Samsun Büyükşehir belediyesinin CHP’li grup başkanvekili Dr. Atila Tekcan, bugün mecliste SASKİ genel müdürlüğünün stratejik plan, bütçesi ile gene durumuna ilişkin eleştirilerde bulundu.
Samsun Büyükşehir Belediyesi CHP’li grup başkanvekili Dr. Atila Tekcan eleştirisinde şunları söyledi.
SASKİ’nin en son yapılan Genel Kurul toplantısında %15 indirime gitmesi olumludur ama kesinlikle yeterli değildir. Su fiyatlarının Hayatın vazgeçilmesi olan SU, hükümetin olumsuz politikaları ile vazgeçilmez yaşam kaynağımıza erişimi hakkaniyet kuralları dışına taşımıştır. Kimse suda indirim yaptık diye pian yapmaya çalışmasın biraz sonra %5 fiyatlara zam yapma kararı oylanacak. Su fiyatlarınızı, politikalarını iyi çalışın ikide bir indirim, bindirim yapmayın. Biz Su fiyatlarının artışına karşıyız. Su fiyatları hala enerji fiyatlarının bile üstündedir ve bu gidişle üstünde olmaya devam edecektir. Ayrıca TÜFE denilen baş belası su faturalarında uygulanmaya ettikçe, her ay otomatik zam geldiği sürece birkaç ay sonra bu indirimde bir önemi kalmayacaktır. Devlet Su idareleri ile vatandaşı baş başa bırakmış, kendi kabuğuna çekilmiştir. Cumhurbaşkanlığı her eve temiz su götürün diye talimat vermiş lakin para vermemiştir. Su idarelerinin finansmanında Devlet yok denecek kadar azdır. Ödediğimiz Vergilerden su idareleri çok küçük pay almakta tüm külfeti vatandaşa yüklemektedir. Şimdi konunun SASKİ açısından hikayesine ve ayrıntısına bir bakalım;
2014 yılında yürürlüğe giren Bütün şehir Yasası ciddi mali yük olan altyapı, kanalizasyon, içme hatlarının yenilenmesi ve mega projelerin büyükşehir belediyesi eli ile yapılmasını öngörmüş lakin Mahalli İdarelere bütçe artışı yapılmamıştır. İller Bankasından gelen gelir toplam SASKİ gelir bütçesinin %17‘ni oluşturmaktadır. SASKİ %83 Kendi öz geliri ile tüm yükümlülükleri yerine getirmeye çalışmaktadır. Merkezi İdareden gelen pay artış oranı %37 oranındadır. Ama inşaat maliyet artış oranı %300’lere dayanmıştır. SASKİ kendi geliri ile bundan sonraki yatırımların finanse etmesi olanaksız hale gelmiştir.
Bütünşehir Yasası ile İlçe Belediyeleri ve Özel İdareden SASKİ’nin devir alınan su tesis ve yatırımları iktisadi ömrünü tamamlamamış, teknolojisi bitmiş hurda tesislerdir. Bunun faturasını bugün vatandaşlarımız ödemektedir. 30 yıldan beri iktidarda olan siyasi parti temsilcileri, idari amirler Kent dahilin de içme suyu yatırımlarını arzu edilen düzeyde yapmamışlardır. En büyük günah onların boynundadır. Yurttaşlara 50-60 yıllık donanımlar ile içme suyu sağlanmıştır.
Bütün şehir uygulaması ile çalışma ve sorumluluk alanı 9 kat büyüyen SASKİ’nin Devletten aldığı gelirleri büyümemiştir. Bu uygulama yanlıştır. Bu düzen yanlıştır. Bu sistem sürdürebilir değildir. SASKİ’nin yapacağı makro yatırımları, tesisleri Merkezi Hükümet yapmalıdır. Yerel İdare yalnızca suyun arıtılması, dağıtımı, pazarlanması, tesislerin rehabilitasyonu ve bakım onarım işlerinin maliyet bedellerine tahsil etmelidir’ki bunun da devlet en az yarısını sübvanse etmelidir. Zaten mahkemelerin iptal kararına esas olan dayanakta budur. İSKİ Kanunu 27. Madde ile SASKİ Tarifeler yönetmeliği 7. Maddesi de bu şekildedir. SASKİ’nin yapacağı yeni arıtma tesisleri, isale hatları gibi yeni yatırımlar bedelleri suyun maliyeti oluşturamaz. Yeni makro yatırımları Devlet hazinesi neden yapmamaktadır. Sonuçta Devlet vatandaştan elini ayağını çekmiş su ve kanalizasyon maliyetlerinin finansmanını vatandaşa yüklemiştir. SASKİ şimdiye kadar suyu arıtma ve dağıtma görevini çok pahalı bir şekilde yerine getirmiş eski ve hurda tesisleri tam olarak rehabilite edemediği için kayıp ve kaçakları istenilen oranda önleyememiştir. 2021 yılından sonra SASKİ içme suyu arıtma tesislerinin yapımı, isale hatlarının yenilenmesi, terfi merkezi inşaatları hususunda ciddi adımlar atmıştır. Merkezi idare yani Hükümet bu konuda hiçbir adım atmamış, yatırımları merkezi bütçe ile finanse etmemiştir. Bu yatırımların borçları gün geçtikçe evrilmiş bugün karşımıza büyük bir borç ile yükü ile karşımıza çıkmaktadır.
SASKİ ‘nin 2010 yılında Doğu İleri Biyolojik Arıtma Tesisi için Avrupa Kalkınma Bankası ile Alman Kalkınma Bankasından aldığı 42 milyon Euro Ana para olarak ayrıca 13.569.864,01 Euro faiz olarak toplam da 55.569.864,01 Euro borçlanmıştır. Toplamda 55 milyon Euro kredinin ilk 7-8 yıllık dilimi yani o dönemde belediye başkanı olan yöneticinin görevde olduğu zamandaki ödemeler çok küçük rakamlarla ifade edilmektedir. Kredi kullanımından bugüne kadar geçen safhada ödenen borç 25 milyon Euro’dur. Bu ödenen 25 milyon Euro’nun büyük bir kısmı 2020-2022 yılında ödenmiştir. Halen 30.668.059,73 Euro borç ödemesi durmaktadır. Son yıllarda SASKİ bu taksitleri ödeyememiş, kredi hazine garantili ödemeler olduğu için hazineye ödetmiş, kendi tekrar yabancı para üzerinden faizin de faizini borcun üzerine koyarak tekrar hazineye borçlanmıştır.
2023 Yılı bilançosunda 31/12/2023 tarih itibariyle borç toplamının 3.024.460.000 iken 2024 yılında bu borçlar bir kısım aşağıya inmiştir. Peki nasıl oluyorsa kredi borçlarımız aşağıya iniyor, size izah edeyim. SASKİ’ nin gelir İller Bankasından gelen pay ile %17 olursa vatandaştan tahsil ettiğimiz su bedeli kazancı %82 dir.
Yani biz bize satılan suyun parasıyla beraber yapılan yatım borçlarını da ödedik, yani mevzuata aykırı bir şeyler var burada. Kanun bize ne emrediyor.” Yatırımların parasını suyun maliyetini oluşturmaz “diyor. Ama biz ne yaptık Su bedellerinden yatırım kredilerimizi ödedik. Demek ki bu borçlar olmasaydı suyu çok daha ucuza içecektik. Dönüp dolaşıp hep aynı yere geliyoruz. Yatırımları Devlet yapsın ki biz yalnızca halka üretilen suyun maliyetini tahsil edelim. Politikalarımız buna göre belirlemeliyiz.
SASKİ’ de Faiz ile Kur farkı olarak yanında 2023 yılında 565.401.385 TL ödedik. 2024 rakamları çıkınca tekrar bakacağız. Bu para suyun fiyatına yansıyacağına yatırıma gideceğine, faizcilerin cebine, kapitalist düzenin oyun kurucularına gitti. Peki bu faiz ve kur farkı ödenmeseydi durum ne olacaktı şimdi ona bakalım. Su tahakkuk toplamı yani 2023 yılında satılan su 1.430.656.133 TL dir. Eğer kur farkı ve faiz ödememiş olsaydık vatandaşımız 330.140.402 TL ödeyecekti su parası olarak. Yani şu anda ödediğimiz faturanın %25’ini, diğer ifadeyle dörtte birini ödeyecektik su parası olarak. Vizyoner olmayan borçlanma, Devletin el tutmadığı kurumun durumu budur. Ödediğimiz su faturasının %75 rantiyecilerin ceplerini doldurmaktadır.
Daha önceki Genel Kurul toplantısında da bahsettik. SASKi 2023 yılında 2021 yılına göre %47 oranında fakirleşmiştir. 2024 yılına ilişkin verileri yıl sonunda göreceğiz.
SASKİ yapacağı yatırımlarını kendi öz kaynakları ile finanse etme çabasındadır Sayıştay raporunda Sudaki kayıp kaçak oranının her yıl %1 oranında azaldığı yazılmaktadır. 2023 %39,33 oranında kayıp ve kaçak suyumuz vardır. 2020-2024 Stratejik planında Kayıp kaçakla mücadelede bir başlık konmamasını zamanda eleştiri konusu yapmıştık. 2024-2029 Strateji Planında da başlık yok yalnızca Hedeflerde belirleniyor. Yeni yapılan hatlar ile bu oran halen düşmüyorsa konunun ivedilikle araştırılması gerekmektedir. Temennimiz ve dileğimiz odur ki kayıp-kaçak oranımız %15’lere düşebilsin. Yeni isale hattı, yağmur suyu uzaklaştırması hatları, terfi ve arıtma tesisleri inşaatlarının bitmesiyle beraber kayıp kaçak oranının düşeceği gerçeği kaçınılmazdır.
Yapımı süren Salıpazarı barajı ile Samsun merkez ilçelere su sağlayacak Darköy barajı gündemimize geldi. İki Barajın yapılmasını ve hatta hızlıca yapılmasını arzu ederiz ve destekleriz. Bu Barajların kentimize yararlı olacağı kaçınılmazdır. Yalnızca bizi bekleyen büyük tehlike, korktuğumuz ve endişe duyduğumuz hadise bu barajın paralarının Samsun halkı tarafından ödenmesidir. Bu paralar nasıl ödenecek diye bakacak olursak bu yatırımların maliyetleri su parasından alınacaktır. Salıpazarı barajının %55’nin maliyeti SASKİ’ye aittir. Darköy Barajının maliyetini eğer bir hibe, fon bir şey bulunmazsa SASKİ’ye ait olacak. En iyimser tahminler 4 Milyar yepyeni bir borç ile tanışacağız. Yıllarca sürecek bu ödemesi bizim değil torunlarımız tarafından anca ödenebilecek.
Bu doğru bir politika değildir. Bu sermaye yatırımlarının finansmanı su fiyatlarındaki artışı ile karşılanmamalı, Genel Bütçeden yani Maliye Hazinesinden karşılanmalıdır. Cumhurbaşkanlığı makamının tek bir imza ile SASKİ kuruluşlarına aldığı devlet paylarını 2 katına çıkarma yetkisi vardır. Bu yetki neden kullanılmamaktadır. Neden bütün külfet vatandaşın sırtındadır. Maliye hazinesi Su idarelerinin sanki yabancı bir kurummuş gibi görmezden gelmektedir. Su ve Kanalizasyon İdarelerinin yüklendikleri iş ve sorumluluk ile merkezi idare gelirleri adaletli ve hakkaniyetli değildir. Su para kazanılacak ticari bir ürün değildir, tüm canlıların kolayca ulaşabileceği, kullanabileceği doğadan, yaşamdan gelen bir kullanım hakkıdır. Şu andaki Su ve Kanalizasyon İdarelerinin kuruluşu hakkındaki Kanun ve Hükümet politikası, suyu ticari bir ürün olarak görmektedir. İtibardan tasarruf etmeyen siyasiler, şatafatlı giderlerini maalesef su gibi temel hakkımızdan kazanılan parayla, bütçeden bize, halkımıza düşen parayı vermeyerek finanse etme yoluna gitmişledir sonucunda kendi yapacakları yatırımları gariban vatandaşa yüklemişlerdir, bu ne güzel dinimizin kurallarına ne Anayasal haklarımıza uymaktadır. Mahalli İdareler içinde Su idareleri üvey evlat muamelesi görmektedirler. Bu sistemin baştan sona değişmesi, yenilenmesi gerekmektedir. Bununla ilgili çalışmaların ivedilikle yapılması Üst yönetici olan Büyükşehir Belediye Başkanlarının, Parlamento da grubu bulunan tüm siyasilerin, STK gayretleriyle Hükümetin sorumluluğundadır.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulunun Samsun hayırlı olmasını diliyorum.