SON DAKİKA

Saatler ilerler, şehirler uyur, ekranlar kararır; ama bir yerlerde devlet kalemi çalışır. Bu ülke, karanlık saatlerde açıklanan ekonomik kararlar, atama listeleri, OHAL uzatmaları ve hukuki değişikliklerle çok şey gördü; fakat hiçbir gece yarısı kararı, toplumun yarısını bu kadar yakından ve ölümcül şekilde etkilemedi: İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış.

Bunu bir uluslararası metinden çekilmek gibi görmek büyük bir yanılgıdır. Bu, bir metinden değil, bir ilkeden; bir haktan değil, bir hayattan çıkmaktı. Kadınların “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” demesi boşuna değildi. Çünkü bu sözleşme, kadınların öldürülmemesi için en somut, en kapsamlı, en koruyucu çerçeveyi sağlıyordu. Ve iktidar, bir gecede bu çerçeveyi kaldırdı.

 Sözleşme Kime Ne Vaat Ediyordu?

İstanbul Sözleşmesi, kadınlara sihirli bir zırh vaat etmiyordu; yalnızca şunu söylüyordu:

“Öldürülmek istemiyorum, beni koruyun.”

Bu kadar basit.
Metin, devletlere çok açık yükümlülükler getiriyordu:

  • Şiddeti önle,
  • Şiddete maruz kalanı koru,
  • Faili cezalandır,
  • Toplumu dönüştür.

Türkiye bu yükümlülükleri kabul ederek bir söz vermişti. “Kadınları koruyacağım” diye imza atmıştı. Ama sonra bir gecede bu sözünü geri aldı. Bir devlet verdiği sözü geri aldığında, toplumda en çok kırılan şey güven duygusudur. Kadınların devlete, hukuka, adalete güveni o gece parçalandı.  

Peki, İktidar Bu Karardan Ne Elde Etti?

Bu soruya cevap vermeden önce bir gerçeği teslim etmek gerek: Hiçbir iktidar, hiçbir ülke, hiçbir siyasi lider kadınların hayatından daha değerli bir şey kazanamaz. Ama bazıları bunu bile bile risk eder, çünkü kazanç hesapları insan hayatını değil, oy potansiyelini temel alır.

Sözleşmeden çıkış kararı, iktidarın muhafazakâr tabanına verilmiş bir mesajdı.
“Toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramı yıllardır hedef gösteriliyordu. Sanki kadınların eşitlik talebi, ailenin yapısını bozacakmış gibi sunuldu. Sanki kadınların yaşam hakkı, “aile bütünlüğü”ne tehditmiş gibi çarpıtıldı.

İktidarın bu karardan aldığı üç temel siyasi fayda vardı:

1. Muhafazakâr tabanın rızası pekiştirildi.

Sözleşme, yıllardır çeşitli kesimler tarafından “ahlaksızlık”, “batı dayatması” veya “cinsiyetsizlik propagandası” diye hedef gösteriliyordu. Bu söylemler gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan, tamamen politik manipülasyonlardı. İktidar bu kesimleri tatmin etti.

2. Erkek egemen düzen yeniden meşrulaştırıldı.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede devletin atacağı her geri adım, erkeklere bir mesaj niteliği taşır:
“Sırtını devlete yaslayabilirsin.”

Bu, farkında olmadan “erkeklik rejiminin” siyaseten korunduğu anlamına gelir.

3. Türkiye’deki ‘aile politikası’ anlayışı yeniden biçimlendirildi.

Sözleşmeden çekilmek, “devlet aileyi korur ama kadını tek başına bir birey olarak görmez” mesajıdır. Kadının haklarını bireysel özgürlük alanı olarak değil, aile kurumunun bir alt parçası olarak tanımlayan zihniyetin eseridir. 

 Kadınlar Neden “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” Diyordu? 

Bu slogan, duygusal bir çağrı değil; tamamen somut bir gerçeğin ifadesiydi.

Çünkü sözleşme, şiddet döngüsünü kıran ilk uluslararası mekanizmaydı.
Kadın bir şiddet gördüğünde devlet artık şunu yapmak zorundaydı:

  • Kolluğu eğitmek,
  • Savcıları harekete geçirmek,
  • Erkek şiddetini önleyici programlar yürütmek,
  • Sığınak kapasitesini artırmak,
  • Mağduru korumak için hızlı tedbir kararları almak.

Bu yükümlülüklerin çoğu, Sözleşme’den çekilince buharlaştı.
Daha doğrusu, “kağıt üzerinde kaldı.”
Devlet denetlenmediği için uygulamaları tamamen keyfi hâle geldi.

Sonrası malum:
Takip eden yıllarda kadın cinayetleri ve şiddet vakaları haber akışına bile sığmayacak kadar arttı.

Kadınlar sokakta yürürken daha tedirgin, evde yaşarken daha yalnız kaldı. Sığınaklar doldu taştı.
Koruma kararları çoğu zaman kâğıt üzerinde kaldı.
Polis çoğu başvuruda “barıştırıcı ara bulucu” tavrını sürdürdü.

Kadınlar haklıydı:
İstanbul Sözleşmesi gerçekten yaşatıyordu.

 Çıkışın Bedeli: Kadınların Artık Daha Kolay Hedef Haline Gelmesi

Bir ülkede devlet hukuki koruyuculuğunu geri çektiğinde toplumun alt katmanlarında en hızlı değişen şey şiddetin cesaret düzeyidir. Erkek şiddeti Türkiye’de politikanın rüzgârını hisseden bir olgudur.

Devlet kadının yanında olmadığı mesajını verdiğinde:

  • Failler daha rahat davranmaya başladı,
  • Tehditler daha açık yapılır oldu,
  • Şiddet vakaları daha ölümcül hâle geldi.

Kadınlar artık daha yalnız.
Çünkü Sözleşme yalnızca bir metin değil, devletin kadına söylediği bir cümleydi:
“Seni korumaya niyetliyim.”
Devlet bu niyeti geri çektiğinde şiddet, kadının günlük yaşamının içine daha fazla sızdı.

 Toplumdaki “Erkek Cesareti” Artışı

Her hukuk adımı, toplumda davranış değişiklikleri yaratır.
Hukukun korumadığı bir alanda erkeklik kendini güç olarak ortaya koyar.

Sözleşmeden çıkış sonrası birçok kadın, “eski eşim daha da cesaretlendi”,
“beni artık alenen tehdit ediyor”,
“polise gittiğimde ciddiye alınmadım” gibi cümleler kurdu.

Bu tesadüf değildir.
Bu, devlet politikasının fiili sonucudur.

Kadına şiddetin önlenebilmesi için:

  • Dil,
  • Yasa,
  • Uygulama birliği, şarttır.

     

Herhangi birindeki gevşeme, şiddetin kapısını aralar.

Bugün Türkiye’de bu kapı sonuna kadar açık.

 Bir Ülke Metinden Değil, Kadınlardan Vazgeçti.

 İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak, Türkiye’nin uluslararası arenada itibarına zarar verdi. Çünkü bu karar, basit bir diplomatik ayrışma değil; insan hakları normundan geri çekilmekti. Kadınların yaşam hakkından geri adım atmaktı.

Türkiye’de kadınlar yıllardır şunu söylüyor:

“Bu sözleşme benim güvenliğim, benim güvencem, benim yaşama ihtimalim.”

Ve iktidar, bu ihtimali elinden aldı.

Sözleşmeden çıkmak, kadınların kaderini yine toplumun en karanlık yapılarının kucağına bırakmaktı:
Namus cinayeti geleneği, töre baskısı, aile içi şiddet kültürü, cezasızlık iklimi…

Bugün kadın cinayetlerinin artması, istismarın yaygınlaşması, faillerin rahatlaması, sokak güvenliğinin azalması birer rastlantı değil; politikanın doğal sonuçlarıdır.

 Kadın Örgütleri: Bu Ülkenin Vicdanı

Sözleşmeden çıkış kararının hemen ardından meydanlara çıkan binlerce kadın, aslında bu ülkenin vicdanıdır.
Ev kadını, işçisi, öğrencisi, akademisyeni, gazetecisi, emeklisi…
Kadınlar kendi hayatları için mücadele ediyor.

Kadın örgütlerinin yıllardır söylediği bir şey var:

“Sözleşme yoksa kadınlar ölüyor.”

Ve bunun doğruluğunu ne yazık ki her gün yeni bir haberle teyit ediyoruz.

 Son: Bu Ülkede Kadınlar Adaleti Değil, Yaşamayı Talep Ediyor

İstanbul Sözleşmesi bir “lüks hak” değildi.
Bir “feminist talep” değildi.
Bir “siyasi tercih” hiç değildi.

Bu sözleşme kadının yaşam hakkının ta kendisiydi.

Devlet bir metinden çekilmedi;
bir kadının son sığınma ihtimalinden çekildi.
Bir kadının hayatta kalma şansından çekildi.

Kadınlar hâlâ haykırıyor:
“İstanbul Sözleşmesi yaşatır!”

Ve bu ses susmayacak.
Çünkü bu ülkede kadınlar artık sadece adalet istemiyor;
yaşamak istiyor.


MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

21.11.2025 09:00:00

SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLEN EL, KADININ BOĞAZINDAKİ PARMAK

Gece yarısı alınan kararların bir ağırlığı vardır bu ülkede.

TÜİK’İN MANİPÜLASYONLU RAKAMLARINA KANMIYORUZ VE İKTİDARIN SEÇİM VAATLERİNİN PEŞİNDEYİZ!

BES SAMSUN ŞUBE BAŞKANI TULUK; ENFLASYON AÇIKLANDI, RAKAMLAR YALAN, YOKSULLUK GERÇEK!

BİRLEŞİK KAMU-İŞ SENDİKASI SAMSUN ŞUBE BAŞKANI; TÜM ÇALIŞANLARA SEYYANEN ZAM YAPILMALIDIR!

SAMSUN TSO YÜKSEK İSTİŞARE KURULU İLK TOPLANTISINI YAPTI!

SAMSUN TSO YÖNETİMİNE BAŞARILAR DİLEDİLER…

SAMSUN 11 AYDA 171 ÜLKEYE İHRACAT YAPTI!

Birleşik Kamu-İş Samsun Şubesi; Sermayeye Değil Emekçiye Bütçe!

TÜİK Talimatlı Oranlarla Cebimizden Çalmaya Devam Ediyor

CHP’li Hancıoğlu: Fındık üreticimizi, kartel hizmetkârı iktidardan kurtaracağız!

Türkiye’de Fındık ve Mamulleri Sektöründe Ferrero Fındık, 6. Kez İhracat Şampiyonu Oldu!

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 12 9 1 2 19 29
2.FENERBAHÇE A.Ş. 12 8 0 4 15 28
3.TRABZONSPOR A.Ş. 12 7 1 4 10 25
4.SAMSUNSPOR A.Ş. 12 6 1 5 7 23
5.GÖZTEPE A.Ş. 12 6 2 4 9 22
6.BEŞİKTAŞ A.Ş. 12 6 4 2 5 20
7.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 12 5 3 4 -3 19
8.CORENDON ALANYASPOR 12 3 3 6 0 15
9.TÜMOSAN KONYASPOR 12 4 6 2 -2 14
10.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 12 3 4 5 -2 14
11.KOCAELİSPOR 12 4 6 2 -4 14
12.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 12 3 5 4 2 13
13.HESAP.COM ANTALYASPOR 12 4 7 1 -10 13
14.GENÇLERBİRLİĞİ 12 3 7 2 -5 11
15.KASIMPAŞA A.Ş. 12 2 6 4 -6 10
16.ZECORNER KAYSERİSPOR 12 1 5 6 -15 9
17.İKAS EYÜPSPOR 12 2 8 2 -9 8
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 12 2 9 1 -11 7