Mehmet Rebii Özdemir
SAMSUN- Betül Aksu, açıklamasının devamında şunları ifade etti. “12 kentte yapılan saldırı kapsamında kurumlara kapıları kırılarak girildi, evler talan edildi, bir şey bulamadıkça hızını alamayan polis; parti tabelalarını parçaladı, bilgisayarlar ve albüm kayıtları çalındı, kurumlar ve evler kelimenin tam anlamıyla talan edildi. Son dönemlerde gerekçe olarak; gizli tanıkların-itirafçıların önüne konan listeye imza atmasıyla, belki de aynı eylemde bile yan yana gelmemiş onlarca sosyalist, avukat, gazeteci, tiyatrocu, öğrenci; aynı “suç” torbasına atıldı” şeklinde konuştu.
AKP-MHP Faşizmi Halkın Örgütlü Güçlerine Var Gücüyle Saldırıyor…
Samsun Demokrasi Güçleri (SDG); “Bu gözaltı saldırıları hangi koşullarda gerçekleşiyor? Milyonlarca insanın açlık sınırında yaşamaya mahkûm edildiği, bir bütün halkın bütçe ve olanaklarının sermayeden yana talan edildiği, koşullarda gerçekleşiyor. Gençlerin susturulmaya çalışıldığı, kadınların yaşam haklarına topyekün saldırıldığı koşullarda gerçekleşiyor. Önceki operasyonlarda olduğu gibi, bu operasyonda da amaç aynıdır. AKP-MHP faşizmi, sömürdüğü ve ezdiği kitlelerin ayaklanmasından, hesap sormasından korkmakta ve halkın örgütlü güçlerine saldırarak bu ihtimali elinden geldiğince boğmaya çalışmaktadır. İşte tam olarak sanatçılardan, tiyatroculardan bu nedenle korkuyorsunuz ve ürettiklerine el koyuyorsunuz. Gençliğin dinamizminden ve hesap sorma bilincinden korkuyorsunuz; onun için evlerini talan edip kapılarını kırıyor ve işkence ediyorsunuz. İşçilerden korkuyorsunuz, Limter-İş’in genel başkan vekilini gözaltına alıyorsunuz. Kadınları gençleri sosyalistleri gözaltı saldırılarıyla sindireceğinizi, teslim alacağınızı zannediyorsunuz ve çok yanılıyorsunuz” dedi.
Meşruiyetimizi İşçi Sınıfı, Ezilenler ve Kadınların Öfkesinden Alıyoruz
Betül Aksu: “Bu gözaltılar hukuksuzdur demiyoruz, çünkü sizin hukukunuzun tam olarak bu olduğunu biliyoruz. Bundan dolayıdır ki meşruiyetimizi bu hukuktan değil, işçi sınıfı ve ezilenlerin çıkarlarından, kadınların öfkesinden alıyoruz. Bu meşruiyet ile halkımıza sesleniyoruz: İşsizlik, yoksulluk, baskı, yasak, taciz, tecavüz, istismar, inkâr ve kayyumlar artık canımıza tak etti. Tüm sorunlarımızın çözümü bu baskı ve zulüm politikalarına karşı birleşik mücadeleyi büyütmek, susmamak ve bu haklı mücadelemizden bir gün dahi vazgeçmemekten geçiyor. Bizler tarihten biliyoruz son sözü direnenler söyler” diye açıklamasını sonlandırdı.