Bu uyarı, sadece bir sendikanın sesi değil; milyonlarca haneyi doğrudan ilgilendiren bir faturanın sistemdeki kırılma noktasına işaret ediyor.
Kimin için fatura kabarıyor?
Yürürlükteki verilere göre mesken tipi abonelerde yıllık tüketim kademeleri ve birim fiyatlar hızla değişiyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yayımlanan tablolarda, aylık yaklaşık 240 kWh (yıllık 2880 kWh) altındaki tüketimler için birim fiyat yaklaşık 2,59 TL/kWh iken, 240 kWh’i aşan tüketimler için yaklaşık 3,89 TL/kWh seviyesine çıkıyor. (Kaynak: aydinlatma.org)
ESM bildirisine göre, yıllık tüketimi 4.000 kWh olan bir abonenin 2025 yılında aylık ortalama 984 TL olan faturası, 2026’da yeni düzenleme ile 1.935 TL’ye çıkabilir. Bu durumda yaklaşık %97 oranında bir artış yaşanıyor; yani fatura neredeyse iki katına çıkacak.
Özellikle yaz aylarında sıcaklıkların yüksek olduğu bölgelerde ya da kışın ısınma amacıyla klima kullanımının yoğun olduğu hanelerde bu artış daha yıkıcı olacak. Büyük nüfuslu haneler ve yüksek tüketimli aboneler öncelikli risk grubunda yer alıyor.
Faturanın görünmeyen kalemleri: Vergi, fon ve dağıtım bedelleri
Türkiye’de elektrik faturaları sadece tüketim bedelinden ibaret değil; dağıtım bedeli, enerji fonu, belediye tüketim vergisi, KDV ve diğer ek ödemeler faturayı önemli ölçüde yükseltiyor. Enerji Ajansı verilerine göre mesken tipi abonelerde aylık 240 kWh altındaki tüketimler için birim fiyat yaklaşık 2,547 TL/kWh, 240 kWh üzerindeki tüketimlerde ise 3,827 TL/kWh seviyesinde. (Kaynak: enerjiajansi.com.tr)
Tüketim arttıkça birim fiyatın yükselmesi ve bu kalemlerin faturaya yansıması, vatandaşın elektrik harcamasını katlayan en önemli nedenlerden. ESM’nin “faturanızın yarısını devlet ödüyor” iddiası ise resmi kaynaklarda henüz net olarak doğrulanmamış; bu nedenle bu tür ifadeler yazınızda “iddia” olarak aktarılmalı.
Türkiye ve dünya karşılaştırması
Türkiye’de konut elektriği fiyatları, dünya ortalamalarına kıyasla hâlâ daha düşük sayılabilir. Dünya çapında ortalama konut elektrik fiyatı kWh başına yaklaşık 0,165 USD civarında. Ancak Avrupa Birliği ülkelerinde enerji fiyatlarının artış hızı Türkiye’nin üçte biri seviyesinde.
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Türkiye’de konut elektriğinin hâlâ AB ülkelerinden daha ucuz olduğunu belirtirken, yüksek artış hızı ve artan tüketim riski bu ucuzluğu gölgelemekte.
Bölgesel gerçeklik: Samsun özelinde durum
Karadeniz bölgesinde yaz aylarındaki yüksek sıcaklıklar ve kış aylarında artan ısınma ihtiyacı nedeniyle klima ve elektrikli ısıtıcı kullanımı artıyor. Samsun gibi bölgelerde büyük hane sayısı ve cihaz yoğunluğu nedeniyle tüketim limitlerine kolaylıkla ulaşılıyor. Bu da yeni tarifelerle birlikte hanelerin elektrik faturalarında önemli artış anlamına geliyor.
Kurumlardan açıklamalar
ESM, yayımladığı bildiride bu düzenlemeyi sert şekilde eleştirerek “faturalarda yeni bir soygun dönemi” olduğunu ifade ediyor.
EMO ise tarifelerle ilgili olarak EPDK’nın düzenlemelerinin özel elektrik şirketlerini koruyan yapıda olduğunu belirtiyor.
Ancak, “AKP iktidarının her yıl milyarlarca dolarlık vergi affı ve teşviği elektrik şirketlerine sağladığı” iddialarının her biri için somut kamu kaynaklarına dayanılması gerekiyor.
Ne yapmalı?
Elektrik faturalarınızı dikkatle inceleyin: Tüketim birim fiyatınız nedir? Hangi tarifedeyseniz? Dağıtım bedeliniz kaç?
Kamuoyunu şeffaflığa davet edin; ilgili kurumlardan açıklama talep edin.
Bölgenizdeki yüksek tüketimli aboneler için özel çözümler düşünün; yalıtım, enerji verimliliği ve düşük tüketim için pratik önerilerle kamu farkındalığı yaratın.
ESM’nin Elektrikte Yeni Düzenleme Hakkındaki Bildirisi (Özet)
Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) 30 Ekim 2025 tarihli bildiride, elektrik faturalarındaki yeni tarife düzenlemesini sert biçimde eleştirerek şu ifadelere yer vermiştir:
“EPDK’nın 2026 yılında uygulamaya koymayı planladığı yeni tüketim limiti ve fiyatlandırma politikası, özellikle emekçi haneler için yeni bir ‘soygun dönemi’ anlamına gelmektedir.
Faturalardaki artış oranları neredeyse yüzde yüzü bulmakta, vatandaşın ekonomik yükü ağırlaşmaktadır.
Bu uygulama, gelir adaletsizliğini derinleştirecek, yaz-kış klima kullanım zorunluluğu olan bölgelerde yaşayan halkı daha fazla mağdur edecektir.”