Görme engelli Emrah Dalgıç; “Evimizden çıktık, eşimle birlikte Tramvaya doğru giderken Türk Telekom’un çalışma yaptığı ve rögar kapağını açık bıraktığı yere 8 aylık hamile eşim düştü onu kurtarmaya çalışlarken bende düştüm” dedi.
MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
(SAMSUN)- Altı Nokta Körler Derneği Samsun şubesinin görme engelli üyesi Gülderen Durna Dalgıç’a olay günüden 1 hafta öncesi 7 Temmuz 2024 tarihinde coşkulu bir doğum günü partisi düzenlemişlerdi. Samsun’un Atakum ilçesinde Güzelyalı mahallesinde yaşayan görme engelli Gülderen Durna Dalgıç ile eşi Emrah Dalgıç tramvaya doğru giderken Türk Telekom’un çalışma yaptığı ancak kapatmadığı rögara 8 aylık hamile Gülderen Durna Dalgıç, açık olan rögara düştü. Ona yardım etmek isteyen eşi görme engelli Emrah Dalgıç’ta yüzü koyun düşerek alnından yaralandılar.
OMÜ Tıp Fakültesi Doğumhane de kontrol altında tutulan görme engelli hamile Gülderen Dalgıç’ın eşi olayla ilgili olarak şunları söyledi.
“10 yıl önce geçirdiğim bir trafik kazası sonucu görme yetimi kaybettim. Tamamen görme engelliyim. Olay anı evimizden çıktık. Bizim evimiz orada. Evden çıkıp hemen sola doğru dönüp tramvaya doğru gidiyorduk. Kimlik kartını çıkaracaktık eşimle birlikteydik. Eşimin de elinde bastonu, benim de elinde baston vardı. Biraz ileri gittik, yani bizim evimizde çok kısa bir mesafe yani 50 metre 70 metre gibi bir mesafede. Bastonu sağ tarafa atınca, sola doğru ayağına atınca eşim birden kol kolaydık zaten. İçine düşüyordu, ben de o anda tuttum eşimi, yani kolundaydım zaten, ben de bırakmadım. O direkt açık olan rögar kapağının içine düştü. Ben de yüzüstü rögar kapağına kafamı vurdum. Ve orada Türk Telekom’un taşeron firmasının çalışan elemanları, dubaların olduğunu söyledi. Yanımıza geldi, siz niye buradan geçtiniz? Dedim siz görmüyor musunuz? Biz geliyoruz buradan, görme engelliyiz. Bizi uyaramıyor musunuz? Tabi ben de o anda hasar aldım. Lütfen eşimi çıkaralım dedim. Eşimi çıkardık, eşim 8 aylık hamile, çok büyük bir güçlük içinde eşimi çıkarttık oradan. Ben baya bir kan içindeydim, ambulansın gelmesini bekledik. Ambulans gelince ben şikayetçi olduğumu ve polis gelmeden hiçbir şekilde ambulansla da bir yere gitmeyeceğimi belirttim. Bu tür olaylar sık sık yaşanıyor ülkemizde.
Yani bunları gidermek için illa birinin canının mı gitmesi lazım? Ya benim çocuğum orada olsaydı, çocuğum gitseydi. Ya da yürüyen bir yaşlı bir insan olsa, bir görüntü olsa, fark etmiyor insan olsun.
Yani illa can vermek mi gerekiyor bunların önüne geçmek için? Ben bu güvenlik önlemlerinin alındığını belirten bazı haber ajansları olmuş. Hiçbir şekilde güvenlik önlemi alınmamıştır. Lütfen bu konuşmalarının da kesilmeden net bir şekilde yayınlanmasını istiyorum. Bu davanın hiçbir şekilde peşini bırakmayacağım. Ve ben ya bir başkası ya bir gören, görmeyen hiç önemli değil. Herhangi birinin canına bir şey olmaması adına bu davanın peşini hiçbir şekilde, sonu ne olursa olsun bırakmayacağım. Eşim şu an yatıyor doğumhanede, müşahede altında bebeğimizin kalp atışları dinleniyor. Ara ara kalp atışları azalıyor, bu şekilde devam ederse sezaryenle alınacağı söyleniyor. Yani şu an bize o tarzda bir söylendik bulunmadı ama bilmiyoruz. Korku içindeyiz, bir an önce eşimin ve çocuğumun sağlığına kavuşmasını istiyoruz. Bu Türk Telekom olsun ya da bir başka firma olsun bu tür insanlar eğer çalıştırılıyorsa iş eğitimi almıyor mu? Güvenlik eğitimi alınmıyor mu? Yani oraya bir ne bileyim barikat kurulmuyor mu? Yani çizgi şeklinde ne bileyim yani bir şeyler yapılmıyor mu? Yani bu insanlar eğitimsiz mi geliyor oraya? Bunun önlemleri alınmayacak mı? İlla bir can mı vermek lazım? Yani oradan birinin ölüsünü mü çıkaracağız yani? İlla bir ölü mü çıkması lazım? Bunların düzeltilmesi için” dedi.
Görme engelli Gülderen Durna Dalgıç ile Emrah Dalgıç çiftine destek olmak için ve geçmiş olsun demek için hastanede bulunan Altı Nokta Körler Derneği başkanı Ufuk Gürbüz, şöyle dedi.
“Bugün gerçekten çok üzüntünün ötesinde artık yeter noktasına geldiğimiz bir günü yaşıyoruz. Gerek Emrah Dalgıç gerekse Gülderen Dalgıç Hoca Hanım’a bugün düştüğü durum ne ilk neredeyse son olmayacak noktasında bir durumdayız. Biz görme engelliler özgür yaşayamayacak mıyız? Bu kenti yönetenler hiç mi bizim özgürce, kaliteli, konforlu ve standart içerisinde yaşamamız için bir şey yapmayacaklar mı? Biz bir insan olarak vergimizi ödüyoruz her türlü sosyal hayatın içerisinde. Acaba bu can güvenliğimiz Gülderen Hoca hanımın ve bebeğinin eğer bugün üzücü acı durumuna karşılaşsaydık bunun vebalini bunun sonucunu kim karşılayacaktı? Tabii ki Emrah Dalgıç arkadaşımız ve eşi Gülden Hanım karşılayacaktı. Acı oraya düşecekti, bakın artık yeter diyoruz, gerek Türkiye Körler Federasyonu'na bağlı devletler, gerekse 6. Körler Derneği genel merkez ve şubelerimiz ve Samsun şubesi olarak, az önce Emrah Dalgıç, arkadaşımızın söylediği gibi, hukuki yolunda ne gerekiyorsa biz onların yanındayız. Gerek sosyal gerekse hukuken her türlü mücadelemiz ne gerekirse bütün birikimlerimizde. Artık yeter, sonuçta biz de bir insan olarak yaşamak istiyoruz. Bu kadar aptalca şekilde o kapak açılıp da iki görmen gerek arkadaşımızın can güvenliği bu kadar riske atılır mı?
Yani bugün bu ülkeyi, bu ili yönetenler yaklaşık 7 milyon engellinin yaşamları için ne yapacaklar? Ne yapıyorlar? Bu bir sınama mı?
Bir sınanmak için az önce Emrah arkadaşımız söyledi. İlle camı verelim bir şey için onu bir daha yapılması için. İlle bir şeyden zağar mı görmek gerekiyor? İlle onun ortadan kaldırılması için, biz hukuken arkadaşlarımızın yanındayız. Her türlü avukat, her türlü sosyal baskı, toplum mücadelesi, kamu vicdanını harekete geçirmekle kaydıyla sokaktayız, alandayız, onların yanındayız. Çünkü son olarak şunu söylüyorum, bugün onlara, yarın bizlere olabilir diyor. Basın medyaya çok teşekkür ediyorum. Demokrasinin dördüncü kuvveti olan sizlere bugün katılan basın arkadaşlarım sizlere çok teşekkür ediyorum. Sağ olun.
Biz suç duyurusunda zaten birlikte buluştuğumuz ayrıca kendilerinin bugünkü avukatlık konularında biz zaten işin tarafıyız. Bir parçasıyız zaten. Arkadaşlarımız sadece bireysel bir sorunla karşı değil ki.
Sorun hepimizin, tabii ki biz de aynı şekilde aynı hukuki yola biz de başvuracağız.”