MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
Samsun Kadın Dayanışması adına banka önüne kadar sloganlar atarak gelen kalabalık kadın kitlesi banka önünde 5 kadın tarafından basın açıklaması okundu.
Basın açıklamasını ilk olarak Nurcan Bölükbaş, konuşmasında şu ifadelere yer verdi.
“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günüyle ilgili Bulvar AVM Samsun Kadın Dayanışmasından 8 Mart 1857 de New York da dokuma işçisi kadınların, daha iyi çalışma koşulları için verdikleri mücadelede polisin kadınları fabrikaya kilitlemesi sonucu çıkan yangında 129 kadın işçi katledildi. 1910 yılında 2. Enternasyonalde Klara Zetkin’i ölen kadın işçilerin mücadelesi anısına 8 Mart’ın uluslararası kadın mücadele ve dayanışma günü olması önerisinin kabulü ile biz kadınlar, alanlarda yaşamımız, aklarımız ve özgürlüklerimiz için mücadelemizi büyütüyoruz. Basın açıklamamızı, depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, hayatta kalan ve yaşam mücadelesi veren insanlarımıza ve bu ağır yıkımda yine en ağır bedeli ödeyen kadınlarımız ve çocuklarımıza adıyoruz” diye konuştu.
AKP VE TEK ADAM REJİMİ ENKAZ ALTINDA KALMIŞTIR.
Nurcan Bölükbaş: “Gerici siyasal İslamcı iktidarın kazanılmış haklarımıza, laikliğe özel olarak kadınlara, LGBTİ+ lara ve toplumsal cinsiyet eşitliği talebine saldırısı yoğunlaşmışken, kadınlar Pandemi ve onun ardından gelen ekonomik krizle birlikte derinleşen ekonomik, sosyal ve siyasal eşitsizliklerin etkilerini en derinden yaşarken büyük bir deprem felaketi ile karşı karşıya kaldık. Deprem bir doğa olayıdır. Ama onu felakete çeviren iktidar eliyle uygulanan rantçı ve neoliberal politikalardır. Siyasal İslamcı iktidar, depremi bir felakete dönüştürmüş, AKP ve tek adam rejimi enkaz altında kalmıştır” şeklinde konuştu.
Samsun Kadın Dayanışmasının 2. Konuşmacısı Emine Uyarer’de, kalabalık kitleye şöyle seslendi.
“Kıyametin yaşandığı günlerde yakınlarını kaybetmiş çocukları bakanlık eliyle istismarcı, sicili bozuk tarikatlara ve cemaatlere verdiğinizi biliyoruz. Ülke koca bir yas eviyken, hukuku yok sayarak “evlat edinenle evlatlık arasında ‘Evlenme Engeli Yok’ diyerek çocuk istismarına yol açan fetvalar veren diyanetinizi de biliyoruz. Ülkenin dürt bir yanından, kayıtsız kalınan yaşamları kurtarmak ve dayanışmak için koşanlara salladığınız parmakları da biliyoruz. Ellerinde olduğu halde hızla bölgeye ulaştırmayıp sattıkları çadırları, gıdayı, kan için aldıkları parayı yani Kızılay’ınızı da biliyoruz. Feminist isyanımızla düzeninizi yıkacak, dayanışma ile yeniden kuracağız” diye konuştu.
BİZ KADINLAR ÇARESİZLİĞİ ORTASINDAYKEN DEVLET NEREDEYDİ?
Emine Uyarer, konuşmasını şöyle sürdürdü. “Şimdi biz kadınlar soruyoruz: Afet sonrasındaki yıkımın, acının yasın, soğuğun, çaresizliğin ortasında çamaşır yıkamaktan yemek yapmaya, çocuk bakmaktan hasta ile ilgilenmeye yine yaşamın bütün yükü biz kadınların üzerine yüklenirken devlet neredeydi? 11 ili etkileyen 5o binden fazla canımızı kaybettiğimiz ve yüzbinlerce vatandaşın evsiz kaldığı bu büyük depremde çadırlar neden hala her haneye ulaşmadı? Vatandaş soğuk kış gününde çadır diye inlerken Kızılay nasıl çadır sattı? En can yakıcı soruyu soruyoruz, enkazdan çıkan depremzede çocuklarımız tarikat yurtlarına kim tarafından hangi hakla verildi? Aile bakanı, çocuklar nerede sorusuna hangi aymazlıkla hastanede olduğunu varsayıyoruz diyebildi?” şeklinde sordu.
Samsun Kadın Dayanışması adına KHK’lı Emel Çakır, konuşmasında şunları söyledi.
“LGBT bireylere değil çadır, yemek, su bile verilmedi. Annesinin cenazesine alınmadı. Mülteciler dövüldü, itildi, yok sayıldı. Kanser hastası, yalnız 6 ay ömrü kalan 6 yaşındaki Yusuf Kerimin tutuklu, annesine uygulanabilecek Elektronik kelepçe, infaz erteleme gibi tedbirler varken yalnız ölüme terk ettiğinizi de biliyoruz. KHK’lı bir kadın göçük altından çıkarılıp hastaneden hapishaneye gönderildi. Depremzedeye verilen ucuz kredi KHK’lı depremzedeye verilmedi. Deprem ayrım yapmadan her haneyi yıkmışken enkaz altında kalan bölgede ayrımcılık yapmak hangi vicdana sığdı? Devletin sorumluluğunu yerine getirmemesi sonucu çaresiz kalan kadınlar, cinsel şiddete maruz bırakılıyor. Ayrıldığı eşinin evine sığınan kadına eski kocası tarafından kaynar su dökülmesi, herkesin gözü önünde bir erkeğin eşine tokat atması gibi şiddet ve aşağılamayla karşı karşıya kalıyoruz. Daha 3 gün önce İzmir de bir kadın yine ayrıldığı kocası tarafından polis korumasına rağmen çocuklarının gözü önünde katledilmiştir. 20 yıllık AKP döneminde günde an az 4-5 kadın erkekler tarafından öldürülüyor. Nasıl ki koruma kararına rağmen devlet kadınları korumuyorsa göçük altında kalan on binleri de günlerce kurtarmadıklarına şahit olduk. Kaybettiğimiz bütün kadınları unutmadığımız gibi depremde de sorumsuzluğunuz nedeniyle göz göre göre ölen tüm kadınların anıları önünde söz veriyoruz. Biz Kazanacağız, Biz Kazanacağız!”
BARİKATLARDA KORKU DUVARLARINI YILLAR ÖNCE YIKTIK!
Samsun Kadın Dayanışması adına 4. Konuşmacı olarak Arzu Özçelik, günün anlamını ve duygularını şu kelimelerle anlattı.
“Bu 8 Mart bize asrın felaketini yaşatanlar için bu düzenin çöküşünün ilanı olsun. Katillere söylüyoruz. Hesaplaşacağız. Biz kadınlar pervasız kaderci düzeninizi yıkacağız. Kadının emeğin yaşamın düzenini eşitlik ve özgürlük temelinde kuracağız. Kirli patriarkal kapitalist, sermaye devlet işbirliğinizi görüyoruz. Yaşamlarımızı yok ederek bizden çaldıklarınızı biliyoruz. Bizler AKP-MHP İktidarının kadın düşmanı politikalarına karşı boyun eğmiyoruz-eğmeyeceğiz. Feminist isyanımızdan aldığımız güçle birbirimizi sarmalayacağız. Kapitalizme karşı yan yana birlikte dayanışarak, birlikte mücadele edeceğiz. Biz kadınlar, özgür sömürüsüz bir dünyayı birlikte kuracağız. 20 yıllık AKP iktidarının karanlığında en zor zamanlarda meydanlarda Yan yanaydık. Barikatlarda korku duvarlarını, yıllar önce yıktık. Hep birlikte dayanışmayla ağlarımızı ördük. Eşit laik ve şiddetsiz bir yaşamı hep birlikte kuracağız. Her yanı çürüyen bu iktidarı yine birlikte göndereceğiz. Biz Kazanacağız.
TOPLUMSAL DAYANIŞMAYI BASKI İLE DURDURAMAZSINIZ!
Samsun Kadın Dayanışması adına son konuşmacı Merve Yağmur, şunları konuştu. “Bunca sorumsuzluğa beceriksizliğe ötekileştirmeye inat biz kadınlar hep birlikte yaralarımızı saracağız. Tüm kötülüğünüze karşı birbirimizi iyileştireceğiz. Dayanışma ve örgütlü mücadele ile yan yana yürümeye devam edeceğiz. Katliamı bize kader diye sunamaz, bu enkazın siyasi sorumluluğunu öyle helallik isteyerek üzerinizden atamazsınız. Toplumsal dayanışmayı baskı ile durduramazsınız. Hesap Vereceksiniz. Biliyoruz, birbirimizin çaresiyiz. Elimiz elinizde. Biz birlikte güçlüyüz. Toplumsal dayanışmayı büyütmekte ve birlikte mücadele etmekten başka yolumuz yok. Yaşamın her alanında sömürüye, ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe, yoksulluğa, erkek ve devlet şiddetine karşı direnmeye ve örgütlü mücadelemizi büyütmeye devam ediyoruz. Hiçbir kadın yalnız yürümeyecek, hiçbir çocuk yalnız büyümeyecek! Yaşasın 8 Mart. Yaşasın feminist mücadelemiz!” dedi.
Samsun Kadın Dayanışmasının etkinliğine Samsun Cadde üzerindeki halk ve esnaflarda “Kızılay Çadırlar nerede?” “Kızılay paralar nerede” ve “Hükümet İstifa” sloganlarına eşlik ettiler.
.
