MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

Tarih: 01.10.2025 13:43

Adaletin Terazisi Ne Zaman Dengelenecek?

Facebook Twitter Linked-in

Bugün yaşadığımız tablo bu gerçeği en çıplak haliyle ortaya koyuyor. Bir yanda, seçimle iş başına gelmiş belediye başkanları aylarca, hatta yıllarca cezaevinde tutuluyor. Halkın iradesiyle seçilmiş insanlar, iddianameleri bile yazılmadan, deliller ortaya konmadan özgürlüklerinden mahrum bırakılıyor. Bir kişinin suçlu olup olmadığını belirleyecek olan mahkeme ortada yokken, tutukluluk süresi âdeta bir cezaya dönüştürülüyor. Bu ülkenin en temel hukuk kaidelerinden biri olan “masumiyet karinesi” kâğıt üzerinde kalıyor.

Can Atalay örneğini hatırlayalım. Seçilmiş bir milletvekiliydi, dokunulmazlığı vardı. Yasalar, Anayasa Mahkemesi kararları apaçık ortadaydı. Ama buna rağmen içeride tutuldu. Yargının, siyasetin gölgesinden çıkamadığını, kanunların iktidarın yorumuna göre eğilip bükülebildiğini tüm ülke izledi.

Şimdi geliyoruz son yaşadığımıza: Ana muhalefet partisi lideri Özgür Özel’e yumruk atan saldırgan kısa sürede tahliye edildi. Daha önce Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi hâlâ hafızalarda tazeliğini korurken, aynı senaryonun tekrarını gördük. Bir ülkenin muhalefet liderine saldırmak, siyasetin merkezine yönelen bu şiddet nasıl bu kadar hafife alınabilir?

Buradaki çelişki apaçık:

İşte adalet terazisinin ne kadar kaydığını gösteren manzara tam da budur. Bu manzarayı gören yurttaşın “adalete” olan güveni nasıl sarsılmasın? Bir yurttaş, kendi hakkının, kendi güvenliğinin gerçekten korunacağına nasıl inansın?

Bugün salıverilen yumrukçuya verilen bu ayrıcalık, yarın başka bir saldırganın önünü açmaz mı? “Nasıl olsa bir şey olmuyor” cesareti, şiddeti sıradanlaştırmaz mı? Bir toplumda şiddetin ödüllendirildiği, muhalif düşüncenin ise cezalandırıldığı bir düzenin sürdürülebilirliği var mıdır?

Adaletin bir tarafı iktidara yakın olan için hafifletici sebeplerle dolup taşarken, diğer kefesi muhalefet için ağırlaştırıcı hükümlerle eziliyorsa, orada hukuk devleti yoktur. Orada sadece güçlü olanın borusu öter.

Bugün Türkiye’nin en yakıcı sorunu işte budur: Adaletin herkese eşit uygulanmaması. Bu ülke, adaleti terazinin bir kefesine iktidarı, diğer kefesine muhalefeti koyarak ölçemez. Çünkü adaletin özü tarafsızlıktır. Eğer adalet bir tarafın sopası haline getirilirse, toplumun bütün kesimleri için güvence olmaktan çıkar.

Ve şunu unutmamak gerekir: Bugün içeride tutulan seçilmiş bir belediye başkanıdır, susturulan bir milletvekilidir, yumruk yiyen bir siyasetçidir. Ama yarın bu adaletsizlik sıradan yurttaşın kapısını çalabilir. Çünkü adaletsizlik bulaşıcıdır. Bugün iktidarın işine gelen yerde başlar, yarın herkesin hayatına sirayet eder.

Bu nedenle sorulması gereken soru nettir: Adaletin terazisi ne zaman yeniden dengelenecek? Kimse, “benim başıma gelmez” demesin. Çünkü adaletin çivisi bir kez çıktı mı, onun altında hepimiz kalırız.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —