Tez-Koop-İş sendikası Samsun şubesinin kadın üyeleri Bulvar AVM önünde kalabalık bir kitleyle bir araya gelerek 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününe ilişkin basın açıklaması düzenlediler.
HATUN ÖZDEMİR
(SAMSUN)- Tez-Koop-İş sendikası Samsun şubesinin örgütlü olduğu işyerlerindeki kadınlarla birlikte İlkadım ilçesi Bulvar AVM önünde toplanarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günüyle ilgili olarak Tez-Koop-İş sendikası kadın meclisi sözcüsü Fidan Mocik, şöyle dedi.
“Türkiye’de kadınlara ve çocuklara karşı şiddet tırmanıyor. Gün geçmiyor ki kadınlar ve çocuklar şiddet görmesin, hatta öldürülmesin! Bu konuda toplumsal duyarlığı, farkındalığı geliştirmek, şiddete karşı mücadele etmek zorundayız. Başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere şiddetin nedenlerini, türlerini ve şiddeti önleme konusunda devletlere, kamu yöneticilerine, topluma, eğitim sistemine ve tek tek bireylere düşen görevleri öğrenmek ve şiddeti önlemek konusunda ciddi bir uğraşı içinde olmak zorundayız. Niçin 25 Kasım? İşte, şiddete karşı mücadeleyi daha yoğun biçimde tartıştığımız Kasım ayı geldi. 25 Kasım 1960’ta, “Mirabal Kardeşler” olarak andığımız üç kız kardeş, ABD destekli Dominik Cumhuriyeti diktatörü Trujillo’ya karşı çıktıkları için öldürüldüler. Mirabal Kardeşlerin direnişi, bir yandan otoriter rejimlerine karşı mücadelenin, diğer yandan kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin sembolü halini aldı. Ve 25 Kasım günü, 1981 yılında Latin Amerikalı ve Karayipli Kadınlar Kongresi; 1999 yılında ise Birleşmiş Milletler tarafın dan Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edildi. Mirabal Kardeşleri ve yaşam hakkı ellerinden alınan tüm kadınları ve çocukları sevgi ve saygı ile anıyoruz. Bugün, dünyanın dört bir yanındaki kadınlar, şiddetten arınmış evler, okullar ve işyerleri, şiddet ten arınmış sokaklar, köyler ve kentler, şiddetten uzak ulusal, yerel yönetimler ve şiddetten uzak bir dünya için seslerini yükseltiyorlar. Kadınlar, her 25 Kasım günü, kadın mücadelesinin bir günle sınırlı olmadığını, her yeni günde var olma mücadelesi verdiklerini eşanlı olarak haykırıyorlar. Türkiye’deki bir kadının sesi, Suriye’deki bir kadınınkine karışıyor. Latin Amerikalı bir kadın, Avrupa’daki kız kardeşleriyle aynı sloganı farklı dillerde hay kırmanın umudunu taşıyor.”
Kadına ve çocuklara yönelik şiddet niçin var?
Fidan Mocik konuşmasını şöyle sürdürdü.
“Şiddetin kaynağı nedir? Bu konu üzerine düşünmek zorundayız! Neden büyük bir çoğunlukla erkekler, gündelik yaşam içinde iletişimin başka bir yolunu bulamazlar da çeşitli tür ve düzeyler de şiddet uygularlar? Bu konuda ortaya çıkarılmış devasa bir bilgi birikimi var. Üniversitelerin kadın çalışmaları ve erkeklik konularına ilişkin çok ciddi araştırmaları bulunuyor. İçinde yaşadığımız sistem, gündelik yaşam içinde şiddetin adeta yaşamın doğal bir parçası olduğunu iddia etmektedir. Kapitalizmin felsefi temelleri arasında sıkça başvurulan Thomas Hobbes’un ‘insan insanın kurdudur’ ve ‘herkesin herkesle savaşı’ sözleriyle açıklamaya çalıştığı toplum sözleşmesi, şiddeti zaten kapitalist yaşamın ayrılmaz bir boyutu olarak nitelemiştir. Oysa ekonomik şiddet tüm insanlık için büyük bir tehdittir. Kapitalizmin yarattığı işsizlik, yoksulluk, eşitsizlikler, kapitalist savaşlar, milyonlarca insana adeta şiddeti yaşamın olağan bir parçası olarak göstermiyor mu? Ekonomik şiddet, ayırt etmeksizin kadınlara, erkeklere ve çocuklara, tüm insanlığa büyük acılar vermektedir; doğayı yok etmektedir. Bazı özel hastanelerin yoğun bakım ünitelerindeki yenidoğan bebekleri aylarca tutan, kâr güdüsüyle bebekleri bir ölüm yolculuğuna çıkaran, böylece Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) halkın vergilerini çalan çocuğa yönelik ekonomik şiddeti nasıl unuturuz” şeklinde konuştu.
Kadına ve çocuklara yönelik şiddetin kaynağı ataerkil düzendir.
Kız çocuklarına ve kadınlara yönelik şiddet, ataerkil, geleneksel erkekliklere ilişkin düşünceler ve uygulamalar tarafından devam ettirilmekte olduğuna dikkat çeken Tez-Koop-İş sendikası Samsun şubesi Kadın meclisi sözcüsü Fidan Mocik;
“Öte yandan sistemik şiddet katmanlı biçimde yaşanmaktadır. Ezilen toplumsal cinsiyetler, çocuklar, ezilen etnik ve dini inanca sahip toplumsal kesimler, muhalif siyasal görüşlere sahip olanlar şiddete daha çok maruz kalmaktadır. Kapitalizm, artan sömürü, işsizlik ve yoksullaştırma ile ezdiği erkekleri evde “efendi” konumuna yükselterek aile kurumunu telafi mekanizması olarak kullanmaktadır. Erkeklere, “sistem sizi yoksullukla ve işsizlikle ezse de işten çıkıp eve gittiğinizde, ‘ailenin reisi’ sizsiniz, siz üstünsünüz!” demektedir adeta. Kadına ve çocuklara yönelik şiddetin kaynaklarından biri ataerkil düzendir. Ataerkil düzen, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleriyle kendini var eder. Kadın olmak, çoğu toplumda erilden daha zayıf ve daha güçsüz olarak görülen dişil ile özdeşleştirilmektedir. Bu nedenle kadınlar ve çocuklar erkek şiddetine karşı ‘doğal olarak’ savunmasız ve dolayısıyla erkek korumasına muhtaç olarak algılanmaktadır. Dişil zayıflık/kırılganlık ve eril güç/ koruma hakkındaki bu fikirler kız çocukları ve kadınları daha fazla şiddete maruz bırakmaktadır. Bu algı ataerkil erkekliklerin merkezinde yer alan eril üstünlük inancını pekiştirmektedir. Bunun sonucunda ortaya çıkan şiddetin düzeyi gerçekten ürkütücü bir boyuta ulaşmıştır. Kız çocuklarına ve kadınlara yönelik şiddet, ataerkil/geleneksel erkekliklere ilişkin düşünceler ve uygulamalar tarafından devam ettirilmektedir. Şiddet, çoğunlukla erkeklerce, kadınları ve çocukları genel olarak erkeklerden daha düşük düzeyde ekonomik, siyasi ve sosyal güç konumların da tutmak için kullanılır. Kadınlar bu tür güç iddialarını ortaya koy maya çalıştıklarında genellikle sözlü ve fiziksel olarak saldırıya uğrarlar” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü, küresel olarak kadınların yüzde 35’inin yaşamları boyunca ya yakın partner şiddetine ya da partner dışı cinsel şiddete maruz kaldığını bildirmektedir. Kişiler arası duygusal ve psikolojik şiddete ilişkin istatistikler de aynı derecede şok edicidir. Türkiye, OECD ülkeleri arasında kadına yönelik şiddette birinci sırada yer alıyor.
ŞİDDET TOPLUMSAL BİR SORUNDUR!
“Kadınları ve Kız Çocuklarını Güvende Tutmak Tüm Toplumun sorumluluğundadır!” Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet, fiziksel, cinsel, psikolojik zarar veya acı veren veya vermesi muhtemel olan ve cinsiyete dayalı olarak işlenen her türlü şiddet eylemini ve ayrıca şiddet tehdidini ifade eder. Buna psikolojik istismar, kontrol edici davranışlar, zorlama ve özgürlükten yoksun bırakmanın diğer biçimleri de dâhildir. Şiddet, cinsiyetler arasındaki eşitsiz güç ilişkilerinden ve bunun sonucunda kadınlara ve kız çocuklara yönelik ayrımcılıktan kaynaklanmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği hem erkekleri hem de kadınları etkileyebilir, ancak kadınlar ve kız çocukları bu tür şiddetten orantısız bir şekilde etkilenmektedir. Üstelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet riski, kriz zamanlarında daha da artmaktadır.
TOPLUMA TAM ve EŞİT KATILIMI ENGELLEYEN ŞİDDET, BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR
Şiddet mağduru kadınların fiziksel, zihinsel, cinsel ve üreme sağlığı olumsuz yönde etkilenir. Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı tahmini verilere göre, dünya genelinde yaklaşık her üç kadından biri, hayatta olduğu sürece fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kalmaktadır. DSÖ’nün araştırmalarına göre, 15-49 yaş arası bir ilişki içinde olan kadınların neredeyse üçte biri, yakın partnerleri tarafından bir tür fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını belirtmektedir. Kadın cinayetlerinin %38’i ise yakın partnerler tarafından işlenmektedir. Şiddetin çeşitli biçimleri ve görünümleri vardır. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet, genellikle aile içinde veya toplumun içinde ortaya çıkan, devlet tarafından yeterince önlenmeyen ve yasaların etkili bir şekilde uygulanmaması sonucu gerçekleşen fiziksel, sözel, duygusal ve psikolojik, cinsel, ekonomik ve dijital şiddeti içerir. Eğer şiddete maruz kaldıysanız, bunu saklamanız gerektiğini veya bunun sizin hatanız olduğunu düşünmeyin. Güvendiğiniz birine baş vurun, konuşun: Bu bir arkadaş, bir merkezde veya kuruluşta çalışan biri, bir doktor ve bir öğretmen olabilir. Destek ve yardım isteyin. Ne olduğunu söylemekten korkuyorsanız en azından mevcut hizmetler ve prosedürler hakkında bilgi alabilirsiniz. Karar verdiğinizde ve hazır olduğunuzda deneyiminiz hakkında konuşabilirsiniz. Tanıdığınız biri size cinsiyete dayalı şiddete maruz kaldığını söylerse yargılamadan dinleyin, kişiye inanın ve mevcut hizmetlere erişim konusunda bilgi ve destek sağlayın. Kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddetle mücadelede ulusal düzeyde 4 yasal güvencemiz var:
1. Anayasa
2. 4721 sayılı Medeni Yasa
3. 5237 sayılı Ceza Yasası
4. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Ön¬lenmesine Dair Kanun
Kadınlara temel hak ve özgürlükler alanında güvence sağlayan ve eşitlik mücadelesinde güç veren 2 uluslararası sözleşmenin de tarafıyız.
1. Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Orta¬dan kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW)
2. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)
Sendikamız Tez-Koop-İş kadına yönelik şiddetle mücadele ediyor! Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin 190 Sayılı Sözleşmesi çerçevesinde Sendikamıza bağlı işyerlerinde, ‘‘Şiddet ve Tacizin Önlenmesine Yönelik Sendika Politika Belgesi’’ni yaşama geçiriyor. Bu Politika Belgesi aracılığıyla; iş esnasında meydana gelen, işle bağlantılı veya işten kaynaklanan şiddet ve taciz vakaları kar¬şısında unvanları ve statüleri ne olursa olsun tüm çalışanları ve üyeleri için sendika içinde, örgütlü oldukları işyerlerinde ve sek¬törlerde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve tacizi de kapsaya-cak şekilde her türlü şiddet ve tacizden arındırılmış bir çalışma ortamının sağlanmasını amaçlandı. KADINLAR, YALNIZ DEĞİLSİNİZ! Yaşamın her alanında, evde, işyerinde, sokakta, sendikamızda kadınlara ve çocuklara yönelik şiddete karşı mücadeleyi birlikte büyütelim! Emek, demokrasi ve barış mücadelesini birlikte güçlendirelim! ILO 190 Sayılı Sözleşmeyi Onaylatalım! Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir bütçe talep edelim! İstanbul Sözleşmesini geri getirelim! Soyadı hakkımıza sahip çıkalım! Unutmayalım Kadınlar Birlikte güçlü!