Samsun şubeleri olan 4 Eğitim Sendikası (Eğitim-Sen, Eğitim-İş, Öğretmen Sendikası ve Hürriyetçi Eğitim-Sen) Öğretmenevi önünde toplanarak Samsun valiliği önüne kadar yürüdüler ve valilik bahçesinde basın açıklamasında bulundular
MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
(SAMSUN)- Samsun Eğitim-Sen, Eğitim-İş, Öğretmen Sendikası ve Hürriyetçi eğitim-Sen üyeleri bugün üretimden gelen güçlerini kullanarak bir günlük iş bırakma eylemi yaptılar. Samsun öğretmenevi önünde toplanan 4 sendikanın yöneticileri ve üyeleri kortej halinde sloganlar atarak Samsun valiliği kampüsüne kadar yürüdüler. Valilik kampüsünde 4 sendikanın yöneticileri ayrı ayrı açıklamalarda bulundular.
Basın açıklamasını ilk olarak özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Sekreteri Hüseyin Aksoy şu ifadelerle seslendi.
“Başta hayatını kaybeden öğretmen arkadaşımızın ailesi olmak üzere tüm eğitim camiasına baş sağlığı ve sabır diliyorum. Üzüntümüz çok derin, öğretmen arkadaşımızı şahsen tanımıyor olsak da bizler aynı hedef doğrultusunda, aynı ideallerle ve aynı kaygılarla yaşayanlar, yani öğretmenler olarak, birbirimizi çok iyi tanıyoruz. İbrahim öğretmenimizin üzüntüsü yüreğimizde, bütün derinliğiyle yer almakta. Bu cinayetin, öğretmenlikteki sömürünün ve güvencesizliğin sonucu olduğunu biliyor, bu güvencesizliği şu ana kadar yeterli noktada durdurmanın da vizdan azabıyla kahroluyoruz. Bu sömürü mesleğimizin üzerindeki bu sömürü öyle bir sömürü ki, bugün bu yaslı günümüzde, sendikamızın 13 bin üyesi alanlara inmekte, sıkıntı yaşamaktadır. Özel sektörde denetimsizliğin güvencesizliğin olmayan iş koluna hapsolmanın sonuçları olarak, bugün bizler istediğimiz ölçüde, bu onurlu yas gününde bu bir araya gelişte, sendikamız olarak burada top yekun burada olamamanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Bunları anlatıyoruz, çünkü kaybettiğimiz arkadaşlara ve mesleğimize bu mücadeleyi büyütmek gibi bir borcumuz var” diye konuştu.
Eğitim-İş Genel Merkez Genel Sekreteri Cengiz Sarıyer konuşmasında şunları söyledi.
“Bugün bir acı olay karşısında eğitim emekçilerinin alanlarda birleştiğini gördük. Ülkemizin aydınlık yüzlü öğretmenleri bugün dersi meydanlarda veriyor. Vermeye de devam edecektir. Önümüzdeki süreçte bütün eğitim sendikaları aklını, bilgisini, deneyimlerini, mücadelelerini ortaklaştıracaktır. Buna inancımız tamdır. Savaşlarda bile hedef alınmaması üzerine uluslararası anlaşmalar olan dünyanın en güvenli mekanları olması gereken okullar, Türkiye’de şiddet sarmalının kucağına itilmiştir. İstanbul Eyüp Sultan’da ki özel bir lise de silahlı saldırının yaşanması ve bu saldırı sonucunda bir eğitimcinin yaşamını yitirmesi okullarımızın güvenlik açısından geldiği son durumu da gözler önüne sermiştir. Okuluyla, öğretmeniyle ve müdürüyle yaşadığı sorunlar nedeniyle yönetmelikler çerçevesinde okuldan atılan bir öğrenci 5 ay önce atıldığı okula silahla girmiş ve okul müdürünü makam odasında kurşun yağmuruna tutmuştur. Silahlı saldırı sonucunda ağır yaralanan okul müdürü İbrahim Oktugan, ne yazık ki ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir.”
Eğitim-Sen Samsun Şube başkanı İsmail Yavuz’da konuşmasında iunları ifade etti.
“Sokaklarda sloganlarımızla aslında nereye mesaj vermek istediğimizi çok net bir şekilde ifade ettiniz. Vur vur inlesin Yusuf Tekin dinlesin. Sloganlarınızla birleşe birleşe kazanacağız dediniz, biz bugün 4 sendika olarak bu eylemi hep birlikte yaptığımızda nasıl bir güç olduğumuzu hep beraber gördük. Biz bu yüzden diyoruz ki, bizim için birleşik eğitimciler mücadelesi, birleşik emek mücadelesi eğitimcinin öğretmenin okulda çalışan personelin gerçek sorunlarını mutlaka ve mutlaka çözecektir. Uzun yıllardır, bilimsel, laik, nitelikli, kamusal eğitim mücadelesi veriyoruz. Aslında sorunların temel kaynağı burada biraz önce, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasından arkadaşımız dile getirdi. Evet hepimiz, buradaki öğretmenlerin büyük çoğunluğu bu bilimsel, kamusal, nitelikli eğitim geçerek bugün öğretmen oldular. Asıl sorun eğitimin uzun yıllardır kamusal olma niteliğinin aşındırılmasıdır. Asıl sorun eğitimin içeriğinin boşaltılmasıdır. Asıl sorun eğitimin laik düzeninin ortadan kaldırılmasıdır. Bugün İbrahim hocamızın şahsında burada toplandık. Nice dostlarımızı, nice kardeşlerimizi eğitimdeki şiddetin sonucunda kaybettik. Onları buradan saygıyla selamlamak istiyorum. Kadın öğretmen arkadaşlarıma seslenmek istiyorum. Geçen hafta biliyorsunuz Saadet Çay öğretmenimizi kaybettik. O öğretmenimiz kadın cinayetine kurban gitti. Aslında her biri bir sistem sorunu ve biz sorunu gün geçtikçe daha fazla iliklerimizde hissediyoruz. Bu yüzden, yaşanan bu şiddet olayları adeta bir bakanlık komplosudur. Bu durum eğitim emekçilerini itibarsızlaştırma politikasıdır” diye konuştu.
Hürriyetçi eğitim-Sen Samsun 1 Nolu Şube başkanı Gökmen Yayla’da şunları söyledi.
“Can korkusuyla çalışmak istemiyoruz. Can güvenliğimiz sağlansın gerekli tedbirler alınsın istiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımları ile öğretmenlik meslek kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği mesleğimizin itibarsızlaştırıldığı koşullarda, savaşlarda bile hedef alınmayan eğitim emekçileri okullarda şiddetin hedefi olmaya devam ediyor. Önceki gün ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir meslektaşımızı hayattan ve öğrencilerinden koparan ne basit bir öfke krizi ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgilidir. Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi CİMER uygulamasının bizlere karşı bir sopaya dönüştürülmesi MEB’nın eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur.”