MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

Tarih: 23.09.2025 00:10

“Eğitim Değil, Rezalet: Daha Üçüncü Haftada Battık!"

Facebook Twitter Linked-in

Okul önünden geçerken görüyoruz: Velinin aklı ilk olarak “Bu ay servisi nasıl ödeyeceğim?” sorusunda. Çocuklar mı? Onlar ikinci planda. Bu, eğitim değil ticaret sistemidir.

Servis paraları araba taksitini geçti, yemekhane parası neredeyse ev kirasına eşit. Çocuğun beslenmesi mi? Parayı bastın mı kuru makarna, bastın mı tatsız köfte. Parası yoksa, çantasına kuru ekmek koy, adını da “beslenme saati” koy. Çocuk, açlıktan değil, sistemin rezaletinden kırılıyor.

Sınıflar: 45 kişi bir odada. Öğretmen konuşuyor, çocukların sesi kayboluyor. Arka sıradakiler tahtayı göremiyor, nefes alamıyor. İkili öğretim hâlâ sürüyor; sabahın zifiri karanlığında yola düşen çocuklar, akşam karanlığında eve dönüyor. “Çağ atlıyoruz” diyenlerin gözleri hangi çağda, merak konusu.

Öğretmenler… Kadrolu-sözleşmeli ayrımı ile yıllardır yıpratılıyor. Atanamayan yüz binlerce genç öğretmen hayattan ümidini kesmiş durumda. Özel okullardaki öğretmenler, patronların bozuk para kutusu kadar değerli görülüyor; ayda asgari ücretin altında çalışıyorlar, velilerden toplanan milyonlar ise patronların cebine gidiyor.

Sendikalar? Yandaş olanlar ölü taklidi yapıyor. Aidat makinesi gibi çalışıyorlar ama öğretmen haklarını savunmak söz konusu olunca sesleri çıkmıyor. Yani öğretmenin emeği değersiz, patronun kârı kutsal. Bu tabloyu düzeltmek yerine “koltuklar ve çıkarlar” korunuyor.

Daha üçüncü haftada bu tablo varken, yıl sonunda sadece eğitimden değil, enkaz kaldırma operasyonlarından bahsedeceğiz. Ve o enkazın altında çocuklarımızın geleceği kalacak.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —