. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İl müdürlüğünün görevi nedir bir bakalım mı?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı;
“Yerleşmeye, çevreye ve yapılaşmaya dair mevzuatı hazırlamak, kentsel dönüşüm çalışmalarını yürütmek, uygulamaları denetlemek, mesleki hizmetlerin gelişmesini sağlamak, çevre kirliliğini önlemek ve çevremizin ve doğanın korunmasını sağlamak üzere yapılandırılmıştır.”
Çevre Müdürlüğü ne iş yapar?
Çevre Müdürü, çevre konularında uzman olan ve çevre koruma çalışmalarını yürüten kişidir. Çevre Müdürü, çevresel etkileri azaltmak için çevresel politikaların geliştirilmesi ve uygulanmasını sağlar. Ayrıca, çevresel konularla ilgili raporlar hazırlar ve çevresel konularla ilgili çalışmaları koordine eder.
Haydi bakalım Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının görev tanımı yukarıdaki gibi, peki Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün ne işler yaptığını bizzat bakanlığın kendi sayfasından aldım.
Bakanlık ve il müdürlüğünün görevleri Çevre kirliliğini önlemek(!) çevremizin ve doğanın korunmasını sağlamak üzere yapılandırılmıştır(!).
Buyurun abdestsiz Cuma namazına, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demezler mi?
Bakanlığın internet sayfasında yazdıklarıyla birebir örtüşmesi gereken çalışmaları Dünya çevre günü olan 5 Haziran öncesi taşradaki Samsun il müdürlüğü tarafından kendi kriterlerini, kırmızı çizgisini yine kendisi ihlal ediyor.
Biz bakanlığa inanmayacaksak, bakanlığın bürokratlarına inanmayacaksak, devletin resmi bir kurumu nasıl oluyor da vatandaşlarına sağ gösterip sol vuruyor? Acaba bizim insanlarımız biraz da bunu hak ediyorlar mı?
Bence ediyor(lar), neden mi diye soracak olursanız, her defasında bu iktidara ve bakanlarına yürekten inandıklarını zannederek oylarını verdiler ve bizi yönetmesini istediler. Onlarda bizi işte böyle yönetiyorlar.
Hatırlar mısınız? Bizim bir önceki Büyükşehir belediye başkanımız Mustafa Demir bir zamanlar yani 24. Dönem AKP Samsun milletvekili ve 60. Hükümetin Bayındırlık ve İskân Bakanıyken bile belediye başkanlığı döneminde olduğu yeri yıktı geçti.
Şimdi de onun yerine gelen başkan sessizliğini korurken, bu sefer sahneye Samsun Çevre Şehircilik ve İkilim Değişikliği il müdürlüğü çıktı ve Kurupelit Marina Yat limanın doldurulması için Çevre kirliliğini önlemesi, çevre ve doğayı koruması gereken yerde birilerinin talimatıyla Atakum Kurupelit Marina Yat Limanını doldurarak deyim yerindeyse Atakum Kurupelit Marina Yat Limanı ocağına incir ağacı dikiyor. Tıpkı Sheraton Otel gibi.
Dünya çevre gününden bir gün öncesi Atakumlularla alay etmiyorlar. Aksine onların canını daha da nasıl yakarız diye çözüm arama yarışı içindeler. Şu soru da aklıma geldi. Madem ÇED öncesi toplantı yapacaksınız Atakumlularla el birliğiyle ÇED olumsuz diyerek topantıdan çıkalım ne dersiniz? Atakumluların gücünü arkanıza aldığınızda kat edemeyeceğiniz yol kalmayacaktır kesinlikle siz yeter ki Atakumluları düşünerek onların lehinde kararlar alın.
5 Haziran Dünya çevre gününün bir gün öncesinde Atakumlular Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği il müdürlüğünün ÇED öncesi imza sürecine dair neler söylüyorlar. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği il müdürlüğüne hitaben tepkilerini yazılı olarak imzalayıp teslim ettiler.
Samsun İli Kurupelit Mevkii F36a3 alanda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı IX . Bölge Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan Kurupelit Yat Limanı doldurma projesi onaylanırsa, Samsun’ un deniz kıyısını ve Samsun’ da yaşayan her kesimi olumsuz etkileyeceği, konuya ilişkin bilimsel çevrelerce dile getirilmektedir. Dereköy Balıkçı barınağında, daha önce yaşadığımız erozyon sorunlarının daha da vahiminin Kurupelit Yat Limanı’nın doldurulması ile tüm Atakum’ da olması kaçınılmazdır. Bu, Samsun sahil kumsalının kalanının da yok olması demektir. Tüm bilimsel görüşler ve modellemeler bunu ispatlıyor.
Körfez bölgesinde, yerleşik halk, bölgenin esnaf ve diğer işletmeleri, tekne sahipleri geçim kaynaklarını ve yaşam alanlarının kaybetmiş olacaklardır.
Karadeniz’de gittikçe azalan doğal balık üreme alanları, kuş çeşitleri, Su Samurları ve kum zambakları bu alanı ekolojik sığınma alanı olarak seçmişlerdir. Dünyada, azalmakta olan ekolojik alanlar, ülkelerin kırmızı çizgisi kabul edilmekteyken, ekolojik ortamı yok edecek böyle bir projeyi dayatmanın doğru olduğunu düşünmüyorum.
Hiçbir kamu yararı olmayan böyle bir proje, dolgu ve yapımı süresince, binlerce kişinin yaşadığı yerleşik bir düzenin ve sosyal hayatın oturmuş olduğu, bu bölgenin kamyonlarıyla, molozuyla, tozuyla, gürültüsüyle, trafiğiyle tam bir şantiye haline gelecek olması, yaklaşık beş yıllık çekilmez bir süreç olacaktır!
Bu projede, sosyal olarak olduğu gibi maddi olarak da kamu zararı vardır. Daha önce harcanan 8 milyon dolar çöpe atılıp, üzerine 16 milyon dolar daha harcayarak, yap- işlet- devret modeliyle, bir şirkete uzun süreli kiraya verileceği belirtilmektedir. Bu açıkça; “halkın kullanımında olan bu alanı halkın elinden alıyoruz, halkı denizden koparıyoruz, sandalyesini kapıp geldiği alanı birilerine rant sağlaması için veriyoruz, burayı kullanmak isteyen halk, şirket izin verdiği kadar ve yüksek meblağlar deniz kıyısından faydalanabilir” demektir.
Denizle buluştuğumuz, nefes aldığımız, huzur bulduğumuz, sahil kenti olmanın keyfini yaşadığımız Atakum ve Körfez bölgesinin ekolojik, doğal ve dengeli yapısını bozacak, kıyıyı denizden uzaklaştıracak olan Kurupelit Yat Limanı’nın doldurulması girişiminin, şehre vereceği zararların bilincindeyim. Tüm bu nedenlerden ötürü denizimizi, sahilimizi kaybetmek istemiyorum. Kurupelit Yat Limanı’nın doldurulması projesini içeren ÇED Başvuru dosyasını inceleyerek onaylamadığımı, doldurulması projesinden vazgeçilmesini ve bunun yerine mevcut Kurupelit Yat Limanı yapısının rehabilite edilmesini talep ettiğimi bilgilerinize arz ederim.
5 Haziran Dünya Çevre Gününde, böylesine manidar bir günde Atakumlular size gereken yanıtı verecekler.
