Bugün yine şiddet üzerine, hatta cinayetler üzerine yazmak istedim. Özellikle de kadın cinayetleri, tecavüzler, istismarlar, sağlık emekçilerine, eğitim emekçileri derken şiddete maruz kalmayan, neredeyse kimse kalmadı. Abartmamış olmak istiyorum. %40-50 civarında şiddetler, cinayetler, tecavüzler, istismarlar vb. olaylar yaşana gelmekte. 

Dün Samsun Tabip Odası başkan ve üyelerinin bir basın açıklaması vardı. 29 Mayıs 2015 yılında yani 9 yıl önce değerli bir hekimimiz büyük bir özveriyle çalışırken; hastalarına can verdiği, evinden çok kendisine yuva edindiği hastanesinde serseri ve salakça biri tarafından ateşli silahla vurularak hunharca katledilmişti. 

Samsun’da cidden sevilen, sayılan; hastalarının göz bebeği hekim katledildiği gün hastane yerleşkesinde hastane personelinin katbekat üzerinde Opr.Dr. Kamil Furtun’un hastaları vardı. Nasıl hüngür hüngür ağladıklarına ben tanık oldum. 

O insanların feryat figan ağlamaları karşısında görevimi yaparken benim bile tüylerim diken diken oldu. Bir babaya, bir eşe, bir insana, cana can katan bir hekime, hangi gerekçeyle çalıştığı hastanede hastalarının gözü önünde katledilir anlamak asla mümkün olmayacak. 9 yıldır hem meslektaşları hem diğer sağlık emekçileri hem de hastaları ile birlikte yapılan her anmasında ve basın açıklamasında herkes ağlamamak için kendisini zor tutuyor.

Böylesine acı bir günün 9 yılında; sağlıkta şiddeti, cinayetler üzerine aslında katledilenlerin yıl dönümlerinde değil de periyodik aralıklarla yazmak, konuşmak, dillendirmek gerektiğini düşünüyorum!

Sağlıkta şiddet, şüphesiz ki hayatın tüm alanlarında şiddeti doğuran nedenlerden, şiddete yatkın insanların caydırılamamasından ve şiddet uygulayanların yeterince yaptırım görmemesinden tümüyle bağımsız değildir. 

Sağlıkta şiddet olayları, sadece şiddetin mağduru olanları fiziksel ve psikolojik travmaya uğratmanın ve belli bir süre için sağlık hizmeti vermekten alıkoymanın ötesinde, tüm hekim ve sağlık çalışanlarının iş motivasyonunu ciddi şekilde etkilemekte ve ülkemizde verilen sağlık hizmetlerini orta ve uzun vadede ciddi şekilde etkileyecek sonuçlara neden olmaktadır. 

1. Vatandaşların önemli bir kesiminin hekim ve sağlık çalışanlarının hakları konusunda bilinçsiz ve duyarsız olması, 
2. Hastane ve sağlık kuruluşlarındaki güvenlik önlemlerinin yetersiz olması, 
3.  Hekim ve sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlara karşı hukuki yaptırımların yetersiz kalması, 
4. Sağlık hizmetini veren hekim ve sağlık çalışanlarının iş motivasyonlarını bozan özlük hakları sorunları ve iş memnuniyetsizliği, 

PEKİ SAĞLIKTA ŞİDDETİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ NEDİR? 

1. Aslında bizim ülkemizde sağlıkta şiddet ne ilk olacak ne de son olacak!
2. Sağlık Bakanlığı ve diğer yöneticiler siyasilerin siyasi iradeleri tarafından şiddetin önemsendiğine ve önlenmesi gerektiğine ilişkin kararlı duruş göstermesi, 
3.  Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarının tümü tarafından sağlık şiddet konusunda ortak ve tavizsiz bir tavır gösterilmesi, gerekli düzenlemelerin yapması, 
4. Sağlık hizmetlerinde en az hasta hakları kadar hekim ve sağlık çalışanlarının haklarının da önemsenmesi, 
5. Hekim ve sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlara karşı hukuki yaptırımların artırılması,  
6. Aile hekimlerinin usulsüz ilaç ve rapor yazdırmak için kullanılmaya çalışılmasının önüne geçilmesi,  
7. Kamudaki hekimlerin istifalarının önlenmesi ve sayılarının artırılması için kamuda çalışmanın cazip hale getirilmesi,
8. Medyada ve sosyal medyada modern tıp uygulamalarına ve hekimlere güveni artıracak söylem ve yaklaşımların desteklenmesi, 

 Bir hekim arkadaşımla birlikte konuşarak yukarıda yazılı bilgileri siz okurlarıma, sağlık emekçilerine ve kamuoyuna duyurmak istedim. 

29 Mayıs 2015 yılında katledilen Opr.Dr. Kamil Furtun, 19.11.2015 tarihinde katledilen Opr.Dr. Aynur Dağdeviren ve katledilenlere rahmet dilerken, şiddete maruz kalan sağlık emekçilerine de geçmiş olsun dileklerimle!