Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN)- Samsun’un İlkadım ilçesindeki Süleymaniye geçidinde Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması için gençlerin ve STK’ların da katıldığı bir basın açıklaması düzenlediler.
Basın açıklamasında Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını Uğurcan Albak okudu.
“Düşüncelerini özgürce ifade eden her bir genç, bu toprakların vicdanıdır. Ancak ne yazık ki, o vicdan, bugün ülkemizde demir parmaklıklar ardına konulmuştur.
Dün bir kısmının salınmasına rağmen birçok üniversite öğrencisi, genç 19 Mart’tan sonra Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen gösterilere, eylemlere, mitinglere katıldıkları için tutukludur. Daha da vahimi, kamuoyuna ve medyaya da yansıyan veriler, tanıklıklar bu gençlerin cezaevlerinde insanlık dışı koşullara maruz bırakıldığını, fiziksel ve psikolojik şiddete, işkenceye, tacize uğradığını göstermektedir.
Tüm bunlara rağmen Adalet bakanlığı başta olmak üzere iktidar kanadından yapılan açıklamalarda hala yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna ilişkin nutuklar atılmaktadır.
Buradan soruyoruz” şeklinde konuştu.
Ne yaptı bu öğrenciler, bu gençler?
Tutuklu gençlerin suçlarının ne olduğunu soran Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri adına Albak sözlerine şöyle devam etti.
“Hırsızlık mı yaptılar? Cinayet mi işlediler? Kara para mı akladılar? Rüşvet mi aldılar? Çete kurup, mafya olup haraç mı topladılar? Pudra şekeri süsü verip uyuşturucu mu kullandılar? Yere kapaklandıklarında bile gözlerine biber gazı sıkacak kadar, tekme tokat müdahale edecek kadar orantısız güç kullanan, tam teçhizatlı polisleri mi darp ettiler? Elbette ki bunların hiçbirini yapmadılar. Peki, ne yaptılar? 19 Mart’tan sonra Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen barışçıl gösterilere, eylemlere, mitinglere katıldılar. Bu eylemlere katılan milyonlarca yurttaş gibi ülkede yaşanan hukuksuzluklara, haksızlıklara, en temel insan haklarının ayaklar altına alınmasına karşı çıktılar. Kayyum atamalarından YÖK sultasına kadar üniversitelerinin özerkliğini, bilimsel özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıran kuşatmaya yeter dediler. Gün geçtikçe artan barınma ve yemek, okul masraflarımız yüzünden eğitimimizi yarım bırakmak istemiyoruz” dediler. Başlarını sokabilecekleri, güvenli içinde kalabilecekleri bir yurt, sağlıklı yemek haklarını istediler. Diplomalı işsiz olmak istemiyoruz dediler. Mezun olduklarında torpilin, kayırmanın, mülakatın değil, liyakatin esas alınmasını istediler. Tüm bu taleplerini dile getirmek için ise sadece anayasal haklarını kullandılar. Toplanma haklarını, konuşma haklarını, itiraz etme haklarını kullandılar” ifadelerinde bulundu.
Gençliğe uygulanan baskılar geleceğimizi tehdit ediyor
Samsun emek ve Demokrasi Güçleri adına Uğurcan Albak, açıklamasının sonunda şöyle dedi.
“Bizler Emek ve Demokrasi Güçleri olarak ülkemizin aydınlık geleceği olan gençlerimizin haklı taleplerinin, mücadelelerinin hep yanında olduk. Bugün de yanlarındayız. Öğrencilerin eğitim hakkına sahip çıkan, 25 Mart’ta 1 günlük hizmet üretmeme kararı alan Eğitim-Sen MYK üyelerine verilen ev hapsi cezası verilmesi gibi hukuksuzluklarla, baskılarla karşılaşabileceğimizi biliyoruz. Ancak bedeli ne olursa olsun öğrencilerimizin, gençlerimizin, çocuklarımızın yanlarında olmaya devam edeceğiz. Çünkü bizler biliyoruz ki bir ülkenin caddelerinde, üniversitelerinde, kampüslerinde yankılanan genç sesler, o ülkenin yalnızca bugününü değil, yarınlarını da inşa eder. Dolayısıyla gençliğe uygulanan her baskı geleceğimizi tehdit eden bir gölgedir. Ve o gölgenin karanlığı toplumun sadece bir kısmını değil, tamamını kapsar. Hiç kimse unutmasın ki üniversite öğrencileri, gençler hepimizin geleceğidir. Bir ülkenin geleceği ise korkuyla değil, gençlerine duyulan güvenle yazılır. Bu topraklarda bir üniversite öğrencisi, bir genç, sadece anayasal haklarını kullandığı, eylemlere katıldığı için cezaevinde tutuluyorsa demokrasinin, adaletin elimizde kalan son kırıntıları bile zincire vurulmuş demektir. Bunun için ülkeyi yönetenlere, yargı mercilerine bir kez daha sesleniyoruz. Ülkenin geleceğini karartmayın, tutuklu öğrencileri, gençleri, çocuklarımızı derhal serbest bırakın. İşkence ve kötü muamele iddialarının bağımsız bir şekilde soruşturulmasının, sorumlulardan hesap sorulmasının önünü açın. Üniversitelerdeki polis ablukasından YÖK eliyle başlatılan soruşturma furyasına kadar uzanan öğrencilerimizi sindirme çabalarına son verin.”