MEHMET REBİİ ÖZDEMİR

Tarih: 06.10.2025 08:38

Küçük Şehirlerde Büyük Sessizlik: Yerel Basının Çığlığı

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye’de yerel basın, bir yandan halkın gözü-kulağı olma iddiasını sürdürürken, diğer yandan ekonomik sıkıntılar ve siyasal baskılar altında giderek nefessiz bırakılıyor.

Yerel gazeteler, bir dönem kasabanın sabahına yön veren, gündelik hayatın nabzını tutan, halkın derdini dile getiren kurumlar olarak var oldular. Ancak bugün çoğu, matbaa borçlarını ödeyemeyen, resmi ilanlara bağımlı, reklam gelirlerinden mahrum bırakılmış küçük işletmelere dönüştü. Üstelik bu ekonomik darboğaz, sadece gazetelerin sayfa sayısına değil; içerik kalitesine de doğrudan yansıyor.

Yerel basının asıl gücü, ulusal medyanın görmediğini görmesinde, büyük haber ajanslarının önemsemediği sorunları gündeme taşımasında gizlidir. Bir köydeki içme suyu sıkıntısı, bir ilçedeki sağlık ocağının eksikleri, bir beldede yıllardır yapılmayan yol… 

Bunlar, büyük gazetelerde tek satır yer bulmazken, yerel basın sayesinde kamuoyuna taşınır. Ne var ki, bugün çoğu yerel gazeteci haber peşinde koşmaktan çok “ay sonunu nasıl getireceğim?” hesabıyla uğraşır hale geldi.

Bir başka sorun da siyasal ve idari baskıdır. 

Küçük şehirlerde belediyeler ve valilikler, ilan ve reklam dağıtımında basını adeta cezalandırma ya da ödüllendirme aracı olarak kullanıyor. Eleştirel haber yapan gazete, ilan gelirinden mahrum bırakılıyor. Yani ekonomik kıskacın yanında politik bir tahakküm de söz konusu. Bu koşullarda bağımsız, özgür ve eleştirel bir yerel basından söz etmek neredeyse imkânsızlaşıyor.

Yerel basının çığlığı, aslında halkın çığlığıdır. Çünkü yerel gazetelerin susturulması, halkın sorunlarının da görünmez kılınması demektir. 

Küçük şehirlerde yaşayan yurttaşların sesi kısıldığında, büyük şehirlerin gürültüsü içinde kaybolup gider. Basının en temel işlevi olan “halk adına denetim” ortadan kalktığında ise, demokrasi sadece kâğıt üzerinde kalır.

Oysa çözüm mümkündür. Resmi ilanların dağıtımında şeffaflık, yerel gazetecilere mesleki eğitim desteği, bağımsız meslek örgütlerinin güçlendirilmesi…

 Bunlar atılacak adımlardan yalnızca birkaçı. Yerel basın, gözden çıkarılacak değil, korunacak bir değerdir. Çünkü unutmayalım: Ulusal basın toplumu aydınlatır, yerel basın ise hayatın tam ortasında, bireyin gündelik sorunlarını görünür kılar.

Bugün küçük şehirlerde büyük bir sessizlik varsa, bu sessizliği bozan birkaç yerel gazetecinin kalemi hâlâ direniyor demektir. Onların sesi kısılırsa, yarın hepimiz daha karanlık bir ülkede uyanacağız.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —