MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri adına SYKP Samsun İl eş başkanı Kürşat Arslan Süleymaniye geçidinde geniş bir kitleye şöyle seslendi. “Yapılan katliam öncesi bombayı patlatan kişi dahil her şeyin bilinmesine rağmen önlem alınmadı. Katliam yapıldıktan sonra gören gözler kör, duyan kulaklar sağır numarası yaptı. Katliam günü yapılan ihmallerin sorumluluğu 3 polise yıkılarak para cezası verildi. “Görevi kötüye kullanmak” suçundan ceza Alan polis memurlarının işaret ettiği istihbarat raporları, yok sayıldı. Kendisi Kadar amirlerinin de suçlu olduğunu söyledi ancak, onlar hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Katliamdan sonra yapılan ilk hukuki işlem ise, dava dosyasına gizlilik kararının konulması oldu” diye ifade etti.
MAHKEME SALONUNDA ADALETİN SAĞLANMASININ YOLU SOKAKLARDAN GEÇİYOR!
“Bizim adalet mücadelemizle eş zamanlı konulan bu gizlilik kararı aynı zamanda bizim de ilk adalet taleplerimizden biri oldu. Gizlilik kararı kaldırılsın diyerek kent kent sokak sokak eylemler yaptık. Dava dosyasından gizlilik kararının kaldırılmasının ardından, taleplerimizin mahkeme heyeti tarafından Kabul edilmesi için aynı oranda mücadele yürüttük. Mahkeme salonlarında adaletin sağlanmasının sokaktan geçtiğini biliyorduk. Bizim için adaletin sağlanacağı yer mahkeme salonları değil kamuoyunun vicdanıdır. Bunun için, 7 yıl boyunca, yılmadan yorulmadan mahkeme salonlarında yapılan hukuksuzlukları, sokakta anlattık. Sokakta verilen adalet mücadelesi, mahkeme salonlarında bize güç Verdi” diyen Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri adına konuşmasını sürdüren SYKP Samsun İl Eş Başkanı Kürşat Arslan, katliam davasında gleinen durumları şöyle özetledi.
“Katliam davasında geldiğimiz aşamada davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin ve 3 polis memuruna ceza verilerek dosyanın kapatılmak istenmesidir. Mahkeme heyetinden aydınlatılmasını istediğimiz noktalar ise, hala karanlık. Katliamdan hemen sonra dosyaya konulmasını istediğimiz görüntüler, aradan 7 yıl geçmesine rağmen halen eksik. İstihbarat raporlarına rağmen katliamı engellemeyen kamu görevlileri hakkında yaptığımız suç duyuruları görmezden gelindi. Suruç ve Sultan Ahmet katliamlarında kullanılan bombaları temin ettiği içişleri bakanlığı tarafından duyurulan Süleyman Aggal, Suruç katliamı dosyasına sanık olarak konulmadı. Katliamın yapıldığı gün olay yerinin fotoğraflarını çekerken yakalanan Abdullah Ömer Arsalan hakkında şüpheli sıfatıyla hiçbir işlem yapılmadı. Katliam davasında bunlar yaşanırken, mahkemelerin adaleti sağlamaktan uzak olduğunu söyleyen ailelerimize, yaralılarımıza ve avukatlarımıza soruşturmalar açıldı. Suruç’un hesabını soracağız diyen 33 düş yolcusunun yoldaşları, ailelerimiz ve Suruç yaralılarımız defalarca gözaltına alınarak tutuklandı” şeklinde konuştu.
MÜCADELEMİZİ SURUÇ KATLİAMI İLE SINIRLI TUTMADIK TUTMAYACAĞIZ…
Emek ve Demokrasi Güçleri adına konuşmasına devam eden Samsun SYKP İl Eş Başkanı Arslan; “7 yıllık adalet yürüyüşümüzde karşımıza onlarca engel çıkarıldı. Düş yolcularımızı anmamız engellendi. Düş yolcularının adına verdiğimiz adalet plaketi törenlerimiz yasaklandı. Antep bölge idare mahkemesi Suruç’ta ölümsüzleşen 33 düş yolcusu için “Yüzde 50 kusurlular” kararı Verdi. Biz karşımıza çıkarılan bütün bu engellere rağmen adalet mücadelemizden vazgeçmedik. 7 yıllık adalet mücadelemiz boyunca adalet mücadelemizi sadece Suruç katliamı ile sınırlı tutmadık. Başta Diyarbakır ve Ankara katliamları olmak üzere bu topraklarda yaşanan bütün adalet mücadelelerini kendi adalet mücadelemizin konusu yapmaktan geri adım atmadık. Rabia Naz’dan Hande Kadere, Gülistan Doku’dan Soma madenlerinde katledilen madencilere kadar. Sivas katlimından Çorlu tren katliamına kadar bu topraklarda adalet mücadelesi yürütenleri nefesimizin yettiği kadar haykırdık, Suruç için adalet isterken onlar içinde adalet istemeye devam ettik. Bundan sonra da Suruç için adalet herkes için adalet demeye devam edeceğiz. 7 yıllık adalet mücadelemizin konusu olan taleplerimizi buradan bir kez daha duyuruyoruz” diye konuştu
ACILARIMIZI SİAYSİ MALZEME YAPMAYIN!
Samsun Emek ve Demokrasi güçleri adına Kürşat Arslan açıklamasının son bölümünde şunları ifade etti. “Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu acılarımızı siyasi malzeme yapmaktan vazgeçsin. Katliam siyasetinin doruklarını yaşadığımız 7 Haziran 1 Kasım arasında nelerin yaşandığını anlatsın. Görevi ihmal etmekten hüküm giyen polis memuru Ahmet Oğuz Davarcı’nın işaret ettiği amirleri hakkında soruşturma açılsın. Kırmızı bültenle arandığı dönemde Ankara’da 5 yıldızlı otelde MİT görevlileriyle görüşen İlhami Bali’nin neden yakalanmadığı açıklansın. Mahkeme salonlarında adil yargılama istiyoruz dedikleri için haklarında soruşturma açılan avukat yaralı ve ailelerimiz hakkında açılan soruşturmalar iptal edilsin. Canlı Bomba Abdurrahman Alagöz’e katliamı yapmadan önce kimlerin yardım ettiği ve Amara Kültür Merkezine nasıl geldiği araştırılsın. Birbiriyle bağlantılı olan Diyarbakır Ankara ve Suruç katliamları başta olmak üzere İŞİD katliamları dosyaları birleştirilsin. Bizler Aydan Ezgi’nin, Ali Can Vural’ın Mert Cömert’in ve 33 düş yolcusunun yoldaşları olarak, Bir kez daha diyoruz ki;
Başta bu taleplerimiz olmak üzere, Suruç katliamı davasında yaşanan hukuksuzluklar giderilene kadar adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.