Samsun Ziraat Mühendisleri Odası başkanı Hasan Çobancı: “10 Ocak 1846 yılında İstanbul Yeşilköy’de “Ayamama Ziraat Mektebi’nde başlayan “ Tarımsal Eğitim ve Öğretim’in bugün 175. Yıldönümünü kutluyoruz” dedi.
Mehmet Rebii Özdemir
SAMSUN- ZMO (Ziraat Mühendisleri Odası) Samsun Şube Başkanı Hasan Çobancı, Tarımsal Eğitim ve Öğretimin 175. Yılı nedeniyle yayınladığı mesajında şunları ifade etti. “Geçmişte gerek Ziraat Fakültelerinde ve gerekse Tarım Meslek Liselerinden mezun olan ve Türk Tarımı’na hizmet etmiş tüm meslektaşlarımızı saygıyla, minnetle, aramızdan ayrılanları da rahmetle anıyoruz. Bu gün dahi ülkemizde sayısı 43 ‘e ulaşan Ziraat Fakültelerinde binlerce öğrenci bu eğitimi alarak tarım sektörüne hizmet vermeğe hazırlanmaktadır. Cumhuriyet döneminde M.Kemal ATATÜRK’ün “ Milli Ekonominin Temeli Ziraattır” şiarı ile tarıma verdiği önem, ülke tarımının bir sektör haline gelmesini sağlamış, temel besin maddelerini dahi dışarıdan alan bir ülke ilerleyen yıllarda bunları üreterek, kendi kendine yeten bir konuma gelmiştir” diye konuştu.
Tarımsal KİT’ler Kapatılmış ve Yağmalanmış Durumdalar…
Hasan Çobancı Açıklamasına şöyle devam etti. “Ancak 1980 den sonra uygulanan liberal politikalar, IMF ve Dünya Bankası gibi emperyal güçlerle yapılan anlaşmalar tarım sektöründe şok etkisi yapmış ve bugünlerin dışa bağımlı tarım sektörünün alt yapısı hazırlanmıştır. Dünyanın her tarafında doğası gereği desteğe ihtiyacı olan çiftçi bu anlaşmalara göre desteklemelerden mahrum bırakılmıştır. Tarımda yeniden yapılandırma projeleri adı altında, üreticiyi destekleyen tüm “ Tarımsal KİT”ler kapatılmış ve yağmalanmış, üretici desteklemelerden mahrum bırakılmış, tüccar karşısında savunmasız hale düşürülmüştür. Gümrükler sıfırlanmış, A dan Z ye tüm tarım ürünleri ithal edilmiş çiftçinin rekabet gücü kırılmıştır” şeklinde konuştu.
Çiftçilerin Üretim Araçlarına El Konulmuş ve Haczedilmişlerdir…
ZMO Samsun Şube Başkanı açıklamasının sonunda şunları dile getirdi. “2006 yılında çıkartılan 5488 Sayılı Tarım Kanunu’nun 21. Maddesindeki tarımsal desteklemeler için bütçeden ayrılacak kaynağın Milli Gelirin % 1 inden az olamayacağı hükmüne rağmen, hiçbir zaman bu oran gerçekleşmemiştir. Bu durum çiftçinin ektiğinden para kazanamaz hale gelmesine, girdi fiyatlarındaki artışa bile yetişemez duruma gelmesine sebep olmuştur. Kredisini ödeyemeyen çiftçinin tarlasına, traktörüne el konulmuş, üretim yapamaz hale getirilmiştir. Geçinemeyen çiftçi tarlasını ekemez duruma gelmiş ve üretimi terk etmek zorunda kalmıştır. Çiftçiliği bırakanların sayısı son 15 yılda % 23 e ulaşmıştır. Ekilemeyen arazi büyüklüğü de Belçika’nın yüz ölçümünü geçmiştir. İçinden geçtiğimiz PANDEMİ sürecinde tarım ürünlerinin, gıdanın ve beslenmenin önemi daha iyi anlaşılmıştır. “Paramız var ki alıyoruz“ zihniyeti bu dönemde iflas etmiş, her ülke ürettiğini kendi halkı için saklamıştır. Bugün yaşananlar tarım sektörünün asla ihmal edilemeyeceği gerçeğini, ortaya koymuştur.
Dışa bağımlı bir tarım sektörü bu ülkenin geleceği olamaz. Tarımda derhal bir üretim seferberliği başlatılmalı, gecikmeksizin somut önlemlerle üretim ekonomisine geçilmelidir” dedi.