HATUN ÖZDEMİR
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü nedeniyle Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) şube başkanı
Havva Yurduseven Bayzat, yaptığı basın açıklamasında şöyle dedi.
“Yaşamak, Direnmek, Değiştirmek, Çoğalmak. Kadınlar, yapılan tüm baskı, şiddet, haksız muamele ve zorluklara rağmen adil, eşit, kapsayıcı, hak temelli bir dünya ve gelecek için umutlu direnişlerini sürdürüyorlar. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) olarak, bir kez daha “Kadınların toplumsal düzende adil ve eşit muamele gördüğü bir dünya istiyoruz!” talebimizi yineliyoruz. Mustafa Kemal ATATÜRK, 1923’te yapmış olduğu bir konuşmasında, “Bir toplum cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur.” diyerek, toplumsal gelişmenin gereği olarak tüm cinslerde eşitliği ön plana çıkarmış ve devamında ülkemizin başarısının kadına yönelik davranışların düzeltilmesiyle mümkün olabileceğini güçlü bir şekilde vurgulamıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1979’da Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’ni (CEDAW) kabul etmesine rağmen, tüm dünyada kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ayrımcılık hala önemli bir insanlık sorunudur. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ), dünyadaki her üç kadından birinin, hayatı boyunca en az bir kez fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığı, yönündeki açıklaması çok çarpıcıdır. Şiddet, yapısal ve kültürel boyutlarıyla toplumda kendini sürekli olarak yeniden yaratmaktadır. Dünyada ve ülkemizde kadına yönelik şiddet toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden beslenmekte ve güç almaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan, kadınların mücadele gücü artırılamaz, şiddete karşı koruma sağlanamaz. Ülkemizde kadın istihdamı tarım sektörü başta olmak üzere tüm sektörlerde düşmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileriyle; istihdam edilenlerin sayısı 2024 yılı sonunda erkeklerde %67,0 iken kadınlarda %32,5 olarak gerçekleşmiş, işgücüne katılma oranı ise erkeklerde %71,0 iken kadınlarda %36,7 düzeyindedir. Türkiye’de 1970’lerde %41.8 olan kadın istihdamının, 2025 Ocak ayında % 32.3 olarak gerçekleşmesi önemli bir sorundur.
Tarımda kadın istihdamı ise daha hızlı düşmekte, TÜİK rakamlarıyla tarımda kadın istihdamı 2005’de %46.7 iken, 2022’de %20,6 olmuştur. İstihdamdaki kadınların %32,4’isi kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Türkiye'de kayıt dışı istihdamın en yoğun olduğu sektör ise, tarımdır. Ülkemizde tam zamanlı çalışan kadınların %24,4’ü kayıt dışı ve güvencesiz çalıştırılmaktadır. TÜİK 2024 yılsonu verilerine göre; 10 milyon 855 bin kadın istihdamının 6 milyon 557 bini yani %75,6’sı tam zamanlı ve kayıtlı, 2 milyon 122 bini yani %24,4’ü ise tam zamanlı ancak kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Yani her 4 kadından 1’i tam zamanlı çalışmasına karşın sigortasız çalıştırılmaktadır. 1 Şubat 2025 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı’yla yayınlanan Ulusal İstihdam Strateji (2025-2028) belgesi de, Türkiye’de kadın istihdamının dünya ortalaması olan %48’in altında olduğunu ve kadın istihdamının artırılmasını gerektiğini belirtmektedir. Belgeye göre, kadınlarda işgücüne katılma oranının 2028 yılında dünya ortalamasının altında olan %40,1’e yükseltilmesi hedeflenmiştir.”
İş hayatında cinsiyet temelli ücretlendirme, bir başka önemli sorundur.
Bayzat açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı.
“TÜİK ve ILO Türkiye Ofisi tarafından ortaklaşa hazırlanan 2020 tarihli rapora göre; Türkiye’de cinsiyete dayalı ücret farkı %15.6 olup, azımsanmayacak boyuttadır. Kadının iş gücüne katılımı düşerken kamusal alandaki görünürlülüğü azalmaktadır. DİSK Genel-İş’in 3 Mart 2025 tarihli “Kadın Emeği Raporu’na göre; Her 10 kadından sadece 3’ü çalışma hayatındadır. Her 10 kadın işçiden yalnızca 1’i sendikalıdır. Çalışan kadınların %20’ye yakını yarı zamanlı çalışmaktadır. 10 milyona yakın kadın; ailevi ve kişisel nedenler ve ev işleri dolayısıyla çalışma hayatına katılamamaktadır. TÜİK Toplumsal Cinsiyet İstatistikleri 2022 rakamlarına göre; 1,1 milyon kadın evde oturmaktadır. Bu, görülmeyen, değer bulmayan kadın emeğinin somut göstergesidir. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından sunulan Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu 2023 Raporu’nda Türkiye, cinsiyet eşitsizliği endeksinde 156 ülke arasında 133. sıradadır. Son günlerde ülkemizde çalışma hayatında gündeme gelen esnek çalışma saati uygulamalarının kadınların işgücüne tam ve eşit katılımını olumsuz etkileyebileceği, ücret eşitsizliği, sosyal güvence kayıpları, kamusal alandan uzaklaşma risklerini beraberinde getireceği göz ardı edilmemelidir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen;
İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılan 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde; geçmişten günümüze yaşamına, özgürlüğüne, kimliğine, bedenine ve emeğine sahip çıkmak adına mücadele eden tüm kadınları selamlıyoruz ve saygıyla anıyoruz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde; Kadına yönelik şiddete, gericiliğe, yoksulluğa ve hukuksuzluğa karşı; adil, eşit, kapsayıcı ve özgür bir gelecek için, herkesi dayanışmaya, örgütlenmeye ve mücadeleye çağırıyoruz. Yaşasın TMMOB ZMO Örgütlülüğü. Yaşasın Kadın Dayanışması” dedi.