Samsun’un akademik hayatına yön veren Ondokuz Mayıs Üniversitesi, 50. yılını geride bırakırken sadece bir yaşını kutlamıyor; aynı zamanda bölgesel ve küresel rekabette liderlik vizyonunu somut başarılarla ortaya koyuyor. Geçtiğimiz günlerde Rektör Prof. Dr. Fatma Aydın’ın medya temsilcileriyle buluşması, üniversitenin bir yıllık yolculuğunu ve gelecek tasarımlarını gözler önüne serdi.

Rektör Aydın’ın konuşmasını dinlerken fark ettiğim şey, OMÜ’nün sadece bir eğitim kurumu değil, aynı zamanda topluma ilham veren bir odak noktası hâline gelmiş olması. Samsun’a İstiklal Madalyası verilmesinin gururu, üniversite için sadece bir tören meselesi değil; gençlerin omuzlarına bırakılmış kutsal bir sorumluluk olarak görülüyor. Bu, bir rektörün değil, bir şehir ve bir üniversite ailesinin ortak hafızasının sesi.

1. yılın kutlamaları ve akademik başarılar elbette tesadüf değil. OMÜ, Yükseköğretim 

Kalite Kurulu’ndan (YÖKAK) aldığı 5 yıllık tam akreditasyonla, eğitimden araştırmaya, idari süreçlerden öğrenci gelişimine kadar kökleşmiş bir kalite kültürünü tescillemiş durumda. Bu, sadece bir belge değil; yılların emeğinin ve kararlılığın resmi bir yansıması. Spor Dostu Kampüs unvanı da, öğrencilerin sağlıklı yaşam ve spor olanaklarına erişimini kolaylaştırarak üniversitenin yaşam kalitesine ne kadar önem verdiğini gösteriyor.

Bilimde liderlik hedefi ise OMÜ’nün en iddialı adımı. “Aday Araştırma Üniversitesi” statüsü, akademik üretkenliğin ve araştırma altyapısının somut bir göstergesi. Ancak asıl hedef, kısa sürede bu statüyü “Araştırma Üniversitesi” seviyesine taşımak ve hem bölgesel hem de ulusal bilimsel rekabette öncü bir rol üstlenmek. Burada Aydın’ın vizyonu net: OMÜ, sadece bugün değil, yarının da güçlü üniversiteleri arasında olmalı.

Üniversitenin başarıları yalnızca akademik sıralamalarda değil; uluslararası görünürlük, araştırma ve inovasyon, toplumsal katkı ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda da kendini gösteriyor. Erasmus ve ikili iş birlikleriyle global ölçekte bilinirliği artarken, Yabancı Diller Yüksekokulu’nun Cambridge sınav merkezi yetkisi OMÜ’yü uluslararası arenada bir adım daha öne taşıyor. Akademisyenlerin ulusal ve uluslararası desteklerden aldığı fonlar, sağlık ve mühendislik alanlarındaki patentler ve genç araştırmacılara sunulan teknoloji-girişimcilik desteği ise üniversite-sanayi iş birliğinin somut yansıması.

Toplumla bilimi buluşturma çabaları da dikkat çekici. Bilim İletişimi Ofisi ve Bilim Kafe etkinlikleri, OMÜ’nün bilimsel birikimini toplumla paylaşma vizyonunu gösteriyor. Sürdürülebilir kampüs çalışmaları kapsamında ise Dünya Bankası destekli KAYEP Projesi ile Güneş Enerjisi Santrali yatırımları, çevresel sorumluluk ve mali esneklik açısından büyük önem taşıyor.

Öğrenci odaklı yaklaşım, OMÜ’yü bir çekim merkezi hâline getiriyor. 2025-2026 tercih döneminde 37 programın ilk 10’da yer alması, hem nitelikli hem istihdam odaklı eğitim verdiklerinin bir göstergesi. Engelsiz Üniversite hedefleri kapsamında Turuncu Bayrak sayısının artması, mekân erişilebilirliği ve farkındalık çalışmaları ise toplumsal kapsayıcılığı somut olarak ortaya koyuyor.

Teknoloji alanında OMÜ’nün varlığı da göz ardı edilemez. TEKNOFEST’te yıllardır olduğu gibi bu yıl da güçlü bir temsil sağlanmış; KKTC ve İstanbul’daki organizasyonlarda projelerle katılan ekipler önemli ödüller kazanarak üniversiteyi ve Samsun’u gururla temsil etti.

1. yıl etkinlikleri sadece akademik başarılarla sınırlı kalmadı; konserler, spor etkinlikleri, yarışmalar ve sosyal sorumluluk projeleriyle öğrenciler uzun süre hafızalarından silinmeyecek bir kutlama dönemi yaşadı. Önemli konuklar arasında KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a fahri doktora verilmesi, TBMM 29. Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un konferansı ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın OMÜ Akademi Ödülleri törenindeki katılımı, üniversitenin hem ulusal hem uluslararası ağırlığını ortaya koydu.

Üniversiteye yeni başlayan öğrenciler için uygulanan “OMÜ Uyum Fest”, beş gün boyunca hem bilgi aktardı hem de eğlenceli bir başlangıç sundu. Bu etkinlik, öğrencilerle üniversite arasındaki bağları güçlendiren, düşünülmüş bir oryantasyon programının örneği olarak öne çıkıyor.

Ve küresel bağlamda Rektör Aydın’ın mesajı oldukça net: Türkiye, bilimle, eğitimle ve ulusal gücüyle dünyada rol oynamalı. Filistin başta olmak üzere mazlumların yanında durmak, üniversitelerin de sorumluluğu dahilinde. Bu, OMÜ’nün sadece akademik bir kurum değil, aynı zamanda toplumsal ve insani bir misyon üstlendiğinin göstergesi.

Rektör Aydın’ın sözleriyle köşeyi kapatacak olursak: “Hedefimiz nettir: Kalitede süreklilik, araştırmada derinlik, eğitimde mükemmeliyet, toplumsal katkıda görünürlük. Hep birlikte OMÜ’yü yalnız bugünün değil, yarının da güçlü üniversiteleri arasında konumlandırabiliriz.”

Ve gerçekten de, tüm bu projeler, başarılar ve vizyon bir araya geldiğinde OMÜ, artık Samsun’un ve Türkiye’nin akademik geleceğini şekillendiren bir güç merkezi olarak karşımızda duruyor.