Tarih: 03.04.2022 00:26

Tarım platformu yaşanan sorunların kalıcı çözümleri için birlikte mücadele edecek!

Facebook Twitter Linked-in

 Mehmet Rebii Özdemir

DİSK, Türkiye Gıda Sanayii İşçileri Sendikası (GIDA-İŞ), KESK (TARIMORKAM-SEN), Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜR-KOOP), Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET), Tarımsal Gelişme Eğitim ve Sosyal Dayanışma Vakfı (TARGEV), TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası,  TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Tüketici Hakları Derneği (THD), Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF), Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER), Tüm Üretici Köylü Sendikası (TÜM KÖY SEN), Türkiye Biyologlar Derneği (TBD), Türkiye Hayvancılık Kooperatifleri Merkez Birliği (HAYKOOP), Türkiye Ormancılar Derneği (TOD), Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği (TÜS-KOOPBİR), Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) ve Veteriner Hekimler Derneği (VHD) Tarım Platformu Bileşenleri yurt çapında ortaklaşa yaptıkları yazılı basın açıklamasında şunları ifade ettiler.

“1980`li yıllarda ülkemizde de uygulanmaya başlanan ve günümüzde de devam eden neoliberal tarım politikaları sonucu; piyasayı düzenleyen tarımsal KİT`ler özelleştirildi, kamu kurumları işlevsizleştirildi, üretici kooperatifleri güçsüzleştirildi, tarımsal destekler azaltıldı, küçük üreticiler büyük şirketler karşısında korumasız bırakıldı, girdilerde ve ürünlerde dışarıya bağımlılık arttı, alan tümüyle kâr mantığıyla çalışan özel sektörün insafına terk edildi, üreticiler ve tüketiciler sürekli kaybeden taraf oldu. 2020 yılından beri içinde bulunduğumuz pandemi olumsuz koşullarına ek olarak, 2021 yılında yaşanan ciddi kuraklık, ülkemizde derinleşerek yaşanan ekonomik kriz ve 2022 yılındaki döviz kuru baskısı, Rusya-Ukrayna savaşının ülkemize etkileri, yapısal ve altyapısal sorunları çözülemeyen tarım sektörümüzü çok boyutlu yeni ve ciddi bir kriz ortamına sürükledi. Bu süreçte üretim ekonomisi yerine rant ve faiz ekonomisinde ısrar edilmesi, girdi ve ürünlerde dışa bağımlılığın kesintisiz sürdürülmesi sonucu üreticinin alandan çekilmesi hızlanırken sektör dışı piyasa aktörleri sektörü daha fazla etkiler hale geldi, kronikleşen gıda enflasyonu tüketicinin yeterli gıdaya ulaşmasını engelledi” diye ifadelerde bulundular.

TARIM SEKTÖRÜ TÜMÜYLE SERBEST PİYASAYA BIRAKILAMAZ!

“Tarım, doğa koşullarına bağlı, mutlaka korunması gereken ve uzun vadeli planlanması gereken bir sektördür. Tüm dünyada özellikle küresel salgının ilk çıktığı günlerden bugüne kadar geçen sürede tarımın ve gıdanın yaşamsal önemi herkes tarafından kabul edilirken, tarım ve gıda sektörü 'milli güvenlik sorunu' olarak görülmüş, gelişmiş ülkeler dahil ek ekonomik tarımsal destek paketleri ile korumacı politikalar uygulamaya konularak sektörün tümüyle serbest piyasaya bırakılamayacak kadar önemli ve stratejik bir sektör olduğu anlaşılmıştır” açıklamalarda bulunan Tarım Platformu Bileşenleri açıklamalarını şöyle devam ettirdi.

“Ülkemizde ise; olağanüstü koşullarda bile somut korumacı politikaların yaşama geçirilmemesi, yerli üretimi ve üreticiyi koruyucu somut desteklerin gündeme gelmemesi, üreticilerimiz ve tüketicilerimiz boyutunda yaşanan sorunların giderek artması sonucunu doğurmuştur. Tarım politikasında emek aleyhine sermaye lehine yapılan her düzenleme; yetersiz ve dengesiz beslenmeden yüksek gıda enflasyonuna, çarpık kentleşmeden çevre felaketlerine, toplumsal tahribattan kültürel yozlaşmaya kadar çok çeşitli alanlarda sorunlara neden olmaktadır.

Küresel iklim değişikliği somut bir gerçekliktir. Ancak ranta dayalı ve sermaye çıkarı öncelikli uygulamalar yüzünden yaşanan iklime dayalı doğal afet ve felaketlerin sorumluluğunu 'iklim değişikliği' kavramına yüklemek haksızlıktır. Yapılması gereken doğal dengemizi bozan, başta su ve toprak olmak üzere doğal kaynaklarımızı yok eden ve kirletenlere karşı somut yaptırımların ayrımsız derhal uygulanmasıdır” şeklinde ifadelerde bulundular.

TARIM POLİTİKALARI KAMU YARARI ve TOPLUM ÇIKARLARINI KORUMALIDIR.

Tarım Platformu Bileşenleri açıklamasına şöyle devam etti. “Çok sayıda değişkeni ve bileşeni bünyesinde barındıran, sadece ekonomik değil toplumsal ve ekolojik bir üretim alanı olan tarıma yönelik politika belirlemede sadece ilgili Bakanlık/ların değil, neredeyse toplumun her kesiminin görüş ve önerileri dikkate alınmak zorundadır. Bu nedenle politika belirlemede; meslek odaları, sendikalar, kooperatifler, üretici dernekleri, yerel kuruluşlar, ekoloji kuruluşları ve tüketici kuruluşları daha etkin rol alabilmeli ve tepeden değil doğrudan aktörlerin belirleyici olduğu aşağıdan yukarıya bir politika belirleme yöntemi ve süreci izlenmelidir. Bizler; tarım, gıda, hayvancılık, orman ve çevre alanında faaliyet yürüten meslek ve emek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, tüketici örgütleri olarak ülkemizin tarım politikalarının hayati önem arz ettiğini, tarım ve gıda sektörlerinin kamu yararını ve toplum çıkarını esas alarak ekolojiye duyarlı ve halkın refahına dayalı olması gerektiği düşüncesiyle 'Tarım Platformu' oluşturmuş bulunmaktayız. Aşağıda imzası bulunan kurum ve kuruluşlar olarak ortak mücadele yürütmek amacıyla kurduğumuz Tarım Platformu bileşenleri olarak, ülke düzeyinde eşzamanlı etkinliklerle sesimizi daha gür duyurmayı ve doğru tarım politikalarının yaşama geçirilmesini amaçlıyoruz.

 Yaşanan köklü ve ciddi sorunların çözülmesi için kısa, orta ve uzun vadeli öncelikli somut taleplerimiz şunlardır: 

“Üretemezsek tüketemeyiz. Üreticinin ve tüketicinin mutlu olduğu bir ülkede yaşamamız mümkün. Bizler, Tarım Platformu bileşenleri olarak; yaşanan yakıcı ve yıkıcı sorunların çözümü için bilimsel veriler doğrultusunda mücadele, toplumsal mücadele, hukuk mücadelesi ile birlikte, hep birlikte ortak mücadele kararlığımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz.”

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —