Haber: Mehmet Rebii Özdemir
(SAMSUN)- 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü nedeniyle tabip odasından kadınlarla birlikte 8 Mart öncesinde Samsun Tabip Odası başkanı Dr. Aydoğdu bir basın açıklamasında bulundu.
Samsun tabip Odası başkanı Dr. Sema Aydoğdu basın açıklamasında şöyle dedi.
“Kadınlar, erkek egemen düzene karşı emeğine sahip çıkmaya çalışırken, bir yandan da bedenlerine yönelen tahakküme karşı direniyor. Kapitalist Patriyarkal düzen, kendini kadın bedeni üzerindeki politikaları ile yeniden ve yeniden üretmeye çalışıyor. Yüz yılı aşkın süredir mücadelemiz büyüyor. “Varız, eşitiz, özgürüz” demeye devam ediyoruz! zincirlerimizi kırdıkça, eril hegemonik kapitalist düzen bizleri yaşamın her alanında aşağıya çekmeye çalışıyor. Bunun için bugün daha fazla dayanışma içerisinde, daha çok bir arada olmalıyız!”
Özellikle yoksul kadınları seçeneksiz bırakıldılar
Aile kavramı içine indirgenen kadınların toplumsal, sosyolojik, tıbbi ihtiyaçları hiçbir şekilde dikkate alınmadığına dikkat çeken Samsun Tabip Odası başkanı Dr. Sema Aydoğdu şu ifadeleri kullandı.
“Neden mi? İktidar uzun zamandır, Sağlık Bakanı’ndan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’na, kendi mensuplarını onlarca farklı söylemiyle kadınların emeği ve bedeni üzerine söz kurmayı iş edinmiştir. Kadınların kariyerinin annelik olduğu üzerinden çalışma yaşamında ne kadar yer alacağımız, bakım görevlerimizi yerine getirmemiz için ne kadar “esnek” olacağımız, kaç çocuk doğuracağımız ve nasıl doğuracağımız üzerine söz söylemeyi kendine hak saymakta, eşitsizlikleri derinleştiren denklemleriyle hayatımızı yeniden kurgulamaya çalışmaktadır. İktidar, yasal bir hak olan kürtajı kamu hastanelerinde erişilemez hale getirmiştir. Üreme ve cinsel sağlık hizmetleri birinci basamakta neredeyse durdurulmuştur. Unutmayalım ki; kürtaj, karşılanmamış üreme sağlığı hizmetlerinin yarattığı bir gereksinimdir ve üreme sağlığına erişim kısıtlılığı da yine Sağlıkta Dönüşüm Programı ile mevcut sağlık politikalarının sonucudur. Kamu hastanelerinde hak olmasına rağmen kürtaj hizmetine erişemeyen kadınlar, ya özel hastanelerde para ile bu hizmete erişmekte ya da merdiven altı kuruluşlar yahut kendi olanaklarıyla kadın sağlığının riske atıldığı koşullarda ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadırlar. Çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlara tek adres özel hastaneler gösterilmiş, özellikle yoksul kadınlar seçeneksiz bırakılmıştır. 2024’ün sonu itibariyle açıklanan “Normal Doğum Eylem Planı”, “Aile Enstitüleri” ve “Nüfus Politikaları Kurulu” uygulamaları ile kadın, artışı hedeflenen nüfus politikalarının tam ortasına ve ailenin içerisine konumlandırılmıştır. Kadınların daha fazla doğum yapabilmesi hedefe konulmuş, bunun yanı sıra kadınların ne tür bir yöntemle doğuracağına dahi müdahale alanları açılmıştır. Üzerine 2025 “Aile Yılı” ilan edilmiştir. Ne yazık ki bu eylem planlarının hiçbirinde kadının birey olarak kendi kararlarını alabilme hakkı görülmediği gibi; kadın sağlığına ilişkin aşılama, üreme sağlığı hizmetlerine birinci basamaktan itibaren ücretsiz erişim gibi temel koruyucu sağlık hizmetlerindeki eksikliklere dair en ufak bir planlama yer almamaktadır. Aile kavramı içine indirgenen kadınların toplumsal, sosyolojik, tıbbi ihtiyaçları hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır” diye ifadelerde bulundu.
Kadınlar emekleri ve bedenleri için mücadeleye devam edecek
Samsun tabip Odası başkanı Dr. Sema Aydoğdu, açıklamasını şöyle sürdürdü.
“Bir yandan mevcut sağlık politikaları sonucunda bebekler ölürken, nüfus artışı neye hizmet edecektir; bu da ayrı bir tartışma konusudur. “Aile Yılı” başlığı altında halihazırda toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayamayan yasalara müdahale hazırlıklarına da girişilmiştir. Devletlerin görevi yurttaşların haklarına erişimde etkin rol almak ve engelleri ortadan kaldırmaktır! Tüm bu gidişatı kabul etmiyoruz, kabul etmeyeceğiz! Kadınlar bedenleri ve emekleri için mücadeleye devam edecektir. Bugün 14 Mart’a giderken, TTB olarak haykırıyoruz: Herkes için başka bir sağlık sistemi mümkün! Kadınların ihtiyaçlarına kör olmayan, birinci basamaktan itibaren eşit, nitelikli, ulaşılabilir, sağlık hizmeti mümkün. Nasıl mı? En başta erkek egemen dilden vazgeçilmesi ile, Kadına yönelik şiddete karşı yasaların ve uluslararası sözleşmelerin etkinleştirilmesi, İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmesi, 6284’ün etkin uygulanması ile, Sağlık alanı dahil tüm çalışma alanlarında şiddetin ve Mobingin önlenmesi, çalışma alanlarında kadınların ihtiyaçlarının gözetilmesi ile, Kadın emeğindeki eşitsizliklerin ve sömürünün engellenmesi, çalışma alanlarına ve yönetim kadrolarına kadın kotası getirilmesi, cinsiyetsizleştirilmiş bir çalışma hayatının eşitlikçi şekilde desteklenmesi ile, En başta ücretsiz üreme ve cinsel sağlık hizmetlerine, kürtaja erişime dair engellerin kaldırılması ile, HPV aşısının ve kadın sağlığını ilgilendiren tüm koruyucu sağlık hizmetlerinin ücretsiz ve ulaşılabilir hale getirilmesi ile, Çalışan kadınlar için kadın dostu güvenli alan, cinsel sağlık ve üreme sağlığı odası, emzirme için uygun alan ve çocuklar için kreşler sağlanması ile Hem anne hem baba için en az altı ay devredilemez ücretli ebeveynlik izni ile Kadınlara özgün sağlık ihtiyaçlarının tanınması ve erişimdeki engellerin kaldırılması ile, Cinsiyetlendirilmiş tıp eğitiminin eşitlikçi hale getirilmesi ile, Sağlığa daha fazla bütçe ayrılması ile mümkün! Hayatımız, emeğimiz, özgürlüğümüz için eşitlik istiyoruz!