MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri adına 1 Eylül Dünya Barış Gününe dair konuşmasının öne çıkan başlıkları şöyle:
“İnsanlık tarihi boyunca tüm dünya halkları eşitsizlik adaletsizlik ve iklim krizi ile boğuşurken egemenler silahlanma ve savaş peşinde oldu. Tarih boyunca milyonlarca cana, doğa katliamına, tarifsiz acılara yol açan savaşın sonuçlarına rağmen silah harcamaları sürekli artıyor, yeni nükleer silah denemelerinin ardı arkası kesilmiyor. Ülkeler arası silahlanma yarışı uzayda gerçekleştirilen yeni silah denemeleri ile daha tehlikeli bir hal alıyor. Sadece dünyayı değil galaksimizi tehdit eden bu çılgınlığın arka planında her zamanki gibi sınırsız kar güdüsü, sömürü çarkı ve sınıfsal hegomonik güç savaşları yatmaktadır” ifadelerinde bulundu.
YAŞADIĞIMIZ COĞRAFYA DA HALEN SAVAŞLAR ÇATIŞMALAR YAŞANMAYA DEVAM EDİYOR…
“İnsanlık tarihinin kanlı savaşlarından biri olan İkinci Paylaşım Savaşında Almanya’nın Polonya’yı işgali süresince milyonlarca insan katledildi, soykırıma uğradı ve kentler yok edildi. Geride milyonlarca ölü, milyonlarca engelli, yerle bir edilmiş kentler, yeri belirsiz gömülü halde tonlarca patlamamış mühimmat ile büyük bir acı ve gözyaşı bırakıldı! Bu acıların bir daha yaşanmaması için 1981 yılında, “1 Eylül” Dünya Barış Günü olarak ilan edildi. Halen Emperyalist, gerici güçler sermayenin sınırsız ve koşulsuz dolaşımı için kan dökmeye, işgale ve büyük bedeller ödenerek elde edilmiş temel hak ve özgürlükleri ayaklar altına almaya devam ediyorlar” şeklinde ifadelerde bulunan Arzu Özçelik, Demokrasi, özgürlük ve barış içinde yaşamayı şöyle özetledi.
“Oysaki ırk, dil, din ve kültür farkı gözetmeden demokrasi, özgürlük ve barış içinde bir arada yaşamamız mümkün. Buna rağmen Dünyada ve yaşadığımız coğrafyada savaşlar, çatışmalar, hala yaşanmaya devam ediyor. Ve bizler bu ortamda 1 Eylül Dünya Barış Gününü kutlamaya çalışıyoruz. Emperyalist, gerici güçler kendi politikalarının neden olduğu mültecilik, göçmenlik üzerinden halklar arasındaki milliyet, din, dil, mezhep ve etnik kimlik farklılıklarını düşmanlaştırma politikalarına, savaşlara gerekçe haline getiriyorlar. Halen devam etmekte olan Rusya Ukrayna savaşı emperyalistlerin güç/paylaşım savaşı olup, bedelini ise milyonlarca insan ödemektedir. Pek çok insan yaşadıkları kenti terk etmek zorunda kalmış ve çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir” diye konuştu.
SAVAŞ POLİTİKALARI BİNLERCE MÜLTECİLER / GÖÇMENLER YURDUNDAN EDİYOR!
Emek ve Demokrasi Güçleri adına konuşmasını sürdüren Özçelik, konuşmasının bu bölümünde şunları söyledi. “Öte yandan Ortadoğu’nun içinde bulunduğu çatışma ve savaş koşulları başta Kürt halkı olmak üzere tüm Ortadoğu halkları, emperyalist güçler ve iktidar güçlerince rant ve paylaşım çerçevesinde oyalama, inkar ve çözümsüzlük politikalarında ısrar ediyor, çatışmaları derinleştiriyorlar. Kürt illerinde uygulanan sömürge, imha ve ayırımcılık Türkiye’nin savaş politikalarının sonucudur. Sınır ötesi operasyonlar adı altında binlerce insanın ölümü ve coğrafyasının dışında göçmen/mülteci olarak yaşamak zorunda kalmaları uygulanan savaş politikalarının sonucudur. Savaşın bir sonucu olarak göçmen ve mültecilerin ülkelerini terk etmek zorunda kalmaları, iktidarların ise mülteciliğe yol açan politikalara yönelmesi gereken öfkeyi savaşların mağdurlarına yönelterek bir yandan yeni çatışmaların fitilini ateşliyor, öte yandan da iktidarlarını pekiştirmeye çalışıyor. Egemenlerin savaşçı politikaları sonucunda ülkemizde derin bir ekonomik kriz ve yoksulluk yaşanmakta olup, sürekli bir ekonomik kriz hali oluşmuştur. Dünyada ve ülkemizde artan çatışma koşullarında kadınların haklarına yönelik saldırı, kadınlara kölelik koşullarında yaşam dayatması, çocuk yaşta evlilik, taciz ve tecavüzlerin normalleştirilmesi gibi koşullarla kadınlar, yaşamak durumunda kalmıştır. Coğrafyamızda AKP/MHP faşizminin uyguladığı kadın düşmanı politikalar sonucunda pek çok kadın katledilmiş, tacize/ tecavüze uğramış, hatta kadınlar kendilerine tecavüz eden erkekle evlenmek zorunda bırakıldığı yasalarla karşı karşıya kalmıştır. Biz kadınlar biliyoruz ki; iktidarın sergilemiş olduğu kadın düşmanı politikalarının sebebi kadının gücünden, iradesinden ve direngenliğinden korkmasındandır. Kadınların bu gücünden kaynaklı mevcut İktidar tarafından toplumsal yaşamın dışına itilmeye çalışılmaktadır. Kadın cinayetlerinin önlenememesi, kadına yönelik taciz ve tecavüzün artması böylesi bir şiddet ve savaş ortamının sonucudur” şeklinde konuştu.
SAMSUNLULAR, BARIŞ İÇİNDE BİRLİKTE YAŞAMANIN EN TEMEL HAK OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİRLER!
Samsun Emek ve Demokrasi Güçleri adına konuşmasını sürdüren Arzu Özçelik, şunla ifade etti. “Nefret saikı ile LGBTİ + lara yönelik fobik saldırıların ve söylemlerinin her geçen gün artışına tanık olmaktayız. Ekmeğimize, geleceğimize, aşımıza, ormanımıza, suyumuza göz dikenler, halkların bir arada yaşama iradesini de iktidarları için en büyük tehdit olarak görüyorlar. Yitip giden hayatların yanı sıra doğa tahribatının dünyanın geleceğini tehdit eder düzeye ulaşmasının son kanıtı olan pandemiye, yaşanan orman yangınları ve sel felaketleri gibi açık göstergelere rağmen doğa talanı, HES’ler, canlıların yaşam alanlarının ortadan kaldırılması, orman yangınları, sera gazlarının kullanımı vb. devam ediyor. Sermaye ve rant için yaşama dair ne varsa ortadan kaldırılması zerre kadar umurlarında değil! Samsun halkı biliyor ki İnsanlığın barış ve dostluk içinde eşit, özgür ve adil olarak birlikte yaşamak en temel insan hakkıdır. Bizler Adaletsizlikle; ayrımcılıkla, talanla mücadele etmek yerine, halkları birbiri ile savaştıran çatıştıran ve ötekileştiren egemenlere buradan haykırıyoruz. Bizler barışta, özgürlükte, kardeşlikte inat etmeye devem edeceğiz. Emperyalistlerin ve onların işbirlikçilerinin, güç ve sermaye kavgalarının bizi bölmesine izin vermeyeceğiz. Sömürünün olmadığı; dil, din, ırk cinsiyet ayrımının yapılmadığı eşit adil özgür bir dünya için, sizin savaşçı çatışmacı ayrıştırıcı, düşmanlaştırıcı, diliniz ide politikalarınızı da kabul etmiyoruz. Bizler'savaş çığırtkanlığına' karşı, yüreği emekten, barıştan, insan sevgisinden ve demokrasiden yana olanlar, bir arada yaşama hakkını her koşulda savunanlar, er ya da geç barış içinde bir arada yaşamanın mümkün olduğunu başta emperyalistler ve onun işbirlikçilerine göstereceğiz. Barış için mücadele ederek bu savaşın kazananı olacağız. Samsun Emek ve demokrasi güçleri olarak 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde ve her gün savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunacağız ve savunmaya devam edeceğiz” dedi.