MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
Ülke genelinde olduğu gibi Kurtuluşun kenti Samsun’da da Cumhuriyetin ilanının 100. Yılına dair etkinliklere Samsun Mimarlar Odası da konferans salonunda dün saat 17.30’da “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılına Doğru” Mimarlık Haftası’23 resim sergisi, mimari sunumlar yapıldı.
Samsun Mimarlar Odasının etkinliğinde oda başkanı Burak Şener yaptığı konuşmasında şöyle dedi.
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak içinde bulunduğumuz, yılda cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlama mutluluğunu ve gururunu yaşamaktayım. Cumhuriyetin 10. Yıl, 50. Yıl, 75. Yıllarında yaşanan coşkudan daha çok bir asır boyunca yaşatılmış ve daha asırlarca yaşatacağımız, cumhuriyetimizi karşılamak bizim için tarifi olmayan bir duygudur. Büyük Atatürk en büyük eserimiz cumhuriyettir, özdeyişi ile cumhuriyetin önemini vurgulamıştır. Ülkemizin büyük Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet sayesinde onun hedef gösterdiği, çağdaş, uygarlık düzeyine erişmiş dünyanın bilimle ve uygar ülkelerin arasına geçmiştir. Ülkemizin insanların aydınlanmaları bilimsel alanlarda kazandığı başarılar tarımsal alanda gelişmeler, spor alanında ki başarılar, eğitilmiş insan gücümüzün giderek çoğalması, cumhuriyet yönetimi sayesindedir. 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkarak Millî Mücadeleyi başlatıp, 29 Ekim 1923 tarihinde de Türk milletinin karakterini ve adetlerini en uygun olan irade, cumhuriyet iradesidir diyerek ilan ettiği cumhuriyet Türk milletine bırakılmış en büyük miras ve vazgeçilmez değerdir. Her yıl gururla sevinçle kutladığımız, Cumhuriyet Bayramının, cumhuriyetimizin ilanından olduğu gibi yaşasın cumhuriyet diyerek karşılıyor ve bundan sonraki her Cumhuriyet Bayramı’nda aynı coşkuyu yaşayacağımızı ve yaşatacağımıza söz veriyoruz. Nice yüzyıllara ulaşma hedefiyle cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını yurdumuz için canını veren, tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.”
MİMARLIĞI BİR ÇEŞİT ORKESTRA ŞEFİ OLARAK DÜŞÜNMÜYORUM!
Mimar Pınar Erol’da “Yapılarda Dönüşüm, Tasarım ve Gerçeklik” başlığı altında bir konuşma ve sunum yaptı.
“Mimarlığa bakış açımdan bahsedelim. Okuduğunuz okulda da bir kültür etmiyorsunuz. Çıktığınızda bitirdiğiniz de çalışacaksınız, bilmiyorsunuz, ben mimarlığın her zaman, psikoloji sanatı olduğunu düşünüyorum. İyiliğe hitap ettiğini düşündüm. Bir sanat olduğunu ve kendini ifade etme, biçimi hiçbir zaman toplumun psikolojisi insanların bu tasarladığımız, gibi oda olabilir. Bir ürün, bir koltuk, bir kompleks, yerleşke veya bir park projesi hiç farkı olmaz. Bütün bunların insanların mutluluğu, huzuru, psikolojisi üzerine etkisi olduğunu düşündüm. Bunun bir yaşam sanatı olduğunu vurguladım. Gerektiğinde azmettirici olduğunu da düşünüyorum, hala düşünüyorum. İnsanlara ne verirsek, onu yaşıyorlar. Nasıl bir mekân yaratıyorsak o gün içerisinde yaşıyorlar. Birikimleri, performansları, o oranda artıyor. Aynı zamanda mimari esere ya da ürüne, ne olursa olsun, ben bunu bilişim olarak düşünüyorum. Bir koreografi gibi ele alıyorum. Bir şekil orkestra şefi olarak düşünmüyorum. Birçok disiplinleri bir arada tuttuğunu düşünüyorum. İçinde sanatı, zamanı, ışığı, bilimi, teknolojiyi, miyofiriline göre kesinlikle bakıldığını düşünüyorum. İçindeyken kendini, mutlu ve güvenli hissedebildiğimiz, hayat karışık mekân veriyorum. Açık hava programını bu başarıya ulaşmış biri olarak kabul ediyorum. Yine şu da çok önemli sadece bir sanat değil, sadece bir süsleme sanatı değil kesinlikle, sadece merdiven değil, sadece dolap çözmek değil, bu aynı zamanda yapıyı sıfırdan yaptığınız depreme dayanıklı olması, Jeolojik ekiplerin yapılması, iklimler dengesinin, kullanılan malzemenin seslere karşı duyarlılığı bütün bunların hepsinin bir arada çözülmesi gerekiyor. Ben en çok şunu seviyorum, bir projeye başladığımızda ofiste zaten bir enerji oluşturulmaya başlanıyor. Çalıştığım ekiplere, belli aralıklara ofiste topluyor kahve içerek, sohbet ederek, onlara biraz gaz vererek içselleştirmelerini sağlayarak, aslında projede onların da düşünmesini sağlıyorum, yaptığım bu oluyor. Başka türlü koordine edemiyorsunuz. Kontrol altında tutamıyorsunuz. Veya projenizin gerçekleşmesi için gerekli olduğunu düşünüyorum. Sadece ben işimi yaptım, hadi bu sen yap gibi bir şey yok bu hayatta Mimarlık hayatında” diye konuştu.
Programda Mimar Altan Karabulut, Çarşamba Mimarisi ve Dr. Öğr. Üyesi Evrim Düzenli’de Modern Kent Krizi ve Bahçekent konulu sunumlar yaptılar.