MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
06.02.2023 tarihinde ülkemizin doğusunda toplam 11 ilimizi etkileyen, Kahramanmaraş merkezli deprem felaketiyle iligli olarak Mimarlar Odası sosyal tesisinde Mimarlar Odası başkanı Burak Şener yaptığı açıklamasında şunları söyledi. “Ülkemizin yaşadığı en büyük doğal felaket olarak tarihe geçen büyük deprem; Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa olmak üzere toplam on bir ilimizde büyük kayıplara neden olmuştur. Ülkemizde geçmişte yaşanan depremlerin tamamında olduğu gibi 6 Şubatta yaşanılan depremlerde de maalesef çok fazla kaybımız var. Yaşanılan depremin büyüklüğü tartışılmaz, Fakat yine diğer depremlerde de olduğu gibi, deprem neden olmasına rağmen, insanlarımızı binalar ve ihmaller öldürdü. Her seferinde tekrarlanan ve tekrarlanmaya devam eden ihmaller, topluma hep kader olarak sunuldu.”
YAPI DENETİM PROJELENDİRMELE EKSİKLİKLERİ TESPİT EDİLMİŞTİR.
Konuşmasını yapı denetimlerinin eksiklikleri üzerinden sürdüren Burak Şener; “Tüm ülke olarak birlik ve beraberlik içerisinde bölge halkımızın yaralarını sarmaya çalışsak da felaketin bıraktığı enkaz toplumsal öfkeyi de beraberinde getirmiştir. Bölgedeki binaların büyük bir bölümünün enkaz haline gelmesinde birçok parametre etkin olmakla beraber,
Yapıların önemli bir kısmının imar aflarıyla yasal hale getirilen binalar olması,
Yerleşim bölgelerindeki zeminlerin taşıyıcı kapasitelerinin düşük olması,
İmar planlamalarında yeşil alan olarak ayrılan zayıf ve sıvılaşma tehlikesi olan zeminlerin sonradan imara açılması,
İnşaatlarda kullanılan Beton kalitesinin düşük olması ve kolon-kiriş boyutlarının ile demir donatılarının yetersiz olması,
Binaların yapıldığı dönemde yürürlükte olan yönetmeliklere uygun olarak inşa edilmediği dolayısıyla proje ve uygulamada gerekli denetimin yapılmaması,
Gibi birçok, yapım- denetim- projelendirme eksiklikleri tespit edilmiştir.
Geçmişte ve günümüzde yaşanılan tüm bu felaketlere karşı hazırlıklı olmak, olası felaketlerde mal ve can kayıplarımızı en aza indirgemek bakımından;
ŞEHRİMİZDE,
Kentsel dönüşüm çalışmaları, riskli yapılardan oluşan bölgelerin yenilenmesine yönelik yapılmalıdır.
Kentsel dönüşüm mevzuatı rant ve siyasi amaçlı kullanılıp, kentin önemli noktalarına müdahale aracı yapılmamalıdır.
Bölgemizde Dere yatakları, taşkın sahaları, sıvılaşma tehlikesi yüksek bölgeler ile heyelanlı arazilerin önemli bir bölümünün yapılaşmaya açıldığı bilinmektedir. (Çay mahallesi, Yeni mahalle, Kuzey yıldızı, Odun pazarı, Kuyu sokak, Zeytinlik mahalleri, Çatalarmut, Recep Tayyip Erdoğan bulvarı civarı vb. gibi)
Bu alanlarla ilgili üretilecek yeni plan kararı ve imar tadilatlarında bu husus dikkate alınmalıdır.
Heyelanlı alanların ve zemin sıvılaşma tehlikesi olan bölgelerin haritasının yeniden gündeme getirilip araştırılmaların derinleştirilmesi sağlanmalıdır” diye konuştu.
BU BAĞLAMDA İLİMİZ SAMSUN’DA;
Samsun Mimarlar Odası başkanı Şener, açıklamasının devamında şunları söyledi. Geçmiş dönemlerde düzenlenmiş jeolojik etütler; son gelişmeler ve bilimsel esaslar çerçevesinde yeniden yapılmalı,
Odunpazarı ve Çatalarmut TOKİ konut bölgesine ait imar planları buna göre yeniden değerlendirilmeli, bilimsel verilere göre alınması gereken tüm tedbirler net olarak belirlenip, bu aşamada söz konusu bölgelerde yeni yapı ruhsatı verilmemelidir.
İki kez meclis gündemine getirilen ve komisyonlarda bekletmeye alınan büyük bir bölümünün heyelan bölgesi olduğu bilinen Kürtün Vadisi, imar planı düzenlemesi ile yapılaşmaya açılmamalıdır.
Samsun Nazım İmar Planı, çoğunluğu parsel ölçeğinde olmak üzere önerilen yüzlerce ayrıcalıklı plan değişiklikleri ve alınan kararlar nedeniyle bir saldırı altındadır. Plan tadilatları ile getirilen farklı fonksiyonlar ise imar planlarının dengesinin bozulmasına neden olmuştur.
Bu bağlamda en son 1980 yılında ele alınan Metropolitan bütüncül kent planı, yeniden tümü ile ele alınmalı, bundan sonraki süreçlerde Nazım Plan Tadilatı taleplerinde Mekansal Planlar Yönetmeliği uyarınca öncelikle Kamu yararı ve kent bütünü üzerindeki katkıları esas alınmalıdır.
Samsun Deprem Master Planı İvedilikle düzenlenmeli, bu plan yeni Nazım İmar Planı hazırlanması sürecinde esas alınmalıdır. Ülkemizde liyakatsizlik, disiplinsizlik ve otorite boşluğu ile yapılan siyasi müdahaleler, kamuda ve inşaat sektöründe olumsuz bir iklim oluşmasına neden olmuştur.
Bu kapsamda;
Bina inşaatlarında uygulamaların projesine, fen ve sanat kurallarına uygun sürdürülebilmesi için;
Proje ve uygulama sürecinde yer alan tüm bileşenler sürekli eğitime tabi tutulmalıdır.
Yapı Müteahhitleri için mesleki-kurumsal yeterlilik ve belgelendirilme sistemi yeniden düzenlenmelidir.
Yapı Denetim Yasası ve Uygulama Yönetmeliği, Mühendis ve Mimar odalarının da görüş ve önerileri dikkate alınarak yeniden hazırlanmalıdır.
Proje, Yapı üretimi ve Denetim süreçlerinde, anayasal kuruluş olan TMMOB ve bağlı odaların, yeniden etkin bir konumda görev alması sağlanmalıdır.
Mühendislik ve Mimarlık hizmeti bulunmayan kaçak yapılara karşı etkili denetim ve yaptırım uygulanmalıdır.
Yerel yönetimler tarafından, kaçak yapılara para cezası verilmesi yerine, yıkım kararlarının uygulanması yoluna gidilmesi caydırıcı olacaktır.
Kaçak yapılar, merkezi hükümetler ve yerel yönetimler tarafından siyasi destek ve gelir kapısı olarak görülmektedir.
Bu nedenle, kaçak yapılar çeşitli aflarla, üstelik Mühendislik ve Mimarlık hizmetleri ile denetiminden de muaf tutularak yasal hale getirilmektedir.
Benzer uygulamaların sonuçlarını, bu depremde ortaya çıkan mal ve can kayıpları ile bir kez daha acı bir şekilde tecrübe etmiş bulunmaktayız.
ÖZETLE VE ISRARLA DİYORUZ Kİ;
Burak Şener; “Ülkemizin bir deprem bölgesi olduğu gerçeğini unutmadan; depremin değil binaların, yanlış planlamaların geçmişte olduğu gibi bugün de binlerce insanımızı öldürdüğünü hatırlamalıyız. Depremin yıkıcı gücü karşısında şehrimizde güvenli binaların ve sağlıklı bir çevrenin oluşabilmesi için, yukarıda ifade edilen görüş ve öneriler acilen dikkate alınmalıdır” dedi.
SORUNLU OLAN İMAR PLANLARIMIZ, SORUNLU OLAN İMAR YÖNETMELİKLEİRMİZ!
Samsun Mimarlar Odası eski başkanı İshak Memişoğlu’da gündeme dair yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi. “Odamızın, şubemizin yapmış olduğu bu anlamlı çalışmadan, ürettikleri işlerle ilgili bazı şeyler aktarmak istiyorum. Şimdi tabi geçmişten bir bilinen Samsun’da bu manada sorunlu bölgelerimiz var. Biraz öncede özetle saydık. Daha doğrusu buradaki sayın başkanımızın da yapmış olduğu açıklama aslında tabi buradaki yaşananların bir afet, aslında bunu daha geniş kapsamlı açmak tabi zaman içerisinde de açacağız. Değerli vaktinizi almamak adına, şimdi bu anlamlarla ilgili geçmişten beri sürekli uyarılarımız var. Gerek mimarlar odasının gerek TMMOB’a bağlı diğer odaların özellikle inşaat mühendisleri odasının, Jeoloji mühendisleri odasının ancak maalesef bu anlamda bilim ve teknik daha doğrusu sağlıklı kentler oluşturma anlayışından ziyade daha doğrusu bu alanların ranta dönüştürülmesi anlayışı her zaman, ön plana çıktığı için bu manada bu yaklaşım, siyaset üzerinde, yerel yönetimler üzerinde daha baskın hale gelmiş durumda. Bu anlayışın, bu yaklaşımın aşılması gerekiyor. Bu alanların heyelanlı alanlar olduğu çok önceki yıllardan az önce bahsettim, 1980 yıllarda yapılan metafor kent yaptılar. Çok ciddi kapsamlı ve hatta ondan öncede yapılan kapsamlı araştırmalar neticesinde ortaya konmuş, bu alanların yapılaşmaya açılmaması, gerektiğine dair görüşler ortada. Ancak zaten sorunlu olan imar planlarımız, sorunlu olan imar yönetmeliklerimiz, sürekli bir takım baskılar neticesinde değiştirmek suretiyle bu alanlara değişik biçimde yapılaşmalar, yapılabilmelerin önünü açacak terimler getirilmektedir. Mesela geçmişte heyelan alanı olarak ifade edilen bu alanlar şimdi önlemli alan olarak imar planlarına işlenmiş. Bu manada önlemini alırsanız, burada istediğinizi yaparsınız gibi keyfiyete dönüştürülmüş ki bu doğru bir şey değil. Çünkü doğal yapıyla bu derece inatlaşmanın bir anlamı yoktur. Bu anlamda görüşlerimizi her defasında ifade ettik ediyoruz da. Yerel yönetimlerle mimarlar odası her zaman diyalog ve ortak çalışmaya açıktır. Zaten bu anlamda da özellikle de mimarlar odası Samsun şubesi, Samsun kenti bu konuda çok şanslı. Bu anlamda bilgili ve deneyimli kadroları, geçmişten bu anlamda donanımlı, kadroları mevcut. Bu konuda görüş ve fikir üretebilecek katkı koyabilecek kadrolar mevcut. Ancak, maalesef yerel yönetimlerin bizden bu manada bir talepleri olmamıştır. Her defasında ifade ettik biz, yerel yönetimlerle beraber kenti geleceğe taşımak adına, birlikte yürümek, birlikte üretmek istiyoruz. Fakat yerel yönetimler ne hikmetse kapalı kapılar ardında kendi düşünceleri, kendi fikirleri doğrultusu bu kente dair fikirler üretmeye devam etmektedir.”
YEREL YÖNETİMLER SORUN ÇÖZMÜYOR SORUNLARI BÜYÜTÜYOR!
Eski Mimarlar Odası başkanlarından Haluk Gürkan; “Mimarlar odası sadece bu mekan konusunda değil, kentin planlarının değiştirilmesi veya değişime zorlanması konusunda da, belediyeler hiçbir zaman kendi dışlarındaki bir takım, ihtisas sahibi kurumlardan, odalardan bilgi almak onlarla birlikte diye bir anlayışları yok. Kesinlikle de bizim gibi kurumlardan kaçarak bir takım kararlara varmak istiyorlar. Sonuç olarak da kentte sürekli büyük problemler çıkıyor. Ve bakıyorsunuz problem çözülmüş gibi hareket ederken belediye daha büyük sorunları ortaya çıktığını görüyorsunuz. En son ulaşım konusunda yapılan değişiklikler acaba Samsun’da ulaşımı ne derecede, ne kadar rahatlatmıştır? Bunları yaşayarak görüyoruz” dedi.