Birgün Gazetesi'nin "Mafyaya 550 milyonluk kredi" başlıklı haberi sonrası yaşananlar, Türkiye'deki basın özgürlüğünün ne hale geldiğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.
Gazetenin haberine jet hızıyla "içerik yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi" kararı verilmiştir. MASAK raporunun haberleştirilmesine dair mahkemeden hızlıca alınan ve bir gerekçe sunulmayan kararın basın özgürlüğüne bir darbe olduğu kuşkusuzdur.
Ancak daha sonrasında RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in yaptığı açıklama, basın özgürlüğüne müdahaleyi ve sansürü daha ileri bir boyuta taşımıştır. RTÜK'ün yayınlara "önceden" müdahaleye dair bir yetkisi olmamasına karşın aynı zamanda Halkbank Yönetim Kurulu üyesi de olan RTÜK Başkanı, birçok TV kanalına "yapıcı ikaz"da bulunulduğunu kendisi itiraf etmiştir. "Yapıcı ikaz"ın karşılığı basın özgürlüğünün işletildiği ülkelerde "sansür"dür, sopa göstermektir! RTÜK'ün görevi, bir mahkemenin "yayın yasağı" kararı varsa bunu yayıncılara iletmektir. RTÜK, bu konuda bir yayın yasağı olup olmadığını derhal kamuoyuna açıklamalıdır. Yayın yasağı yoksa, "yapıcı ikaz"ların nedeni ve çerçevesi konusunda yayıncılar ve RTÜK açıklama yapmalıdır.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, görev ve yetkilerini aşarak, yayın öncesi hiçbir görsel medya kuruluşuna müdahale edemez. Bu müdahale yürürlükteki kanunlara göre suçtur. Ancak artık basın kuruluşlarına yönelik bu tarz müdahaleler ne yazık ki normalleştirilmiş, meşrulaştırılmıştır. Basın kuruluşlarının yayınlarına müdahaleyi hiçbir şart ve koşulda kabul etmiyoruz!
Gazeteciler tüm bu baskı, gözdağı ve sansür girişimlerine rağmen umutla mesleklerini yapmaya, usulsüzlükleri ortaya çıkarmaya devam etmelidir. Halkın haber alma hakkını savunan tüm meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu