Siz bir minik kuzu gibi, saf, duru, her şeye inanan, insanlara güvenen çocukların bu iyi niyetlerini gözünü bile kırpmadan istismar eden, taciz eden ve tecavüz eden şerefsiz(ler).
İki gündür Samsun’da insan haklarından yana, çocuk istismarına, tacizine ve tecavüzüne karşı olan, sendikalar, siyasi partiler ve diğer Sivil Toplum Kurum ve Kuruluşlarındaki insanlar adeta diken üzerindeymişlercesine, peş peşe basın açıklaması yaparak Samsun kamuoyuna seslerini Samsun’un değişik yerlerinde basın açıklamaları ile duyurdular.
Samsun kamuoyunun da olumlu tepkilerini aldıkları için seslerini daha da güçlü çıkararak protestolarını duyurdular.
Benimde gazeteci olarak katıldığım basın açıklamalarındaki gözlemlerim şöyle:
İlk olarak KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonları), siyasi partiler Sol Feminist Hareket vb. yapılara Çiftlik Süleymaniye geçidi önünde yapılan basın açıklamasını can kulağıyla dinleyip daha sonra sloganlara eşlik etmesi basın açıklaması yapanları bile şaşırttı.
Çocuklara cinsel istismar, taciz ve tecavüzün hukuki boyutu var var olmasına da ne kadar uygulanıyor? Verilen cezalar yaptırımlar ne kadar caydırıcı? Bu konuda sanıyorum kimse yeteri kadar bilgi sahibi olmadığından sapıklar, şerefsizler, deyim yerindeyse köpeksiz köy buldular değneksiz geziyorlar.
Demek ki neymiş bu tür suçlara verilen cezalar yetmiyor ki sapıklar, sapkınlar, insanlıktan nasibini almamış iblisler ellerini kollarını sallayarak ortalıkta cirit atıyorlar.
Ve çocukların canlarını yakmaya onları hayattan koparmaya hız kesmeden devam ediyorlar. Hukuki ve cezai yaptırımların yeterli olmaması bu iblisleri daha da kamçılıyor.
Bu yazıma bana destek olması için isminin açıklanmasını istemeyen psikiyatrdan bilimsel destek alarak siz okurlarımı bilgilendirmeye çalıştım. Sizin de aracılığınızla kendisine cinsel istismar, taciz ve tecavüz mağduru çocuklarımız adına teşekkür ederim.
Çocuklarda Cinsel İstismar, taciz ve tecavüz etkileri;
Çocukta cinsel istismar yüzyıllardır bilinen bir konudur. Bununla beraber son yıllarda çocukluk cinsel istismarında bir artış söz konusudur.
Çocuk istismarı, karmaşık nedenleri ve trajik sonuçları olan, tıbbi, hukuki, gelişimsel, psikolojik ve sosyal kapsamlı ciddi bir sorundur.
Çocuğa yönelik kötü muamele ya da çocuk istismarı insanlık tarihi kadar eski, bir o kadar bilinen ancak ortaya çıkarılan sayısı kadar çıkarılmayanları da olan, sosyal ve tıbbi bir sorundur.
Bir istismar olgusunun saptanması, tıbbi ve psikolojik tedavi sürecinin dışında yasal işlemleri de zorunlu kılar. Çocukluk çağı travmaları içinde çocuk istismarı yinelenebilirliği, çocuğa genellikle en yakınları tarafından yapılıyor olması, bu nedenle de tanımlanması ve tedavi edilmesi en zor olan travma şeklidir. Çocuk istismarı ve ihmali; anne, baba ya da bakıcı gibi bir erişkin tarafından çocuğa yöneltilen, toplumsal kurallar ve profesyonel kişilerce uygunsuz ya da hasar verici olarak nitelendirilen, çocuğun gelişimini engelleyen ya da kısıtlayan eylem ve eylemsizliklerin tümüdür. Bu eylemlerin sonucu olarak; çocuğun fiziksel, ruhsal, cinsel ya da sosyal açıdan zarar görmesi, sağlık güvenliliğinin tehlikeye girmesi söz konusudur. İstismar ve ihmalin bu farklı şekilleri yalnız aileleri değil, toplumu, sosyal kuruluşları, yasal sistemleri, eğitim sistemini ve iş alanlarını da etkileyen bir halk sorunudur.
CİNSEL İSTİSMAR
Çocuğun bir yetişkin tarafından; cinsel uyarı ve doyum için kullanılması, fuhuşa zorlanması, pornografi gibi suçlarda cinsel obje olarak kullanılması cinsel istismardır. Genital bölgeye dokunma, teşhircilik, pornografi, ırza geçmeye kadar çok geniş yelpazedeki tüm davranışları kapsamaktadır. Cinsel istismarın mutlaka şiddet içermesi gerekmez, çocuğun rızasının olup olmadığına bakılmaz. Cinsel istismara uğrama, cinsiyetler arasında farklılıklar göstermekte ve kızlarda üç kat daha fazla görülmektedir. Bununla birlikte, erkek çocukların istismarının açığa vurulması kızlara oranla daha az olabilmektedir. Cinsel istismar %77 olasılıkla aile, %11 diğer akrabalar, %5 bakımla ilgisi olmayan kişiler, %2 ise çocuğun bakımı ile ilgilenen diğer kişiler tarafından uygulanmaktadır. Faillerin çoğu 20-40 yaşları arasında olup, kurbanın cinsiyeti ne olursa olsun faillerin çoğu erkektir ve kurban tarafından kim oldukları bilinmektedir. İstismarcıların birçoğu da çocukluklarında ya cinsel istismara uğramışlardır ya da ev içerisinde şiddet olgusu vardır. Cinsel istismarcı birey genelde düşük eğitim ve sosyoekonomik düzeye sahiptir. Aile genelde tek ebeveynden oluşmaktadır.
İstismarcı; çocuğa yabancı biri olabileceği gibi genellikle çocuğun bildiği çevrede yaşayan kişi anne, baba, üvey anne-baba, kardeş, akraba, öğretmen, komşu ya da herhangi bir yabancı kişi tarafından yapılabilir. Dış görünüşünün ardında çekingen, kendine güveni ve saygısı olmayan bir kişilik yatar. Erişkinlerle ilişki kurmakta zorlanır. Başkalarının üstünde güç gösterilerine ihtiyaç duyduğu için kurbanlarını çocuklardan seçer. Her zaman yaralamak ve zarar vermek amacını taşımasa da çocuğu incittiğini ve zarar verdiğini kabul etmez. Tacizci bireyler genelde kendisi için karar verecek, sorumluluk üstlenecek, kendisine bakacak, kısacası kendisine ebeveyn olacak biriyle semiyotik ilişki veya bağlanma arayışındadır. Taciz için seçilen çocuklara genellikle taciz edenin yakınlarındadır. Gelişimsel özellikleri veya fiziksel mental gerilikleri nedeniyle taciz edene karşı koyamazlar. Taciz edenden korkmakla birlikte ona bağımlı oldukları da görülür. Taciz edenin '’O beni baştan çıkardı’’ iddiasıyla zaman zaman karşılaşılmaktadır.
Ailelerde her sosyoekonomik seviyede görülse de düşük sosyoekonomik düzeydeki kalabalık ailelerde, aile içi sorunların yoğun olduğu durumlarda sık olduğu belirtilmiştir.
En sık zarara uğrayan çocuklar 6-11 yaşları arasındadır. İkinci olarak 0-5 yaş grubu, üçüncü sırada 12-15 yaş grubu yer almaktadır. Çok küçük çocuklar en sık oral ve anal tacize uğrar. Vajinal ilişki daha çok 6ile 8 yaşlarında olur.
Aile İçi Cinsel İstismar “Ensest”
Ensest; evlenmeleri hukuksal, ahlaki ve dini açılardan yasaklanmış yakın akraba olan kadın ile erkeğin cinsel ilişkide bulunmaları anlamında kullanılmaktadır. Cinsel sapkınlık olan Ensest “akraba aşkı” olarak da tanımlanmaktadır. Ensest yasakları, toplumsal bir kural oluşturduğundan sosyal ve kültürel bir olgudur. Toplum tarafından ayıplanması ve büyük çoğunlukla çok yakın akrabalar tarafından gerçekleştirilmiş olması gizli tutulmasına neden olmaktadır. Ensest geleneksel olarak biyolojik akrabalığı olan aile bireyleri arasındaki ilişki olarak değerlendirilmektedir.
Bilimsel katkısı için Psikiyatrist doktor arkadaşıma bir kez daha kendi adıma, siz okurlarım adına teşekkür ederim.
Umarım bu yazımda siz okurlarıma biraz olsun ışık tutmuş olurum.
Kadınlara, çocuklara, istismar, şiddet, cinayet, taciz, tecavüz ve mobbing son bulsun!