Tüm Türkiye’de olduğu gibi Samsun’da da TÜRKİŞ’e bağlı sendikalar işyerleri önünde eş zamanlı olarak basın açıklamalarında bulundular.
Yol-İş sendikası Samsun 1. Nolu şube başkanı Şaban Çılgın, üyeleriyle birlikte Karayolları 7. Bölge müdürlüğü önünde, Tüm-Tis Karadeniz bölge şube sekreteri Hasan Erdal ve üyeleri Aras Kargo aktarma merkezi önünde ve Tes-İş Samsun şube başkanı Emrah Baylan’da DSİ. Bölgede üyeleriyle birlikte basın açıklamasını okudular.
Ortaklaşa okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi. Vergideki adaletsizlik ve kamuda ücret dengesizliğine dikkat çekmek için eylem yapan Yol-İş sendikası 1. Nolu şube, Tüm-Tis Karadeniz Bölge, Tes-İş Samsun şube işyerlerinde emekçileri, yaşadıkları sıkıntıları Çağdaş Samsun sitemize anlattı. Seslerinin duyulmasını isteyen emekçiler, gelir dağılımındaki adaletsizliğe dikkat çekerek temel ihtiyaçlarını dahi aldıkları maaşlarla karşılayamadıklarını ifade etti.
Emeğinin karşılığını alamadığını dile getiren. Yol-İş sendikası Samsun 1. Nolu şube, Tüm-Tis Karadeniz bölge şube ve Tes-İş Samsun şube şöyle dedi.
"Maalesef yaşadığımız durumlardan çok umutsuzuz, çok mutsuzuz. Yaşadığımız durumlar en büyük sıkıntı, ekonomi göstergeler. Yaşadığımız ekonomik sorunlar. Yaşadığımız ekonomik sorunlar içerisinde yani neredeyse asgari ücret seviyelerinde maaşlara çalışır olduk. Yaptığımız işler ağır işler. Yaptığımız işin karşılığını, verdiğimiz emeğin karşılığını alamaz hale geldik. Bu vesileyle meydanlarda her tarafta sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Ama ne hükümet yetkililerinde ne konunun muhataplarından herhangi bir destek, herhangi bir açıklama, herhangi bir iyileştirme ya da herhangi bir umut vaat edici hiçbir karşılık bulamıyoruz.
"Bekar olup evlenmek isteyen arkadaşlar bu maaşlarla geçinemem diye evlenmek istemiyor"
Buradaki arkadaşların hepsi evli çocuklu insanlar. Bir çocuğun okul masrafı sadece okul masrafı neredeyse bir maaşa yetişti. Ev kiraları artık tek maaşla ödenmez hale geldi. Ödediğimiz kiralar yani basit tabirle asgari ücret seviyesinde. O da uzak semtlerde. Merkezde oturan, büyükşehirlerde oturan arkadaşların en büyük yaşadığı problemlerden biri ev kiraları. Ev kiraları maalesef bunların önüne geçemediler. Bunlarda bir iyileştirme yapamadılar. Ya da burada kaybolan haklarımızla ilgili bir destek olarak kaybolan kazancımıza destek olarak hiçbir şekilde bir iyileştirme yapmadılar. O yüzden sıkıntı çekiyor buradaki bütün arkadaşlarım, özellikle genç arkadaşlarım. Bekar olup evlenmek isteyen arkadaşlar bu maaşlarla geçinemem diye evlenmek istemiyor. Evlenemiyor. Yani bunların da sıkıntıları var. Sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Bütün Türkiye'de, bütün illerde ve Türkiş konfederasyonuna bağlı sendikaların çalışanlarının yapmış olduğu eylemler var. İnşallah sesimizi duyuracağız. Sesimizi duyuruna kadar bu eylemler devam edecek. Durmayacağız, susmayacağız. Bu böyle gitmez.
"Artık bıçak kemiğe dayandı"
Ödediğimiz çok fazla vergi var. Yani şöyle söyleyelim hiçbir sermayenin ödemiş olduğu verginin altında kalmıyoruz. Bütün Türkiye'nin neredeyse vergi yükü hep çalışanların üzerinde, hep işçilerin üzerinde. Sene sonuna geldik. Hadi biz çok yüksek gelire sahip değiliz ama daha önceden kıdemli çalışan işçilerimizin son iki ayda yüzde 35'lik vergi dilimine giriyorlar. Biz şu anda mayıs ayından beri yüzde 27 vergi diliminde çalışıyoruz. Yani bu sürdürülebilir bir şey değil. Ben kazanıyorum, çalışıyorum, çabalıyorum, üretiyorum, ürettiğimin karşılığını da daha hiç cebime girmeden direkt vergiye gidiyor. Bu sürdürülebilir bir şey değil, düzeltilmesi lazım. Bu sıkıntıların giderilmesi lazım. Yıllardır meydanlarda söylüyoruz. Yıllardır 'vergide adalet istiyoruz' diyoruz. Yıllardır 'gelir dağılımında eşitsizlik var' diyoruz. Hiçbir şekilde muhatap bulamıyoruz. İnşallah bu saatten sonra sesimizi duyuracağız. Artık bıçak kemiğe dayandı."
"Çocukları okutmakta zorlanıyoruz"
Samsun’daki işyerleri önünde basın açıklaması yapan emekçiler çocuğunu okutmakta zorlandığını belirterek "Dışarıda biz bunu emeklilerle, asgari ücretlilerle duyduk. Biz kamudaydık diyorduk. İyi kötü hani kamuya girmek sanki bu memlekette çalışan kesim içinde hani ayrıcalıklı bir konum gibi algılanıyordu. Ama bizim kendi içimizde söylediklerimiz vardı. Biz burada bir ağır sanayi iş kolunda çalışıyorduk. Bu memlekette ulaşım ağında büyük bir yeri olan demir yollarında büyük bir işlev ve fonksiyon gördüğümüzü düşünüyorduk. Buna göre de hak ettiğimize inanıyorduk. Ama bugün geldiğimiz noktada yani ben 35 yıllık işçiyim. Aldığım para 40-45 lira. Bunu ben kimseye anlatamıyorum. Ev kiraları ne olmuş? Dışarıdaki yaşam standartlarını nereye gelmiş, çocukları okutmakta zorlanıyoruz artık. Benim bir tane çocuğum var. Onun hakkından gelmek için burada canımızı dişimize taktık. Artık bilmiyoruz ama emekli olup dışarıda belki de ek iş yapmayı düşüneceğiz" diye konuştu.
"Kadro istiyoruz"
"Taşeronuz kadroya geçemedik. KİT çalışanları olarak sadece bizlerin geçişi sağlanmadı. Bunlar da sözleşmelerimizin kısa zamanlı yapılması, bu sözleşmelerimizin yapılmasında bizlere mağduriyetler yaşatılmaktadır sürekli. Maaşlarımız çok düşük, geçinemiyoruz genel olarak. Bu sözleşmelerimizin uzun süreli ya da kadroya alınmamız gerekmektedir. Bizlerin daha sağlıklı ailemizi geçindirebilmemiz için daha iyi yaşam şartlarına kavuşabilmemiz için direkt kadro istiyoruz. Buradan tüm yetkililere seslenmekteyiz.
"Temel ihtiyaçlarımız dahi aldığımız maaşlarla karşılayamıyoruz"
Benim üç çocuğum var. Her çocuğun ortalama olarak aylık gideri minimum olarak 3 bin lira. Sadece okul masrafları bunlar. Gıda ve temel ihtiyaçlarımız haricinde. Maaşlarımızın geç yatması sürekli hangi tarihte yatacağının meçhul olması bizleri çok zorlamakta. Burada tek maaş alan, eşi çalışmayan arkadaşlar var. Bunlarda da yine sıkıntılar yaşamaktayız. Temel ihtiyaçlarımız dahi aldığımız maaşlarla karşılayamıyoruz. Eğitim masrafları zaten ücretsiz eğitim deniyor ancak her taraf ücretli. Geçinemiyoruz."
TÜRK-İŞ Konfederasyonu tarafından devam etmekte olan eylem programı çerçevesinde mesai başlangıcında işyerlerinin önünde oturma eylemi yaptı. Sıkıntılarının devam ettiğine dikkat çeken sendika üyeleri, hayat pahalılığı, satın alma gücümüzdeki gerileme, adaletsiz vergi sistemi, kamu işyerlerinde ücret dengesizliği, işsizlik, güvencesiz çalıştırma ve kayıt dışı ile mülteci istihdamı gibi sorunlara dikkat çekti.
GELİR ADALETİ HIZLA BOZULDU
Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam geldiğine de dikkat çeken sendikacılar, "Dün aldığımızı aynı fiyatla bugün alamaz olduk. Büyükşehirlerde ev kiraları ortalamada asgari ücretin üzerine çıktı. Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Analar, babalar 'çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz' diyor. Elektriğe ve doğalgaza geçtiğimiz aylarda yüzde 38 zam geldi. Önümüz kış… İşçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünüyor. Kişi başına düşen gelir artıyor ama işçinin ve emeklisinin geliri değil sefaleti artıyor. Ülkemizde gelir adaleti hızla bozuldu. İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Buradan tekrar söylüyoruz: Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu, en düşük emekli maaşının asgari ücretten de düşük olduğu bir toplumda huzuru tesis etmek mümkün değildir. Sosyal barış olmaz" diye konuştu.
VERGİ YÜKÜ DÜŞÜRÜLMELİ
Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandığına dair konuşan sendika yöneticileri şöyle dedi. "Geçim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi. İşçiler mağdur olmadı. Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir. Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımızı gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor. Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2,5 aylığını vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV’si, ÖTV’si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir" şeklinde konuştular.