AMİSOS dergisinde yazdığı makalesinde Amazonların Köken Bilgisini (Etimolojisi) şu ifadelerle anlatıyor.
Varlığı kuşkulu olan Antik dönem metinlerinde karşımıza çıkan Amazonlar bir söylence kahramanı olarak karşımıza çıksa da onlar hakkındaki ilk metinler ve sanat eserleri antik Yunan kaynaklarında ve sanat eserlerinde karşımıza çıkar. Yunan tarihinin ilk yazılı kaynakları olan Homeros’un İlyada’sında, tarihin klasik dönem Yunan yazıcısı olan Heredot’un kitabında ayrıntılı olarak Amazonlar hakkında bilgiler bulabiliriz. Savaşçı, yiğit, cesur, savaşçı kadın anlamında Amazonlar olarak bilinmektedir. Onların yansımaları günümüze kadar gelmektedir. Erkek gibi ata binerler, savaşçı karakterlidirler, bu özellikleri ile klasik dönem sanatında önemli etkileri olmuştur. Amazonların isim kökeni ile ilgili pek çok varsayımda bulunulmasına karşın bu varsayımların hiçbirinin tarihsel devamlılığı yoktur. Bir benzeşmeden köken aramak Amazon adı göğüssüz anlamına gelen ifadeyle denk tutulmuş ve böyle olduğu düşünülmüştür. Antik dönem heykellerinde Amazonlar biri açık iki göğüslü olarak betimlenmişlerdir.
Antik Yunan söylencelerinde, özellikle MÖ 8. yüzyıllarda başlayıp MÖ 3. yüzyıla kadar devam eden varlıkları tartışma konusu olmuş Amazon efsanelerine yer verildiği görülür. Bu söylencelerin düşünsel arka planı araştırıldığı zaman batı kültürünün yaşamadığı kadın erkek eşitliğinin yaşama dahil olması ve bunun nasıl olabilirliği sorusu Amazonların hala nereden geldiği, Amazon isminin kökeni hakkında değişik varsayımların üretilmesine neden olmuştur. Günümüzün kadın tiplemesinden farklı olarak gözü kara, korkusuz, dönemin standartlarına göre evcilleştirilmediği öngörülen Amazonlar bir dünya kurgusu içine yönelmişler, bu yönelişleri ile özel bir özgürlük alanının kahramanı olmuşlardır. Amazonlar ismi, köken bilimi değişik varsayımlar içermesine rağmen bizim çalışmalarımıza göre fonetik kurallar anlam sabitliği üzerine düşünüldüğünde Amazon isminin kökeninin ‘amadun’ sözcüğünden geldiği, bu sözcüğün değişik dillerde kullanıldığı, Türkçe olduğu, Tabgaç uygarlığının yazılı kaynaklarından anlaşılmaktadır. Amazon sözcüğünün Türkçe kökenli olup Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Türkmenlerin bu isme yerleşim yerlerinin ismini vermesinden anlaşılmaktadır. Sonuç olarak Amazon sözcüğü Sümer, Türk kültürünün denkleştirilmesi konusunda yeni bir kanıt ve etimolojik kültüre bir katkı olarak sunulmuştur.
Amazonlar: Söylence ve Tarihçe
Söylencelerin yaşam şekillerinin ikonografik betimlemelerin kapsamlı çalışması, saygımızı kazanmış efsanevi kadın savaşçılarımızın bilinmeyen yönlerinin anlaşılmasıyla farklı bir düşünce sistemine ışık tutmaktadırlar. Antik kaynaklarda Amazonlar, Yunanistan’ın efsane rakipleri olarak pek çok eserde anlatılmıştır.1 Bu yazarları belirtmek gerekirse Homeros, Herodot, Demosthene, Diorus, Siculus, Plutarch ve Pausains’dir. Bunlar, Yunan erkek egemen toplumunun yaşam şekli biçeminin karşıtı olarak tam karşı tarafta olan kadınları anlatırlar.2 Amazonların nereden geldiği konusunda Argonautica Orphica’ya göre, Amazonların ülkesi Themiskrya’daki Küçük Asya’nın kuzey bölgeleri Termoden Nehrine komşu, günümüzün Terme’sini anlatan coğrafi alan içine yerleşirler.3 Yunan tarihçi Heredot, Amazonların yaşam şekilleri hakkında bize ayrıntı verebilecek nitelikte pek çok bilgi sunmuştur ve kaynaklardan elde edilen sonuçlar Amazonların bir söylencenin büyüsünde düşünülmeyecek kadar gerçekçi olduğunu göstermiştir.
Amazon kabileleri her zaman erkeklerden uzak olmuş ve onlara karşı direnmişlerdir. Artemis’in kurban törenlerini uygulanması sırasında Amazonların erkek egemenliğinden uzak durduğu anlatılır. Amazon efsanesi, tanrıça Athena’nın şehri kurucu egemenliğine karşı tehdit olarak görülüyordu. Athena aynı zamanda savaşçı olduğu bilinen bir gerçektir. Bu efsane, Yunanlıların Amazonların kadın imajını kabul ettiğine dair ilk bilgilerin ne olduğunu bize gösterir. Amazonlar, savaş tanrısı Ares’in kızları olarak bilinir ancak ölümsüz değillerdir. Çoğu olgunluğa ve yaşlılığa varmadan genç yaşta ölen Amazonlular bir birikimin, bir arada kalmanın, direnmenin özelliklerini göstermektedir. Amazonlar, erkekler gibi savaştıkları kadar atlet de olup yarışmalara katılıyorlardı.6 Artemis ile koşan kızların betimlemelerini gösteren çanak çömleklerle bir aradaydı. Amazonların savaş tanrıçası adına adanmış ritüelleri geleneksel savaş dansları, Athena ve özel bir bağ ile bağlandıkları Ay Tanrıçası Artemis, Efes kentinin Amazonları olarak bilinirdi.
Amazonlar ve Coğrafya
Amazonların varlığını gösteren bir başka bulgu ise İskit mezarlarının (kurgan) bulunmasıyla ortaya çıkmıştır. Bulunan iskeletler ve silahlar Amazon varlığını gösteren önemli bulgulardır. Bunlara ek olarak DNA testi uygulandı.8 Günümüz teknolojisi ile 300 yıllık süreçte İskit savaşçılarının kadın olduğu, kılıç ve oklar ile gömülenlerin de kadın olduğu rivayet edilir. Tunç Çağından MS 200 yılına kadar kadınların cenazelerinde erkeklerin ki gibi atlar kurban edilerek, yas tutanlar için ziyafetler düzenlenerek onurlandırırlardı. Bu kadın savaşçılarda yapılan yaş analizi Amazonun 10-14 yaşlarında olması, Amazonların küçük yaşlardan beri eğitildiklerinin kanıtıdır. Buluntularda İskit kadınlarının çoğu ciddi yaralanmalarla kaburga ve kafatası parçalanması gibi ağır yaralar ile öldüklerini ortaya koymaktadır. Geleneksel mitlerin portre sanatıyla değerlendirildiği ortamda Amazon kadınlarının İskit tarzı giyimleri olduğu ve Yunan kadın figürlerinden farklı olduğudur. Amazonlar aracılığıyla Antik Yunan’ın bir ölçüde doğu ile bağlantılı olduğu ve onların sembollerini kullandıklarını görmüşlerdir. Bu semboller kuşaktan kuşağa aktarılır. Amazonlar, genellikle Yunan mitlerinde görülmüş, Yunan kahramanlarının güçlerini göstermek için Amazon kraliçesini öldürmek zorunda kaldıkları yazılır.
Başlangıçta küçük Asya’nın kuzey doğusundan yola çıkarak Karadeniz’in güney kıyısına, Sinop-Trabzon arasına yerleşecek bir konum aldıkları görülür. Bu konum Akdeniz’den Etopya’ya uzanan geniş bir alanı içerir. Avrasya bozkırlarında savaşçı kadınların bulunduğu gömütlük alanlarda bulunan arkeolojik kalıntılar İskit kadınlarının Amazon söylencesine esin kaynağı olacağına dair bazı ipuçları içermektedir. Heredot (MÖ 484 - MÖ 425/413) adlı eserinde Amazon İskit bağlantısı ile ilgili bir dizi belge sunar. Amazon kadınları yeni bir toplumsal yaşam tarzlarını sürdürmesi ve yeni bir toplumsal model oluşturma konusunda günümüze ışık tutmaktadır.
Bu insanlar atları, askeri başarıları, savaşçılıkları ile ünlü Güney Rusya’ya yerleşim yeri olarak bağlanan Sarmatya’lıların kökü olduğuna inanılır. Sarmat mezarlarını ve diğer göçebe kabilelerin, Heredot zamanına tarihlenen kazılarında, bu kadınların bir kısmının gerçekten savaşçı olduğunu düşündüren kanıtlar vardır. Kadınlar ve iskeletlerinin silah zırh ve at süsleri ile demir bıçak ve ok uçlarından kaynaklanan yaralanma izleri taşımaktadır.
Ok atışlarında sağ elini kullanan kadın okçuların ekseni sol göğsün altındadır. Bu nedenle sağ elini kullanan kadın okçular sol göğüslerini atışı rahatlatmak için bir askı ile tutarlar. At sırtından atılan ok Amazonların göğüslerini feda edip etmediğine dair bilgi vermekten uzaktır. Döneminde yapılan Amazon benzetmelerinde Amazonların tümü normal anatomik pozisyonlarıyla betimlenmiştir. Dönemin tüm kadın tanrıçalarında Amazonlar normal anatomik bulgularıyla resmedilir. Kanımızca günümüzde kullanılan ciğersiz, yüreksiz deyiminin dilsel karşıtı memesizler deyimiyle özdeştir. Bize göre saygı ve cesareti göstermek için kullanılmış bir sözcüktür. Amazon coğrafyasında yaşayan insanlar özellikle bayanlar, savaş silahları konusunda iyi eğitilmişlerdir ve bu bölgede anaerkil göreneklere göre kadınlar savaşçı yetenekleriyle doğmuştur. Amazonlar, mezarlarından silah ve at içeren ziynetlerle birlikte bulunmuşlardır. Buna göre Amazonlar geleneksel yaklaşımın dışında Yunan algısından farklı olarak anaerkil inisiyatif alabilme yeteneklerine sahiptirler.
Amazonlar ve Hititler
Amazonlarla ilgili bilgiler antik Yunan kaynaklarından ve mitolojiden alınmaktadır. Bu bilgiler ışığında arkeolojik buluntular ile düşünüldüğünde Amazonların varlığı kabul edilebilir bir gerçektir. Ancak Amazonların başlangıç noktası, kökenleri soru işaretidir. Yine dönemin tüm büyük uygarlıklarında olduğu gibi özellikle Hitit İmparatorluk döneminde kral ve kraliçenin bir arada anılması ve bu biraradalığın bir güç paylaşımı şeklinde olması ve sonuca bakarak Hitit kadının Amazonların gelişmesine katkıda bulunacak bir öğe taşıdığı düşünülebilir. Kadınların taşıdığı güçler her zaman erkek ve Yunan toplumunun döneminde ilgisini çekmiş ve belki de bu nedenle Amazonlar mitolojik olarak söylencelere girmiştir. Hitit metinleri arasında erkek egemen toplum üyesinin usuna sığdıramayacağı bir grup kadından bahsedilir. Bunlar kural dışı yaşayan Damara kadınlarıdır. Fal metinlerinde bir tapınak görevlisi bayan olarak görünürler. Bu metinlerde, Damara kadınlarının ilişkiler ağının özgürce olduğunu ve bu kadınların özgür yaşadıklarını yazılanlardan çıkartabiliriz.
Duyu Dil Düzenleme
Etimolojik saptama bu kadar derinliği olan Amazonlar sözcük alanının daha geniş kapsamda ve daha eski çağlarda görülüp görülmediğini, Amazon sözcüğünün hangi dönemlere kadar uzandığını bazı etimolojik ilkelerden yola çıkarak köken bilimsel, düşünce yolu izlenerek gözden geçirilmesinde fayda vardır. Bu nedenle saptamalarımıza geçmeden önce köken bilimsel çalışmalardan bahsetmek önemli görünmektedir.23 Sözcüklerin köklerini, üyesi oldukları dil gruplarını, ortaya çıkış zamanlarını ve bu sözcüklerin hangi kaynağa kadar geri götürülebileceğini ses ve anlam bakımından geçirdikleri dönüşümleri inceleyen alandır. Etimolojiye göre ses ve anlam içeriğindeki değişikliklere rağmen bir değerler yörüngesinin korunuyor olmasını sözcüğün bu değerler evreninde gelişmesi gerekmektedir. Burada anlam benzerliği kadar nörolinguistik açıdan sözcüklerin geçirdiği değişimleri saptanan sözcük başatlığında anlam ve sessel benzeşim göstermesini açıklanması gerekir.
olduğunu bazılarının değiştiğinin varsayımından yola çıkarak ‘a’ harfinin çok kolay değişmediğini varsayarsak, Amazon sözcüğünü dilsel değişim kurallarına göre ‘anadum, amadum’ ‘t-s’ gibi sözcüklere çıkabiliriz.27 Morfolojik özelliklerini saptadığımız bu sözcüklerin içerik anlamlarının değişmezliği Amazon sözcüğünün kökeni hakkında varsayımlarda bulunmamızı sağlayacaktır. Buna göre Amazon sözcüğü dişi cinsiyeti, yürekliliği, üretkenliği, savaşkanlığı temsil etmektedir. Eski çağ metinlerine baktığımız zaman Amazon sözcüğünün AMA.TUN sözcüğü ile aranması gerektiğini bir varsayım olarak düşünürüz. Bu varsayımı pekiştirmek için sözel ifadenin daha önceden saptanıp saptanmadığını, yazılı kaynaklarda bulunup bulunmadığını, yazılı kaynakların bize yukarıda söz edilen ana erkilliğin izin verip vermediğini saptamak gerekir. Bizim çalışmalarımıza göre, Sümercede AMA.TUN sözcüğü kullanılmış olup analık ifade eden anlatımdır. Yine Goetze’nin çalışmasında Amazon sözcüğünün AMA.TUN şeklinde analığı ifade ettiği, kutsal bir hayvanla özdeştiğini ve yüceltildiğini görmekteyiz. Bu idogramın Akatça yazılarda kullanıldığını ve Akatça karşılığını agarinnu olduğunu görmekteyiz. Bu şekilde bu terimin taşıdığı anlamlardan biri dişil enerjinin en üst düzeyde ifadesi olan AMA.TUN ifadesi Sümerlerden bu yazıyla Akatlara geçtiği görülmektedir. Bu sözcük, Damara kadınları olarak Hititlerde görülmesi küçük değişikliklerle aynı sözcüğün Hititlerde de kullanıldığını görmek, dişil enerji devamlılığını bu metinlerden anlamak mümkündür. Ur ve Lagaş’dan gelen yerleşim organizasyonu gösteren kentlerde bir dizi hayvan listesinden söz edilir. Bu listede Ira Maurice Price, Sümer yazılarında DUN hayvanından bahsetmektedir. AMA.DUN olarak söz ettiğimiz bu sözcüğü ikiye ayırdığını görürüz. ‘‘Ama’’ anneyi ifade eder DUN sözcüğünün ise tartışmalı olsa da bir dizi kutsal hayvanı aynı zamanda da bir dizi kullanım aletini temsil ettiği görülür. Kutsal hayvanlara öküz, keçi, inek dahil edilir ve DUN hayvanından elde edilen verim süt, kaymak, yoğurt gibi ürünlerle ifade edilebilir ve buna sürüler halinde yaşayan keçi ve sığır gibi hayvanlar dahil edilir.
Sonuç
Amazon kelimesi, düşünüldüğünün aksine söz kökenini yukarıda belirttiğimiz kurallara göre Sümer kültürüne kadar ilerletmek mümkündür. Bu kültürün verileri ve türevleri sözcüğün daha sonraki uygalıklara söz gelimi Akatlara “ana” anlamına gelen anlam verdiği görülür. Daha sonra bu sözcüğü değişik dünya dillerinde görmek mümkündür. Bu sözcük Orta Asya’da da görülmüş olup Tabgaç uygarlığında da benzeri şekilde yazılı kaynaklara göre ifade edildiği görülmektedir. Yine Osmanlı döneminde adı Amadun olan şimdiki ismi Babaaslan olan köyün Türkmenler tarafından kurulduğu yine yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır. Sonuç olarak Amazon kelimesi, Sümer dili çıkışlı olup Orta Asya’da ‘anne’ anlamında kullanılan bir sözcük olup, günümüzde aynı anlamda kullanılmaktadır. Batı uygarlığının benimsediği Amazonlar ve işaret ettiği kavramlar Orta Asya Türklerinin uygarlığa kadın-erkek eşitliği konusunda verdiği ve kadınların anaerkil üstünlüğünü sergileyen, kökü derinlere uzanan önemli bir tarih iletisidir.