Malumlarımız olduğu üzere 62 yıl önce 10 Ocak 1961’de gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştiren ve sektörün emekçilerine önemli haklar kazandıran 212 sayılı yasa yürürlüğe girdiği ifade edilen açıklamada; “İlk yıllarda “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak nitelendirilen 10 Ocak, askeri darbelerle gelen hak kayıplarıyla birlikte bayram olmaktan çıkmış ve dayanışma günü olarak benimsenmiştir…
10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü mü?
Tamda burada yeniden Samsun’da Çalışmak isteyip de “ÇALIŞMASINA” bir anlamda engel olmaya çalışan yerel yöneticilerden birisinin 2021 yılının Eylül ayında sarf ettiği sözler geldi hemen aklıma.
NE DEMİŞTİ?
Samsun Büyükşehir Belediyesi (SBB) Başkanı AKP'li Mustafa Demir,
"YEREL BASINDA BİR KISIM İNSANLAR BUNLAR, SAMSUN’UN DUYGU DÜNYASI AKIL DÜNYASI OLARAK EN ALT KADAMEDE BU ŞEHRE ZARAR VEREN MİKROP HÜKMÜNDE İNSANLAR” diyerek basın mensuplarına hakaret etti.
AKP’li Samsun büyükşehir Belediye Başkanı Demir’in, bu çirkin, hakarethane, makam mevkii sahibi birisinin ağzına yakışmayacak ifadesinin ardından be ÇGD Samsun temsilcisi olarak hemen tepkimi aşağıdaki ifadelerimle eleştirmiştim.
ÇGD Samsun Temsilcisi olarak tepkilerimi ve kınamamı dile getirmiştim.
Samsun’un Büyükşehir belediye başkanı Demir’in “MİKROP” hakaretinden sonra Samsun’da ki tüm meslektaşlarımız mesleki etikleri uyarınca kendilerine “MİKROP” diyen yerel yönetici Mustafa Demir’in halen haberlerini cansiperane yapmaya devam ediyorlar.
Mustafa Demir’in “MİKROP” ifadesinin üzerinden neredeyse 2 yıl geçmek üzere ve basın emekçisi meslektaşlarımdan “ÖZÜR DİLEDİĞİNİ” ben duymadım.
Şimdi biz gazeteciler 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününü (bayramını) hangi kritere dayanarak kutlayacağız.
Sırf gazetecilik mesleğini icra ettikleri için yıllarca cezaevinde yattıkları için mi 10 Ocak çalışan gazeteciler gününü kutlayacağız?
Medyaya artık iktidara yakın iş adamları sahip ve bugün medyanın yüzde 95’i iktidarın kontrolü altında. Ve yine bugün; İş güvencesi medya patronlarının insafına terk edilmiştir. Sektörde çalışanların ekonomik ve sosyal hakları kullanılamaz haldedir. Yapılan yönetmelik değişiklikleriyle gazetecilerin basın kartı alması zorlaşmış hatta bazı meslektaşlarımızın basın kartları iptal edilmiştir. Kağıtta dışa bağımlılık yüzünden gazetelerin maliyetleri artmıştır. Çoğu yerel medya kapılarına kilit vurmuştur. İşsizlik basın sektöründe de kanayan bir yara olmuş, Basın sektörü üzerindeki sansür, otosansüre dönüşmüştür. Liste uzayıp gider. Tüm bu olumsuzluklar içinde küllerimizden yeniden doğmak mümkün. Bunun için meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmamız, öte yandan halkın da haber alma hakkına sahip çıkması gerekiyor. Doğru ve tarafsız haber alma talebi, gazetecilerin özgürlüğünün ve dolayısıyla daha güçlü medyanın önünü açacaktır. Biz hala umutluyuz. Bizim hala haklarımıza yeniden kavuşacağımıza olan inancımız tam.